O günkü sohbetin konusu Hanımlar Rehberi’ndendi. Kitabın müellifi Bediüzzaman Said Nursî Risale-i Nur’un en önemli esaslarından olan acımak ve merhamet etmeyi merhum annesinin manevî ders ve telkinatından öğrendiğini anlatıyordu okudukları bahiste.
Okunanları dikkatle dinlemekte olan seksenli yaşlarını süren emekli öğretmen hanım söz alarak bu tesbitin doğruluğunu hayatından bir örnekle açıklamak istediğini söyledi.
Gözleri maziye dalarak çoğu gençlerden oluşan topluluğa çocukluğunu anlatmaya başladı:
EVDEKİ YATALAK BABAANNE
‘’Babaannem diğer oğullarında pek rahat edemediğinden bizde kalırdı. Ekonomik durumumuz pekiyi değildi, çok çocuklu bir aileydik. Annem babaanneme “Anneciğim” diye hitap eder ve hürmet gösterirdi.
Hiç unutmam semt pazarından her alış veriş dönüşünde büyük bir örtüyü yere yayıp, aldığı her şeyi üzerine serer “Annecim senin dişlerin kesmez. Dişlerine uygun olanları seç. Kutuna yerleştirelim. Çocuklar sana bir şey bırakmaz yoksa” derdi. Bu sözler ve davranış her seferinde babaannemin çok hoşuna gider, duâlar ederdi. Zaten babaannem sonuçta kendine ayırdığı meyvelerin çoğunu da bize ikram ederdi.
“Yıllar sonra evlendiğimde kayınvalideme annemden gördüğüm gibi davrandım. Şimdi gelinlerim de bana aynı şekilde davranıyor. Neticede daha dünyada iken herkes ektiğini biçiyor.”
Herkes birbirine bakarak ibretle yaşlı hanımefendinin söylediklerini tasdik etti.
***
Evet, Bediüzzaman Hazretleri’nin belirttiği gibi “Aile hayatının hayatı samîmî, ciddî, vefâdarâne hürmet, hakikî şefkat, fedakârane merhamettir” ve merhamet - acımak anneden öğrenilir…
“Meslek ve meşrebimin dört esasından en mühimi olan şefkat etmek ve Risale-i Nur’un da en büyük hakikati olan acımak ve merhamet etmeyi, o validemin şefkatli fiil ve hâlinden ve o manevî derslerinden aldığımı yakînen görüyorum.” (Bediüzzaman Said Nursî, 24. Lem’a)