"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Alışveriş hikâyeleri

Yasemin GÜLEÇYÜZ
26 Eylül 2012, Çarşamba
Marketteyim. Alacağım ürünleri sepete aktarırken zaman zaman ilgimi çekenleri de inceliyorum. Pek çok ürünün kendi ülkemizde rahatlıkla üretilebilecekken ithal edilmesi şaşırtıcı. Vazgeçtim elektronik eşyalardan kimi reçeller, hatta bisküviler bile ithal. Elinizdeki paketin altını çeviriverdiğinizde dünyanın uzak bir köşesinden geldiğini fark edip gayr-i ihtiyârî “Aaa!” diyorsunuz…

Ve insanlar bunları değerinin çok daha fazlasını ödeyerek alabiliyorlar. Oysa ki, cennet gibi ülkemizde sebzenin, meyvenin en güzeli yetişiyor. Sözgelimi reçel yapmak dünyanın en kolay ve keyifli işlerinden biri. Yarım kiloluk bir kavanoz reçel yapmanız yarım saatinizi bile almaz! Ama sepetlere atılan kavanozlar hazır, hatta ithal almanın çok daha cazip geldiğini gösteriyor.
Atalarımız “Hazıra dağlar dayanmaz!” sözünü boşuna mı söylediler acaba?

ÜRETKEN OLMAK
Çağımızın özelliklerinden biri de insanların ürettiğinden çok daha fazlasını tüketir hale gelmesi. Medyanın da etkisiyle ihtiyaç olmayan eşyalar, adeta ihtiyaç gibiymişçesine sunulunca insanın fıtratında zaten var olan “sahip olma” meyli kabarmakta ve sınır tanımamakta.
Batı toplumlarında “alış veriş hastalığı” olarak tanımlanan psikolojik bir rahatsızlık şimdilerde kliniklerde tedavi edilmeye çalışılmakta. Bu kişilerin evinde aynı eşyanın farklı renklerinden birkaç tanesi bulunduğu halde, unuttuğu ya da ihtiyaç olduğu zannıyla almaya devam etmekte. Normal bir hâl olmadığından aynen “madde bağımlılığı” gibi, alış veriş hastalığı da tedavi edilmekte.
Elinde para olmadığındaysa bankalardan alınan krediler yardıma koşmakta! Ödenemeyen kredilerse maddî manevî bir kriz ortamı oluşturup, sosyal yapımızı sarsmakta.

SANAT-TİCARET-ZİRAAT
Bediüzzaman Hazretleri Ondokuzuncu Lem’a olan İktisat Risalesi’nde bu kriz ortamını şöyle tanımlıyor:
“İktisatsızlık yüzünden müstehlikler [tüketiciler] çoğalır; müstahsiller [üreticiler] azalır. Herkes gözünü hükümet kapısına diker. O vakit hayat-ı içtimâiyenin medarı olan ‘san’at, ticaret, ziraat’ tenakus eder. O millet de tedenni edip sukut eder. Fakir düşer.”
Evet, tüketicilerin artması, üreticilerin azalması “san’at, ticaret ve ziraat”i zayıflatmakta ve herkes devletten destek beklemekte. Günümüzde devlet memuru olabilmek için ne çileler çekildiği hepimizin malûmu. KPSS sınavlarında yaşanan tablolar bu talebin yoğunluğunu gözler önüne seriyor. Beri yanda san’atçı, esnaf ve çiftçi ise zor durumda. Bir çok aile ekonomik sıkıntılar yüzünden dağılmakta ya da geçim sıkıntısı aile içi şiddetin başlıca sebeplerinden biri olmakta.

YAPABİLECEKLERİMİZ
Şüphesiz çalışıp, üretken olmaya gayret göstermemiz gerek. Bu konuda kadınlara düşen vazife büyük. İsraf etmeden elimizdekini kanaat ve iktisatla kullanmaya çalışmak, değil evde, dünyadaki ekonomik krize bile bir katkıdır. Abartı yok!
Biraz mutfak, dikiş, örgü bilgisi iyidir. Hayatımızı kolaylaştırır. Bu işleri daha iyi bilen arkadaşlarımızdan püf noktalarını sorup, öğrenmekse ayıp değil.
Unutmayalım “Allah israf edenleri sevmez!”

Okunma Sayısı: 1159
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı