Recep TAŞCI |
|
İkisi de haklı |
![]() |
Siyasî liderler ne hikmetse önemli açıklamalarını bazen yurtdışından yaparlar. Başbakan da bu geleneği bozmadı. Ziyarete gittiği Lübnan’dan şöyle seslenmişti. “Sıcak para akışını kontrol altına almak şart. Aksi halde felâket olur.” Bu beyanat üzerine geçen haftaki yazımızın başlığını, “Başbakan nihayet fark etti” diye koymuştuk. Çünkü o güne kadar sıcak paranın ekonomiye verebileceği zarara ilişkin ağzından tek bir cümle duymamıştık. Arkasından bütçe görüşmeleri sırasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Başbakanın sıcak para ile ilgili açıklamalarına aynen katılıyorum.” diyerek Başbakanı destekledi. Umutlandık. Sandık ki hükümet yazılanlara, çizilenlere kulak vermiş. Çin, Brezilya, G. Kore, Tayvan, Malezya gibi biz de sıcak para akışını önleyici tedbirlere başvuracağız. Derken... Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan sahneye çıktı. Tam aksini düşünüyordu. Yazılı açıklamasında; “sıcak parayı önlemek için herhangi bir tedbir alınmayacağını” dile getirdi. Babacan özetle şunları söyledi. “Tasarrufumuz yetersiz. Büyümek, kalkınmak refah istiyorsak bunu kendi tasarrufumuzla sağlayamayız. Mutlaka yabancı sermayeyi Türkiye’ye çekmemiz gerekir. Tabiî ki tercihimiz doğrudan sermaye yatırımları. Ancak portföy yatırımlarına da açık bir ülkeyiz.” Yani Babacan demek istiyor ki, ekonominin çarklarının dönmesi sıcak paraya bağlı. Vazgeçmeyiz. Ama Başbakan ne diyor? Sıcak para felâkettir. Ayıkla pirincin taşını. Esasında ikisi de haklı. Sıcak para sayesinde; Borsa rekora koşuyor... Devlet rahatça borçlanabiliyor. Carî açık finanse edilebiliyor. Büyüme hızlanıyor... Ne güzel. Öte yandan Başbakan da haklı. Sıcak para patlamamış mayın gibidir. Risklidir. Ülke kaynaklarını sömürür. İstihdama katkısı olmaz. Asalaktır. Peki ne yapmalı? Gerekli yapısal reformlara zaman geciktirilmeden girişilmeli. Geçen hafta ilk adım olarak bazı yasa tasarılarının derhal yasalaşması gerektiğinden bahsetmiştik. Hafta içinde Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün bizi duymuş gibi şu beyanda bulundu. “Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu tasarıları 2-3 gün içinde yasalaşabilir.” İnşaallah... Seçime kadar çıkarın, razıyız. O zaman: Şirketlerin bilânçoları, gelir tabloları, denetim raporları internet sitelerinde olacak. Şeffaflık gelecek. Türkiye’nin kredi notu yükselecek. Yatırım yapılabilir bir ülke seviyesine çıkacak. Sıcak para ihtiyacı azalacak. Ekonomi bıçak sırtından kurtulacak. Şu da bilinmelidir. Yasalar tek başına her kapıyı açan sihirli anahtarlar değildir. Kanunları uygulayacak olanların misyon ve vizyonları da önemlidir. En mükemmel yasalar bile dar görüşlü kişilerin elinde bir kâğıt parçasına dönüşebilir. 13.12.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları
|