"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu gidişin sonu nereye?

Yasemin YAŞAR
27 Kasım 2021, Cumartesi
Şükür etmediğimiz halde, onca nimetlerin içinde olduğumuz, kanaatin değil, israfın hakim olduğu zamanlardan; rızkın kıymetini anladığımız, kanaat ve şükrettiğimiz, iktisat ile hareket edeceğimiz bir dünyaya veya Türkiye’ye mi gidiyoruz?

Hiç sanmam!

Haram ve helâlin karıştığı, ahiret gibi bir kavramın neredeyse hiç anılmadığı, doğruluk ve dürüstlüğün prim yapmadığı bir yerde, iktisat, kanaat, şükür kavramları biraz ütopik geliyor. Hayaller ve hayalî kimlikler ortasında, hayatî olan sorular güme gidiyordu. Hakikat güme gidiyor. Nasıl mı?

Bir televizyon haber sunucusu “Allah belâsını versin bu faizin” diyor, seküler bir anlayışın cebe dokununca ortaya çıkardığı acı feryadı işittiriyor.

Bir başka manzarada ise faizin âyet bağlantısını kuran samimiyetsiz bir anlayışın terennümleri işitiliyor.

Bir başka harami, milletin ne yiyip ne yemeyeceğini anlatıyor, diğer birisi ise yüksek makamlardan yüksek perdeden, yüzsüzce iktisat yapın çağrısı yapıyor.

Memleketimden manzaralar elbette bitmiyor.

Artık kim ehli-din, kim ehl-i dünya karışmış. Herkes dünyayı istiyor. Ehl-i dünya zaten istiyor, çünkü tek gözlü bakıyor hayata. Ya ehl-i din; o da dünyayı istiyor. Ama haksızlık yapmayalım(!), ehl-i din “din” adına dünyayı istiyor. İktidarı, kudreti, şaşaayı istiyor. Çünkü “zaruret”, “hizmet öyle gerektiriyor”, “İtibardan ödün verilmez” diyor.

Ha! bir de “Artık çay içip kitap okuyarak hizmet olmuyor.” Büyümeli, holdingleşmeli, şu elitlerin anladığı dil ile konuşmalı diye de bir güzel meşrûlaştırıyor. Üstelik Ayasofya da açıldı, başörtüsü problemi de yok daha ne istiyorsunuz diyor. Bütün kötü gidişin suçlusu da dış güçler diyerek bir güzel “ak”lanıyor.

Bir başka memleket manzarasında ise bir ekonomist edasıyla konuşan hacı amca dolmuşun içerisinde ekonomi dersleri veriyor. Yaşlı teyze de ona destek veriyor.

Ya okulda!? Öğrenci de ekonomist olmuş. Hararetli hararetli ülke ekonomisi nasıl düze çıkar, “z” kuşağı nasıl gümbür gümbür geliyor bunu anlatıyor.

Çiftçi zaten ekonomist. Bulaştığı faiz bataklığının faturasına acı acı ağlıyor. O da hükümet deviriyor, hükümet kuruyor.

Birileri oturduğu yerden milyonlar ve milyarlar kazanıyor; birileri de kaybediyor. O kaybedenlerin çoğu da, oturduğu yerden milyonlar kazanmanın hayalini kuruyor. “Çalışmadan zengin olmak” ne güzel bir hayal(!)

Yüzyılın başında sadece gençleri değil, bütün toplumu “ekonomist” yapmayı unutmayan malûm şahıs “Herkes ekonomi düşünecek; herkes daha çok tüketmek isteyecek, bunun için de daha çok çalışacak” dememiş miydi?

Yine aynı malûm şahıs 1929’daki “İktisat” Kongresinde “Kanaati bitmez tükenmez hazine bilmek devri son bulsun” dememiş miydi? ‘Kanaat bitmez tükenmez bir hazinedir’, hadisine karşı açık bir savaş ilân edilmiş, el delinmiş, delik elden paralar su gibi akıp gitmiş; iktisat yerini israfa, kanaat hırsa, şükür şikâyete bırakmamış mıydı? Bir on yıl sonra, bu “değişim”in faturası geçim sıkıntısı, kıtlık ve açlık ile ödenmiş, asrın manevî doktoru İhlâs Risalesi’nin hemen önüne İktisat Risalesi’ni koyup beraber okunmasını tavsiye etmemiş miydi? Kastamonu Lâhikası’nda, o günlerde, “şu musîbetin en ehemmiyetli sebebi” olarak nimeti görmezden gelme, şükürsüzlük ve nimet–i İlâhiyenin kıymetini takdir etmemeyi yazmış. İsraflı, ama şükürsüz insanlara bu musîbeti veren Âdil-i Hakîm, “aynı hikmet için adalet etmiş” dememiş miydi?

Hasılı, memleketimde herkes ekonomist kesilmişken, iktisat, kanaat, merhamet, ihsan, zekât, ihlâs, israfsızlık, sıdk, sadâka ve sadâkat gibi ölçülerin artık esamesi bile okunmuyor. Bunca serkeşliğimize, ölçüsüzlüğümüze, yoldan çıkmışlığımıza rağmen, Rabbimiz, Rahman ve Rezzak ismiyle yine de veriyor.

Bizler eskiden de milletçe böyle dönemler geçirdik. Fakirleştik. Fakat ona rağmen Allah’a şükür ki şükrümüzü kaybetmedik. Peki şimdi, gelen bu dalgaya karşı ne yapacağız? Dünya savaşından sonraki haller bile şefkat tokadı iken, şimdilerde şükrü unutmuş, şımarmış nefisler zecr tokatı mı yiyecek acaba? Allah sonumuzu hayretsin.

Okunma Sayısı: 3357
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hasan

    27.11.2021 19:58:38

    Amin. İnşallah nur talebeleri iktisat prensibiyle bu işin içinden çıkar. Şükür vazifemizi de artırmak gerek belki. Hanım kardeşlerimize de önemli işler düşüyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı