18 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Gençlere “hevesat” tuzağı


A+ | A-

28 Şubat’ta başlatılıp 27 Nisan’la sürdürülmek istenen süreçte başvurulan yöntemlerden biri, “çağdaş yaşamı savunma” adına tesettüre tavır alınırken, 19 Mayıs ve 30 Ağustos’larda yapılan programların da bu çerçevede “mesaj verme” aracı olarak kullanılmasıydı.

Meselâ 19 Mayıs törenlerinde Kuleli Askerî Lisesi öğrencilerini kız partnerleriyle dans ettirmek ve 30 Ağustos resepsiyonlarında komutanların eşleriyle birlikte vals yapması bunlardandı.

Bu valslerin, davete mâlûm sebeplerle eşsiz katılan Cumhurbaşkanı ve Başbakanın önünde gerçekleştirilmesine ayrı bir mânâ yükleniyordu.

Böylesi tavırlar, cumhuriyetten önce daha bir “Osmanlı paşası” iken gittiği Batı memleketlerindeki eğlence hayatından etkilenen ve eline fırsat geçerse bu hayat tarzını gerekirse “coup,” yani darbe yoluyla bizim ülkemize de taşımayı kafasına koyan M. Kemal’in, cumhuriyet kurulduktan hemen sonra başlattığı balolar, karma eğlenceler, dansa kaldırmalar ile örtüşse dahi...

Yaklaşık doksan yıldır devam eden yoğun telkinlere, yönlendirmelere, teşviklere, propagandalara rağmen, halkın tasvibine mazhar olamadı.

Nesiller defaatle yenilenmesine rağmen, milletin çok büyük çoğunluğu o tarz karma eğlenceleri, danslı-valsli ortamları benimsemedi, bunlara iltifat etmedi, etmemeye de devam ediyor.

Ağzının bozukluğuyla mâruf köşe yazarlarından birinin, iktidar partisi yöneticilerine “Mayo giymeden büyümüşler. Aileleriyle şezlongda güneşlenmemişler. Kızlı erkekli ortamlarda bulunmamışlar. Apo’nun bile kız militanlarla voleybol oynarken fotoğrafları var, bunların var mı?” gibi ifadelerle yönelttiği “eleştiri” bu bağlamda ilginç.

(İmralı-cemaat diyalogunun tartışıldığı şu günlerde Apo’dan verilen örnek, asıl ortaklığın kimler arasında olduğunu da göstermiyor mu?)

Seçimden sonra halkı “bidon kafalılar” diye aşağılayan kişinin de aynı yazar olduğuna dikkat...

Bu, konunun dikkat çekici boyutlarından biri.

Bir diğeri, Ergenekon ve bağlantılı operasyonlarla gündeme gelen iddialarda, fuhuşla ilgili olanların da dikkat çeken bir ağırlığa sahip olması.

Ve ilişkiler ağı içinde adı geçen bazı kişiler bu konuda da suçlamalara muhatap olurken, bazıları için “kadın konusundaki zaafları”na ilişkin kayıtlar düşülmesi. Bunlar iddianamelerde var.

Buradan, evvelce de kısmen gündeme gelen, ama Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine dair iddiaların yer aldığı 12. Ergenekon iddianamesi vesilesiyle daha net ve ayrıntılı ifadelerle medyaya yansıyan bir başka “ilişki türü”ne geçersek...

Bir tuğamirale atfedilen sözlerde, Deniz Eğitim Öğretim Komutanlığına bağlı okullardaki öğrencilerle tanıştırılan kızların bu irtibatlarını aksatmamaları ve teğmenlerin evlerine sık sık gidip onları kontrol altında tutmaları isteniyor.

Başka bir belgede, öğrenci evlerinin arttırılmasından söz edilirken, kız ve erkeklerin rahatlıkla beraberce kalabilecekleri semt ve konutların tercih edilmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.

Yine aynı belgelerde, asker okullarına yakın evlere en uygun kızların aktarılması, bu kızların “her türlü fedakârlık”ta bulunmaları hususunda yönlendirilmeleri ve hangi kızın hangi askerî öğrenci ile tanıştırılacağının belirlenmesi gibi konuların da ayrıntılı şekilde yer aldığı belirtiliyor.

Tabiî, bunlar şu aşamada sadece birer “iddia.”

Doğru olup olmadıklarını, yargı süreci sonuçlandığı zaman hep beraber görüp öğreneceğiz.

Ama şu halleriyle dahi bunlar bize, Üstadın 1940’lı yıllarda yazdığı Emirdağ mektuplarından birinde, “adliyeyi ve siyaseti ve idareyi dinsizliğe alet ederek” yaptıkları hücumlar akim kalan komitelerin, “daha münafıkane ve şeytanı da hayrette bırakacak bir plan” çevirdiklerinden ve bu plan çerçevesinde yürürlüğe konulan farklı taktiklerden söz ederken, bunlardan birine de “Bazı genç talebelere, hevesatlarını tahrik için, bazı genç kızları musallat ediyorlar” diyerek dikkat çektiğini hatırlatıyor (Emirdağ Lâhikası., s. 217).

Ve bu ikazın ne kadar isabetli olduğunu da.

18.12.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.12.2010) - Yolsuzluk “olta”sı

  (16.12.2010) - Medyadaki değişim

  (15.12.2010) - Said Nursî ve gazeteler

  (14.12.2010) - Medya ve 5N2K

  (12.12.2010) - Altın anahtar

  (11.12.2010) - İsrail’i dizginlemek

  (10.12.2010) - İsrail’le “normalleşme”

  (09.12.2010) - Polis ve eylemci

  (08.12.2010) - Uyum paketi ne oldu?

  (07.12.2010) - Seçim süreci


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.