"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasi ittifak ideolojik ittifak mıdır?

Yasemin YAŞAR
27 Mayıs 2023, Cumartesi
Hâlâ bir arpa boyu yol alamadığımızı görmek cidden üzüyor insanı.

Muhalefeti ile iktidarı ile yeni bir M. Kemal arayışı veya yeni bir Abdülhamit arayışının devam ettiğini görüyoruz. Eğer geçmişten bir ders alınacaksa birbirinin antitezi gibi görülen, tekrar tek adam aramak yerine, Kemalizm’in ve bugün o sistemin bir ayağı olan milliyetçilik söylemlerinin hangi şartlarda ortaya çıktığı üzerinde kafa yormak gerekir.

Dinin siyaset adına kullanıldığı ve dinin iki temel ölçüsü, adalet ve hürriyetin güya din adına yok sayıldığı dönemlerin eleştirisini yapıp, benzer hataları tekrarlamama gayreti içerisinde olmak doğru olanıdır. Bunun için de tarihî perspektifle Bediüzzaman’ın hayatına bakmak ve onun hayatındaki içtimaî kırılma noktalarındaki duruşunu irdelemek, günümüz hadiselerine karşı doğru bakış açısını yakalamamız açısından önemlidir.

Bediüzzaman’ın adeta ters köşe yapan bu düşünceleri ve tercihleri üzerinde ciddi düşünmek gerektir. Nitekim 1900’lü yılların başında, Abdülhamit’e karşı İttihat ve Terakki’nin yanında yer alması o günün şartlarında Bediüzzaman gibi bir alimin farklı bakış açısı ve duruşunu göstermesi bakımından önemlidir. Aynı durumu Birinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da çıkan iki cereyandan sosyalizmin yanında yer almasında da görebiliriz. Fakat şunun altını çizmek gerekir ki bir taraf olmak, hatta siyasî bir ittifakın içinde yer almak, ideolojik olarak da o çizgide olduğunuzu göstermez. Nitekim Bediüzzaman İttihatçılarla beraber meşrutiyeti savunmuş ama onların istediği şekilde değil meşrutiyet-i meşrua noktasında, istibdadın karşısında yer almıştır. Sosyalizmi de bütünüyle savunmamış, akılane davranıp onu İslami bir tarza çevirerek, temel prensiplerde İslamla uyuşan noktalarını ele alarak savunmuştur.

Burada, “Bediüzzaman bir sosyalist miydi?” tartışmalarına elbette girmeyeceğiz. Zira ileride dinsizlikle mezcolan ve adı komünizme dönüşen bu fikirler Bediüzzaman’ın hayatı boyunca mücadele ettiği fikirlerdir.

Eski Said Dönemi Eserlerinin ilerleyen bölümlerinde, Bediüzzaman, Sosyalizm ve Kapitalizm’i kast ederek, “gavurlardaki o iki cereyan” hakkında yaptığı değerlendirmesinin daha en başında, ‘birinin necis yani pis’, diğerinin ‘ences- yani en pis’ olduğunu belirtmektedir.

Kapitalizm-sosyalizm ikilisinden sosyalizmi açıkça tercih ettiği, hatta sosyalizmin İslami prensiplerle örtüşen kısmını desteklediği fikirleri ortadadır. Dolayısıyla kapitalist ideolojiyi sosyalizmden daha tehlikeli görmüş ve göstermiştir. Bediüzzaman’ın bu duruşu sosyalizmi bir dava haline getirmek veya ideolojik olarak savunmak değil, daha büyük bir düşmanı alt edecek prensiplerinin İslamla örtüşmesi meselesinden bir bakıştır. Bediüzzaman’ın adeta ters köşe yapan bu duruşlarını o zaman anlamayan damar, halen anlamamakta ve bugüne ışık tutan prensipler cephesinden hadiseleri değerlendirememektedir.

İçinde CHP’nin bulunduğu ittifakı destekleyen ehl-i imanı tekfire kadar yeltenen bu sığ görüş sahipleri o zamanda Bediüzzaman’ın İttihatçıların yanında neden olduğunu ve kapitalizm karşısında sosyalizmi neden tercih ettiğini kavrayamamıştır.

Bediüzzaman’ın istibdada karşı meşrutiyeti savunanlarla veya kapitalizme karşı sosyalist akımla aynı cephede bulunması onun ne ideolojik olarak sosyalizmin yanında yer aldığını ne de şeriatsız meşrutiyeti savunanlarla aynı fikirde olduğunu gösterir. Bediüzzaman’ın bu duruşuna bugün de ihtiyaç vardır. Zira bir tarafta dinî argümanları kullanarak muhafazakârlık vurgusu ile yola çıkan iktidar, diğer taraftan geçmişinde dindarlara olmadık eziyetleri yapan bir partinin de içinde olduğu bir ittifak.

Şöyle bir düşünüldüğünde bütün dinî hassasiyet taşıyanların halihazırdaki iktidarın yanlısı olması gerekir gibi bir kanı hakim olabilir. Lakin Bediüzzaman isim ve resimlere bakmayıp arka planda işleyen düşüncelerle mücadele etmiştir. Bediüzzaman’ın duruşunu belirleyen, zâhir değil batındaki İslamla uyuşmayan düşüncelerdir. İttihatçıların yanında yer alması, karşısında dindar ama istibdatçı bir zihniyetin olmasıdır.

Sosyalizmin yanında yer alması, İslam’a taban tabana zıt ve karşılığında bedel olarak din, namus, şeref ve haysiyeti rüşvet olarak alan kapitalizmle mücadele etmesidir.

Hasılı; Bediüzzaman’ın yaklaşımlarıyla hadiseye bakacak olursak bugün de istibdadın, tek adamlığın karşısında yer almak ve belli bir sınıfın, ailenin, zenginleşmesine zemin hazırlayan İslamî bir burjuvaziyi doğuran, israf ve şatafatla, cumhura değil belli bir kesime saadet sunan kapitalizmin ve onun temsilcilerinin karşısında durmak gerekir.

Üstelik ne acıdır ki muhafazakâr kesim, sosyalizm ve komünizm için “sol görüşe” ciddi manada karşı dururken; şerrin ‘sağ’dan yaklaşmasına’ maruz kalarak komünizme karşı gösterdikleri reaksiyonel hassasiyeti kapitalizme karşı gösterememiş ve esiri olmuş durumdadır.

Okunma Sayısı: 2203
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    28.5.2023 09:57:36

    ..."Şu halde böylelerin fena zannettikleri Jön Türkler (JÖN TÜRK: Fr. Genç Türk. Mi:. 1868 den sonra, Avrupa'daki gibi, gûya yenilik ve terakki istiyen genç Osmanlılara Avrupalılarca takılan isim.) nazarlarında dahi, mel'un (Lânetlenmiş) , anarşist ve iğtişaşcı (Bozguncu, karıştırıcı)   fırkasından (Gurubundan, topluluğundan, partisinden) addolunurlar (Kabul edilirler). Meslekleri ihtilal (İsyan, karışıklık, ayaklanma) ve fesaddır (Bozgunculuk, fesadcılıktır).    S- Belki onlar eski hali istiyorlar?    C- Size kısa bir söz söyleyeceğim. Ezber edebilirsiniz. İşte eski hal muhal (İmkânsız)... ya yeni hal (Yeni İdare tarzı, şekli), veya izmihlâl (Perişan olma, bozulup gitme, yok olma)... Bediüzzaman Said Nursi, Münazarat

  • S.topuz

    28.5.2023 09:56:15

    S- Nasıl iyilikten fenalık gelir?    C- Muhali  (İmkânsızı) taleb etmek, kendine fenalık etmektir....    Zerratı (Zerreleri, molekülleri)  günahkârlardan mürekkeb (Karışmış) bir hükûmet, tamamıyla masum (Günahsız, suçsuz) olamaz. Demek nokta-i nazar (Bakış açısı), hükûmetin hasenatı (İyilikleri, sevapları) seyyiatına (Günahlarına)   tereccuhudur (Üstün olmasıdır). Yoksa seyyiesiz (Günahsız) hükûmet muhal-i âdidir (Herkesce bilinen imkânsızlıktır, mümkün değildir). Ben öyle adamlara, anarşist (Bozguncu, din ve nizam tanımaz) nazarıyla bakıyorum. Zira onlardan birisi -Allah etmesin- bin sene yaşayacak olsa, âdeta mümkün hükûmetin hangi suretini görse, hülya (Hayal, kuruntu) ile yine razı olmayacak. Şu hülyanın neticesi olan meylü't-tahrib (Yıkma ve bozma meyli) ile o sureti bozmağa çalışacak. {*: Ki, komünist ve anarşist manasıyla Kemalizm ve inkılab softaları ve dönmeleri görmüş gibi haber veriyor.}... Bediüzzaman Said Nursi, Münazarat

  • A. AYDIN

    27.5.2023 20:16:21

    Maşallah! Tebrik ederim! Çok ilginç ve önemli bir bakış açısı ve sıradışı arşivlik bir yazı. Bu yazıyı me'hazlarıyla beraber daha müdellel hâle getirip tekrar işler misiniz?

  • Ömer

    27.5.2023 15:32:54

    Binlerce tebrikler ediyoruz.

  • HÇeşitcioğlu

    27.5.2023 15:26:39

    Gerçekçi sağduyulu bütüncü bir tahlil. Tebrikler Yasemin Güleçyüz..

  • Şerafettin Birol

    27.5.2023 12:25:31

    Selamun aleyküm herkese. Yasemin Hanım tebrikler.,...Sultan hamid-ttihat terakki, sosyalizm - kapitalizm i tahlil yazınız harika birçok kimsenin dengeyi kaybettiği konular.

  • Oğuz Yiğiter

    27.5.2023 08:39:16

    Gerçekten, neredeyse bir asrı aşkın süredir devam eden, bilerek ve bilmeyerek bir horoz dövüşüne dönüşen rövanşist anlayışlı Abdülhamid-M.Kemal gerilimi ve gel-git'inden cidden yorulduk, enerjimizi tükettik ve toplum olarak pelte haline geldik. Halbuki Üstad her iki kutbun figürlerini bizzat uyarmış ve ne söyledikleri kayıtlarda. Buna rağmen bu işi bilenler de hazin bir şekilde elli yıl kırmızı kitap okuyup Abdülhamiď'çi kesilmişse; "az gittik uz gittik bir de dönüp baktık ki, bir arpa boyu yol gittik" atasözününü haklı olarak söyletmiş Hocam'a. Hazin bir manzara... Üzerinde patinaj yapılan çok temel bir yanlışa dikkat çeken tahlilleriniz için; Tebrikler, dualar Hocam...

  • Abdurrahman

    27.5.2023 08:32:52

    Harika bir yorum, Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı