Kim derdi ki ‘’Evde Kal’’ sloganı tüm dünyada hükümetlerin yönlendirmesiyle mecburi olarak yaygınlaşacak, insanların çoğu çalışmalarını ev-ofis tarzında sürdürecek? Evde kalmak neredeyse bir lüks olarak tanımlanacak?
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi UN WOMEN ‘’Değişen Dünyada Aile’’ başlığı ile yayınladığı uluslar arası raporun üzerinden henüz bir yıl bile geçmedi. Raporda kadınlar için en tehlikeli yerin evleri olduğu ifade ediliyordu. Korona salgını vesilesiyle şimdi bütün dünyada kadını erkeği ile hemen herkes evde.
Uzmanlar salgın sonrası dünyanın ‘’Korona öncesi-sonrası’’ olarak yeniden şekilleneceğini, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını dillendiriyorlar. Eğitim, çalışma hayatı, ekonomi....
Belli ki, kadınların çalışma hayatındaki yeri de yeniden şekillenecek konulardan biri.
YÜZ YIL ÖNCE-YÜZ YIL SONRA
Kadınların çalışma hayatına girmesi ile değişen aile ve toplum yapısı yüzyılı aşkın bir süredir tartışılmakta. Sadece ülkemizde değil bütün dünyada...
‘’Kadın çalışmalı-çalışmamalı’’ tarzında kesin hükümler vermek mümkün değil. Bununla birlikte şurası bir gerçek ki kararı verecek olan kadın konuyu her yönüyle muhakeme edip, hayatını şekillendirmeli.
İKİ GELİR TUZAĞI
Kadının çalışma hayatı üzerine kafa yoran Batılı kadınlardan biri de Elizabeth Warren. ABD’li akademisyen ve siyasetçi. Kızıyla birlikte ‘’The two ıncome trap- İki gelir tuzağı’’ isimli bir kitap yazmış. Uzun araştırmalar ve analizler neticesinde Amerikan toplumu için şu tesbitleri yapmışlar:
‘’Geçmişte ailede tek bir kişi yani evin reisi konu- mundaki erkek çalışırken, bir yandan da tasarruf etmek mümkündü. Fakat günümüzde hem erkek, hem kadın çalıştığı halde tasarruf edilemediği gibi ekonomik açıdan aile belini doğrultamamakta. Bu bir çelişki...’’
Warren kitabında bu çelişkili durum için cevaplar arıyor. Konu ile ilgili seminer ve konferanslar vererek bir farkındalık oluşturmaya çalışıyor.
Sizce bu çelişkili tablo sadece ABD için mi geçerli?
KÜRESEL TABLO
İstisnalar olsa da şurası bir gerçek ki, kadınların çalışma hayatına atılmaları tasarruf bir yana, bilakis israfı arttırmıştır. Çocukların sabah karanlığından akşam karanlığına anaokulu ve kreşlerde anne sevgisi ve ilgisine aç yetişmeleri ayrı yazı çalışmalarının konusudur.
Reklâmlarla teşvik edilen lüks tüketim, tamir edip yeniden kullanmak yerine kullan-at mantığı ile yapılan alış verişler, hazır yemek kültürü sadece aile ekonomisini değil çevre ve tabiat dengesini de bozmuştur.
Korona vesilesiyle insanlar evlerine çekildiklerinde hava kirliliğinin azaldığı, uzun zamandır görülmeyen farklı kuş ve balık cinslerinin yeniden görülmeye başladığı dünyanın adeta nefes tazelediğini haberlerden takip edebiliyoruz.
Mecburi ‘’evde kal’’ sınırlandırmasının evde yemek, ekmek pişirmek, bitki yetiştirmek gibi farklı üretim alanlarını yeniden canlandırdığı, aile fertleri arasındaki iletişimi güçlendirdiği de bir başka gerçektir...
‘’İstisnalar kaideyi bozmaz’’ düsturu küllîdir...
HÜLÂSA
Siz ne dersiniz, Korona sonrası fıtratımıza dönüş hızlanır mı?