Banu YAŞAR |
|
Yanlış alarm -panik atak- |
Acil servislere nefes alamama ve kalp krizi geçiriyor şüphesiyle gelen birçok hastada çoğunlukla teşhis aynıdır. Kişiye her türlü tetkik yapıldığı halde, sonuç negatif çıkar. Yani bir sebep bulunamaz. Kişi yaşadığı şeyden ve geçirdiği nöbetten emindir, ama bir türlü buna sebep olacak bir şey bulunamaz. Nöbetler sıklaşır, kişinin korkuları ve kaygıları artar, fakat bir türlü bu şikâyetlerin neden yaşandığına dair fiziksel bir rahatsızlığa da rastlanılamaz. Ve sonuç... Teşhis; panik atak… Bu nöbetler genellikle aniden gelir. Yani hiçbir sebep yokken de ortaya çıkabilir. Kişi nefes alamadığını ve boğulduğunu hisseder. Ölüyor olduğunu zannedip korkuya kapılır. Göğüste daralma ve sıkışma, baş dönmesi, sersemlik hissi, çarpıntı, kalp atışlarını duyumsama görülür. Üşüme ve terleme hissi, kontrolünü kaybedeceğini zannetme olabilir. Bu süreç yaklaşık on dakika içinde doruğa ulaşır, en yoğun şekilde yaşanır ve sonra yavaş yavaş kişi sakinleşir ve normale döner. Bu durum sık sık tekrarlayabileceği gibi aralıklarla da seyredebilir. Kalp kriziyle çok karıştırıldığı için genellikle doktor doktor dolaşıp tetkikler yapılır, bir sonuç alınamaz. Acil servislere bu şikâyetlerle başvuran birçok kişide de panik atak tanısına rastlanır. Vücut sanki yanlış alarm verir. Yani gerçek bir ölüm tehlikesi olmadığı halde, psikolojik kökenli sebeplerle kişi ölüyor olduğunu ve hayatını kaybettiğini zanneder. Bu yanlış alarm sinyalini vücut gerçek bir tehlike olarak algılar ve fiziksel tepkiler verir. Nefes daralması, boğulma hissi ve ölüyor olduğunu zannetmek gibi… Panik atak, kişinin hayatını zorlaştıran ve kısıtlayan bir rahatsızlık… Kişinin korkularını arttıran, yalnız hareket etmesini zorlaştıran bir süreç… Kişi bu nöbeti yaşadıktan sonra kalabalık yerlerde, otobüste, yollarda veya evde yalnız olmak istemez. Yanında güveneceği birisinin olmasını ister. Yalnız olabileceği durumlardan kaçınır. Hastaneye yakın yerlerde olmak ve yakın oturmak onun için önemlidir. Dışarı çıkarken abartılı tedbirler alabilir, tüm yakınlarının telefon numaralarını yazıp, yanında taşır. Gideceği yere hastaneye yakın yolları kullanarak gitmeye çalışır. Bu gibi durumlar onun kaygısını ve korkularını daha da artırır. Panik atağın kalıtsal yani genetik bir yönü de vardır. Ailede bu rahatsızlığı geçirmiş kişilerin olması riski daha da artırır. Genetik faktörler birçok hastalıkta olduğu gibi psikiyatrik rahatsızlıklarda da önemli bir etkendir. Yatkınlık hastalığın ortaya çıkmasında önemlidir. Panik atak genellikle utangaç, sıkılgan, duygularını söylemekte zorlanan, kimseyi kırmak istemeyen, istemediği bir durum karşısında hayır diyemeyen, sıkıntılarını içine atan insanlarda daha fazla görülür. Çünkü bu tip insanlar duygularını ve sıkıntılarını içlerine atıp, bastırdıkları için, zaten hayatın içinde nefes almakta, kendi hayatlarını yaşamakta da zorlanırlar. Adeta somutlaşmış halini de panik atak nöbetleri sırasında yaşarlar. Kişi nöbet ânını çok kötü yaşadığı için, ancak yaşayanın bilebileceği yoğunlukta acı ve korku hisseder. Panik atak tedavi edilebilen ve tedavisi mümkün bir rahatsızlıktır. Farmakolojik yani ilaç tedavisi ve terapi ile kısa sürede yol alınabilmektedir. İlaç tedavi yanında terapiyle desteklemek hastalığın tekrarını önlemektedir. Kognitif terapilerle artık daha kısa zamanda yol alınmaktadır. Burada önemli olan kişinin tedavi konusunda istekli ve terapistiyle işbirliği içinde olmasıdır. 15.12.2010 E-Posta: [email protected] |