"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tayland’dan bir Nur Talebesi: Zurin Anthika Panphum

Yasemin GÜLEÇYÜZ
18 Mayıs 2016, Çarşamba
Tayland Müslümanlarından bu genç kardeşimizle tanışma fırsatı Uşak’ta hanımlarla yaptığımız sohbetlerin güzelliklerinden biriydi.

Zurin Anthika (21) Uşak Üniversitesi’nde eğitimini gerçekleştiriyor. Kimya Mühendisliği eğitimi alıyor. Zurin, Kur’ân Sûreleri anlamına gelen bir isimmiş. 

Zurin, kendisi gibi genç, Türkiye’nin dört bir yanından gelen  arkadaşlarıyla dershanede kalıyor. Türkçeyi de gayet güzel konuşuyor. Takıldığı kelimelerde “Ne demek o?” diyerek dikkatle  kayda geçiyor. Onunla sohbet ederken “Ülke olarak memleketimize gelen dilimizi bilmeyen dostlarımıza çok güzel Türkçe öğretmek gibi bir kabiliyetimiz var. Biraz da biz onların dilini öğrenebilsek!” diye düşünüyorum.

Bu düşüncemi paylaştığımda çekik gözleri kaybolacak kadar gülümsüyor. “Üç yıl önce Türkiye’ye geldiğimde sadece ‘merhaba’ kelimesini biliyordum” diyor. 

Ülkesini anlatıyor. “Tayland nüfusunun % 15’i Müslüman, %  85’i Budist. Müslümanların ve Budistlerin okulları ayrı. Üniversitede ise her bölüm üç dinin de eğitimini almak zorunda. Dini ne olursa olsun kız, erkek bütün talebeler Hıristiyanlık, Budizm ve İslâm dini hakkında dersler alıyor. Amaç, herkesin dinler konusunda bilgi sahibi olması, mukayeseler yapabilmesi.” 

Ailesini soruyorum. Çok ilginç bir aile hikâyesi var. Dedesi Müslüman bir gençken, İslâm’ı seçen bir Budist hanımla evleniyor, çocukları oluyor. Hanım sonra İslâm’ın ibadet mesuliyetlerini zor bulduğu bahanesiyle Budizm’e geri dönüyor. Dedesi çocuklarının velâyetini alarak, eşinden boşanıyor. Çocuklarını iyi birer Müslüman olarak yetiştiriyor, evlendiriyor. Bu zaman zarfında çocuklar annelerinin izini kaybediyorlar. 

Aradan uzun yıllar geçiyor,  çocukları yaşlılığının son günlerinde annelerini buluyorlar, evlerinde misafir ediyorlar. Anneanne torunları vesilesiyle İslâm’a ısınıyor, inceleyeceğini söylüyor, ama ömür sermayesi tükeniyor. Budist olarak ölüyor. 

Anneannenin  ikinci evliliğini yaptığı eşinden çocukları da Budist, nadiren üvey dayı ve teyzeleriyle bir araya geliyorlar. 

RİSALE-İ NURLARI NASIL TANIDIM?

Zurin, Risale-i Nur’ları ablasının eşi vesilesiyle tanımış. Eniştesi Tayland Üniversitelerinde İslâm derslerine giriyor. Risale-i Nurları Arapçadan Tayland dili olan Taycaya çeviriyor. Dershanenin kitaplığından Taycaya çevrilmiş Ramazan-İktisat- Şükür Risalesini, Uhuvvet ve İhlâs Risalelerini eline alarak “Uluslar arası Öğrenci Günleri Festivalinde bu kitapları Taylandlı arkadaşlarıma göstereceğim” diyor. 

Kitapları elime incelediğimde Tay alfabesinin Çin ya da Japon harflerinden çok daha farklı bir karakterde olduğunu fark ediyorum. 

Zurin, Risale-i Nur üzerine ilk izlenimlerini şöyle anlatıyor: 

“Risale-i Nurları ilk okuduğumda hiçbir şey anlamadım. Farklı bir dili var. Bunu yemek yemeye benzetiyorum. Yersiniz, ama etkilerini zaman içinde fark edersiniz. Yedikleriniz kalbinizi, vücut hücrelerinizi besler. Risale-i Nur’dan okuduklarım, dinlediklerim de öyle. Üzerimdeki etkilerini zaman içinde fark ediyorum.”

EN ÇOK ETKİLENDİĞİM KONU

Zurin’in, Risale-i Nur’da en çok etkilendiği bahis Sözler’de yer alan Sekizinci Söz’deki yolculuğa çıkan iki kardeşin hikâyeciği. Kuyuya düşen kardeşin başına gelen garip olaylar karşısındaki tavırları ve onun  “Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum” duâsından çok etkilenmiş. Kendisi ile özdeşleştirmiş o kardeşi. “Ben de buraya geldiğimde çok korkak ve şaşkındım, ama Risale-i Nurlar sayesinde aştım o duyguyu artık” diyor. 

BUDİST ARKADAŞLAR

“Tayland Budist bir ülke ve çok Budist arkadaşım var. Neden yaşıyoruz? Neden seviyoruz? Hayatın anlamı? Namaz ve orucun maksadı gibi çok sorular soruyorlar. “Neden ibadet ediyorsun?” diyorlar. “Kendimi çok rahat, temiz, mutlu hissediyorum. Kimseye zarar vermiyorum.“ diye cevaplıyorum. Bu cevaplarımdan bazen tatmin oluyor, bazen de olmuyorlar, tartışıyoruz. Özellikle onların çok tükettiği domuz eti ve içki konusunda çok tartıştık. Onlara dinimi iyice anlatmak, dinimi sevdirmek istiyorum, çabalıyorum. Arkadaşlıklarına önem veriyorum. Netice Allah’tan elbette…”

ÜLKEME DÖNDÜĞÜMDE…

“Tayland’da beş kişilik bir arkadaş grubum var. Bir araya gelip dinî konular üzerine sohbetler yapıyoruz.  Yaz döneminde ülkeme tatil için gideceğim. Arkadaşlarımla konuşacak çok şeyim birikti“ diyor Zurin. 

Risale-i Nur üzerine yapmak istediklerini soruyorum. Hayatının hedefini belirlemiş: Risale-i Nurları neşretmek.

“Türkiye’de okuluma bir taraftan devam ederken bir yandan da Risale-i Nur bilgilerimi geliştireceğim. Ülkeme döndüğümde Risale-i Nur’u Türkçeden Tayçaya çevireceğim. Hanımlara Risale-i Nur sohbetleri yapacağım. Çocukların eğitimi de çok önemli. Küçük yaşta öğrenilen bilgiler insanı hayat boyu etkiler. Onlara da Risale eğitimin aşılayacak faaliyetlerde bulunacağım inşallah” 

Duâsına hepimiz “Amin! İnşallah Zurin” diyoruz.

Okunma Sayısı: 5184
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı