Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Cinnetin maddî yönü



Dün, "toplumdaki cinnet halleri"nin mânevî buhranla alâkalı yönüne değinmiştik. Bugün ise, meselenin maddî sebeplerini nazara vermeye çalışalım.

Uzun zamandır ekonomik gidişat ve göstergeler hakkında iç açıcı haberleri göremez, duyamaz olduk.

İcra, iflâs, kayıp, kaçış, kapanış, tükeniş, protesto ve karşılıksız çek haberlerinin ise, ardı arkası kesilmiyor.

Belediye ve devlet ihalesi alabilen imtiyazlı tabaka ile ithalat–ihracat ayrıcalığından yararlanmasını bilen becerikli şahıs ve şirketlerin dışında kalan vatandaş ekseriyetinin hali, cidden endişe verici bir seyir takip ediyor.

Bugün paraya para demeyen azınlık derecedeki ihale fırsatçıları ile ay sonunu getirebilme derdine düşmüş dar ve sabit gelir sahibi geniş vatandaş kesimi arasında, ne yazık ki tam bir uçurum hâsıl olmuş vaziyette.

Yatırım olmayınca, artan işsizlik derdine bir türlü çare bulunamıyor. Aynı sebepten, ekonomiye de bir türlü can gelmiyor, dinamizm sağlanamıyor. Sıcak paranın banka ve borsada dolaşıp durması, faizlere bulanıp nemâlanması, sadece yabancı şirketlerle üç–beş bin yerliyi memnun edebiliyor.

Bu paradan hasıl olan kâr ve gelir ise, ne yazık ki burada yatırıma dönüşmüyor, bir şekilde dış piyasalara akıp gidiyor.

İşte, kontrolsüz ve hesapsız şekilde piyasaları vuran tuhaf zam dalgalarının bir sebebi de budur: Ekonominin dönen dolaplarından yabancılar nemâlanıyor, azınlık bir kesim besleniyor; buna mukabil, vatandaş ekseriyeti çileli, zahmetli bir hayata tâlim ediyor.

Haliyle, bu da insanları sinirli olmaya, asabî davranmaya sevk ediyor.

Bu fecî vaziyetin neticesi ortada: Mânevî buhranın pençesinde zaten kıvranıp duran insanlarımızın, ikinci bir belâ olan maddî sıkıntılarla da pençeleşmek zorunda kalması, maalesef hemen her gün şahit olduğumuz vahim hadiseleri netice veriyor.

Demek ki, umumî huzur ve sükûn için de çift yönlü, çift kanatlı gitmek gerekiyor: Kudsî reçetelerle mânevî buhranın, sosyal ve iktisadî adâlet reçetesiyle de maddî buhranın önüne pekâlâ geçilebilir.

Tarihin yorumu 14 Mayıs 1950

Demokrasinin bayram ve matem günleri

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk "hür ve demokratik" mânâdaki genel seçimi yapıldı. Belli başlı üç partinin birbiriyle kıyasıya mücadele ettiği seçim sonucuna göre, toplam 472 milletvekilinin partilere dağılımı şu şekilde gerçekleşti:

Demokrat Parti: 396

C. Halk Partisi : 68

Millet Partisi : 1

Bağımsızlar : 7

Yapılan bu demokratik seçimlerin ardından, CHP'nin 27 yıldır süregelen tek parti sultası yıkıldı. 1946'da kurulan ve ilk kez bir "namuslu seçim" şansını yakalayan Demokrat Parti ise, tek başına iktidara geldi.

Celal Bayar'ın cumhurbaşkanlığı, Adnan Menderes'in de başbakanlık makamına gelmesiyle neticelenen 14 Mayıs seçimleri, Türkiye tarihinde "Beyaz ihtilâl" ve "Demokrasi bayramı" şeklinde yorumlandı.

Ne var ki, bu sevindirici bayram, on yıl sonra millete zehir edildi. Amentüsü kan, kin, vahşet olan bir cunta, milletin hür iradesiyle iktidara gelmiş olan Demokrat Partiyi 27 Mayıs 1960'ta devirdiler. Bunu yapmakla, sadece bir iktidar partisine değil, aynı zamanda ülkenin geleceğine ve umum milletin hukukuna da darbe vurmuş oldular.

Yapılan darbe ile, demokrasinin canına okundu. Ülke kalkınması sekteye uğradı. AB'ye üyelik sürecinin tıkanmasına sebebiyet verildi. Vatana, millete ve İslâm âlemine kötülüklerin en büyüğü yapılmış oldu.

İşte, hürriyet ve demokrasiye sahip çıkmanın en samimi ve inandırıcı yolu, evvelâ 1960'taki o kanlı darbeye karşı çıkmak ve nâhak yere devrilen demokrat iktidara sahip çıkmaktan geçer.

Aksi halde, bize revâ görülen herşeye razı olmak, önümüze konulan herşeyi benimsemek durumunda kalırız ki, o takdirde başımıza gelecek her türlü belâya, musibete müstehak oluruz.

Hâsılı, hürriyet ve demokrasiye yönelik darbenin, muhtıranın ve müdahalenin her türlüsüne karşı gelmek, aynı şekilde hukuku çiğnenmiş olanlara sahip çıkmak, bir "demokratik hukuk devleti" vatandaşı olmanın en öncelikli vazifelerinden biridir.

O halde, ben bir vatandaş olarak, bundan 48 sene evvel kanlı bir darbe ile devrilen bu milletin hakkını, hukukunu, hürriyetini, siyasetini, Demokratını aynen olduğu gibi geri istiyorum. Bundan asla tâviz vermiyor ve yapılan o zalimane tasarrufları da zerrece tanımadığımı âleme ilân etmek istiyorum. Aynı haykırışım, 12 Mart Muhtırası ile 12 Eylül İhtilâli için de geçerli.

14.05.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.05.2008) - Toplumda cinnet halleri

  (12.05.2008) - Millete güvenmeyenin harcı

  (10.05.2008) - Yeni bir yıpratma furyası

  (08.05.2008) - İşte bunu yutturamazlar

  (07.05.2008) - Taraflı tarih yorumları

  (06.05.2008) - İktidarın iki kanadı: Ekmek ve hürriyet

  (05.05.2008) - Bunca gösteri başörtüsü için yapılsaydı

  (29.04.2008) - Ağacı kesmekle, şuur kesilmiyor

  (28.04.2008) - Merkezin kalbindeki hastalık

  (26.04.2008) - Siyasete ufkî nazarla bir bakış

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT