"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nasıl söylediğimiz, ne söylediğimiz kadar önemlidir

Yasemin YAŞAR
01 Haziran 2013, Cumartesi
İnsanlar arasında iletişimin sağlıklı olması ve uyumun olması, doğrunun doğru biçimde ortaya konması ile ancak mümkün olmaktadır. Çünkü pek çok iletişim kazaları, doğru söylemekten değil, doğruyu söyleme biçiminden kaynaklanmaktadır.

Doğruları ifade demek, illâ konuşmak demek değildir. Bazen susmak da, doğru bir ifade biçimidir. Sükût etmek, sessiz kalmak, çoğu zaman konuşmak yerine geçer. Elbette bu hep susmak, sesini çıkarmamak olarak anlaşılmamalıdır. Zaman, zemin ve şartlar gereği susmak; iletişim için doğrunun doğru ifade biçimi olabilir.
İnsanlara doğruları doğru şekilde anlatmak zor, fakat çok önemli bir vazifedir. Elbette bu sürecin bedeli bazen çok ağır olmaktadır. Fakat ortaya çıkacak sonuç ve sıkıntıların meyvesi her şeye değer. Üstad, ‘doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu’ yaşamaktan bahseder. Bunun neticesinde de tebliğin, irşadın en şumüllü, en tesirli bir veçhesi tamamlanmış olacağından, insanlar millet millet İslâma koşacaklar tesbitinde bulunur.
Evet insan doğru yapıyorum, doğruyu söylüyorum diye yanlış tavırlar karşısında hemen harekete geçmemeli, aynıyla karşılık vermemeli, hele hele gıybete hiç tenezzül etmemelidir.
İnsan davranışları onun iç dünyasının akisleridir. Dolayısıyla kâmil ruhların gölgesi de kâmil ve düzgün olacaktır.
İnsanın bir şeyi nasıl söylediği, ne söylediği kadar önemlidir. Hatta bazen söyleniş biçimi, söylenenden daha bir önem arz eder. Eskiler, “Usûl, esasa mukaddemdir” derler. Yani üslûp; tarz, metot ve maksattan önce gelmektedir. Maksadın hak olması, doğru olması şarttır. Lâkin hakkın söylenme biçimi ve makamı da bir o kadar önemlidir. Çünkü yanlış usûl ve metot doğruya ulaştırmaz.
Evet, insanî münasebetlerde hak ve doğruların vasıtaları bazen batıl ya da mutedil olmayabilir. Bu yüzden hak ve doğruyu söyleme zamanı, mekânı da hak ve mutedil olmalıdır. Yoksa, Üstad, “Her doğruyu söylemek doğru değildir” derken, doğruyu söylemenin kendisini kastetmemektedir. Yani her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu her yerde söylemek senin hakkın değildir.
Evet, burada doğruyu söylemekten kaçmak anlaşılmaz. Doğrunun ifadesinin de, zemininin de, şartlarının da doğru olmasından bahsedilir. Nitekim, konunun devamında, “Senin gibi niyeti hâlis olmayan bir adam, nasihati bazen damara dokundurur, aksülâmel yapar” cümlesi, doğrunun söyleneceği dilin ve kalbin şartlarının yani ihlâsının tam olmasından bahseder. Eğer bu şart yoksa, aksülamel yapar denmektedir.
Evet, Üstad’ın bu tesbitinde çok hakikatler gizlidir. Öncelikli tavır, ya doğru söylemek ya da susmaktır. İkinci olarak ise, doğrunun dahi zaman, zemin ve şartları dikkate alınarak söylenmelidir. İşte bu tesbit, doğruya, hak ve hakikate verilen kıymetin düşmemesi, hakkın haksızlıkta kullanılmaması, doğruların insanî iletişimde saygısızlık, hakaret ve incitme gibi yanlışlara dönüşmemesi içindir. Meselâ bir evlât, babasına veya annesine karşı, evlâtlık konumunu unutarak, bazı hak ve doğruları yüzüne, sert ve üslûpsuz bir şekilde söylemesi doğru ve hak bir tavır olmayacaktır.
Hasılı, doğruları söylemek bir maharettir. Lâkin doğruları doğru biçimde söylemek daha üst bir durumdur.
Hakperest olmanın, doğrudan yana olmanın bir bedeli vardır. Bu bedel, insanlar tarafından anlaşılmamak, dışlanmak v.s. olsa da, Cenâb-ı Hak katında çok makbul bir durumdur. Tabiî ki doğruyu doğru biçimde sunmak şartıyla… Ayrıca insana kişilik kazandıran, manevî olarak olgunlaştıran, tasannudan, riyadan kurtaran bir durumdur. Zira doğru olan ve hep doğruları söyleyen (doğru biçimde) hakperest insanların safları bellidir.

Okunma Sayısı: 1316
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı