"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Deprem deyince aklıma Mehmet Kutlular ve Yeni Asya geliyor

Abdil YILDIRIM
25 Şubat 2023, Cumartesi
Kuraklık, sel baskını, deprem gibi tabî âfetlerin iki sebebi vardır.

Biri maddi sebepler, diğeri de mânevi sebepler. Tabî âfetlerin maddi sebepleri ilgilileri ve yetkililer tarafından konuşulup tartışılırken, mânevi sebepleri  hep göz ardı ediliyor. Din adamları, ilahiyatçılar, hergün ekranlara çıkıp dini konularda açıklamalar yapıp fetva verenler, böyle büyük musibetlerin mânevî sebepleri üzerinde durmaktan hep içtinap ediyorlar. Hep bir yerlerden ve birilerinden çekindikleri için veya bazılarının hatırına halel gelmesin diye susmayı ve görmezden gelmeyi tercih ediyorlar.

1999 Gölcük depreminde bu mânevî sebepleri açıkça beyan eden, hakkın hatırını hiç bir hatıra feda etmeden hakikatleri yiğitçe ortaya koyan tek kişi, rahmetli Mehmet Kutlular olmuştur. 28 Şubat süreci dedikleri ve bin yıl süreceğini iddia ettikleri karanlık bir istibdat döneminin zulümlerini ve yapılan haksızlıkları sürecin yöneticilerinin yüzüne karşı mertçe söyleyen, köşe yazıları ve manşetleri ile zalimlere meydan okuyan bir de Yeni Asya Gazetesi vardı.

O dönemde nasıl zulümlerin yaşandığını, yaşı müsait olanlar hatırlayacaklardır. Başörtüsü yüzünden mağdur edilen üniversiteli kız öğrencilerin feryatları, buna karşı direnenlerin gördükleri işkence ve zulümler, ilahi gadabı celbetmişti. Yanlış ve garazkar bir laiklik uygulaması ile, dini sadece camilere ve evlere hapsedip, kamusal alan dedikleri umuma açık yerlerde adeta dini ortadan kaldırmak isteyen bir devlet anlayışı hakimdi. 

1999 yılı 17 Ağustos günü merkez üssü Gölcük olan 7.4 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti. O dönemde de ilim adamları ve siyasiler bu depremin maddi sebep ve sonuçlarını tartışırken, mânevi sebeplerini konuşmaya kimse cesaret edemiyordu. 

İşte bu zor günde Mehmet Kutlular diye bir yiğit adam ortaya çıkmış, maddi sebeplerin yanı sıra bu felaketin bir ilahi ikaz olduğunu haykırmıştı. Ankara Kocatepe Mevlidinde basın mensuplarının sorusu üzerine, Risale-i Nur’da geçen “umumi musibetler, ekserin hatasından meydana gelir” hakikatini dile getirmiş, yaşanan başörtüsü zulümlerinin ve dine karşı cephe alanlara taraftar olan ve sessiz kalanların da bu felakete fetva verdirdikerini dile getirmişti. O gün böyle şeyleri konuşmak için bir insanın yürek yemiş olması gerekiyordu. Ama Mehmet Kutlular, doğruları dile getirmenin derdindeydi. Onun için neticesi ne olursa olsun, onun hesabını yapacak bir insan değildi. Nitekim, aynı düşünce içinde olan ve bir türlü ses çıkartamayan bir çok din adamı ve cemaatlerin de yüreğine su serpilmişti. Nitekim bu “kral çıplak” çıkışının bedelini de, “sözlerimin arkasındayım” diyerek 476 gün hapis yatmak suretiyle ödedi.

O süreçte Yeni Asya Gazetesi de her türlü baskıya, tehdide ve kapatılmaya rağmen, aynı duruşu sergiledi ve depremin ilahi ikaz boyutunu nazara vermeye devam etti. Tabi, bunun da bedelini ödedi. Gazetenin yazı işleri müdürü ve aralarında bizim de bulunduğumuz onbeş kadar yazarı, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılandı, cezalar aldı. Bu mahkeme süreçleri ve alınan cezalar, bir şeref belgesi olarak hafızalarımızda ve hatıralarımızda yerini muhafaza etmektedir. 

Kahramanmaraş merkezli bu son depremin de gerçekten son olmasını temenni ediyor, vefat edenlere Allah rahmet, yaralılara da âcil şifalar diliyorum. Bu vesile ile, Mehmet Kutlular’ı rahmetle anarken, Yeni Asya’nın 54. kuruluş yılını da tebrik ediyorum.

Okunma Sayısı: 3159
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necati

    25.2.2023 15:27:36

    1999 depreminden daha şiddetli ve daha büyük yıkımlara, kayıplara sebep olan Kahraman Maraş depreminin manevi sebeplerini de yazmak gerekmiyor mu? Acaba böyle büyük umumi musibetlere sebebiyet veren hatalarımız nelerdi. 15 temmuz bahanesi ile yüzbinlerce insana haksızlık ve zulümler yapıldı. Hâlâ hapishaneyeler binlercesi başörtülü hanımlar olmaz üzere onbinlerce insan ve yakınları çile çekiyorlar. Khk mağdurları saymakla bitmeyecek kadar maduriyetler hala devam ediyor. Sadece 4.devre kanser hastası bir çocuğun bile anne şefkatinden mahdum edilmesi bile gazab-ı İlahiyi cezbetmiş olabilir. Hepimizin bu ilâhi ikazlardan çok ciddi dersler almamız gerekiyor.

  • S.topuz

    25.2.2023 09:36:54

    وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُص۪يبَنَّ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَٓاصَّةً Yani: "Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları (Suçsuz olanları) da yakar."    Şu âyetin sırrı şudur ki: Bu dünya bir meydan-ı tecrübe (Deneme meydanı) ve imtihandır ve dâr-ı teklif (Allah 'in  c.c  emir ve yasaklarıyla yükümlü olunan yer, dünya)   ve mücahededir (Din için çalışma, gayret gösterme, cıhad etme). İmtihan ve teklif iktiza ederler ki, hakikatlar perdeli kalıp, tâ müsabaka ve mücahede ile Ebubekirler a'lâ-yı illiyyîne (Alî ve yüksek makamlara) çıksınlar ve Ebucehiller esfel-i safilîne (Cehennemde aşağıların aşağısına) girsinler."... Cenab-u Allah c.c bizleri aff ve meğfiret etsin, vefat etmiş olan afetzedelere RAHMET, geride kalanlara da sağlık, sihhat, sabr-ı cemil ve sıradı- ı MÜSTEGÎM ihsan etsin inşaallah, Amiiin.

  • S.topuz

    25.2.2023 09:28:08

    İşte zurnanın "ZIIIRRRTTT" dediği mesele, hatta daha da garibi, DİNÎ CEMAATLERIN ve DİN ve DİYANAT ile meşgul olanların büyük bi çoğunluğunun O ZALİM SAHISLARIN müdafiî olmaları, gadabı İLAHİYİ çekmiş olabilir! ..."Umumî (Herkesle ilgili)musibet, ekseriyetin (Çoğunluğun) hatasından ileri gelmesi cihetiyle; ekser nâsın (İnsanların büyük çoğunluğu) o zalim eşhasın (Şahısların) harekâtına (Hateket ve işleri) fiilen (Bizzat) veya iltizamen (Lüzumlu görerek, Taraftar olarak) veya iltihaken (taraftar olmasıyla) manen iştirak eder, musibet-i âmmeye (Umumî  bela veya afetlere) sebebiyet verir."... ifadesine masadak olduğumuzun isbatıdır. Masum avam tabakasıda ONLARI TAKLİT etmektedirler! وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُص۪يبَنَّ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَٓاصَّةً Yani: "Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları (Suçsuz olanları) da yakar."    Şu âyetin sırrı şudur ki: Bu dünya bir meydan-ı tecrübe..."

  • S.topuz

    25.2.2023 09:23:30

    ..."Din adamları, ilahiyatçılar, hergün ekranlara çıkıp dini konularda açıklamalar yapıp fetva verenler, böyle büyük musibetlerin mânevî sebepleri üzerinde durmaktan hep içtinap ediyorlar. Hep bir yerlerden ve birilerinden çekindikleri için veya bazılarının hatırına halel gelmesin diye susmayı ve görmezden gelmeyi tercih ediyorlar."... İşte zurnanın "ZIIIRRRTTT" dediği mesele, hatta daha da garibi, DINÎ CEMAATLERIN ve DİN ve DİYANAT ile meşgul olanların büyük bi çoğunluğunun O ZALİM SAHISLARIN müdafiî olmaları, gadabı İLAHİYİ çekmiş olabilir! ..."Umumî (Herkesle ilgili)musibet, ekseriyetin (Çoğunluğun) hatasından ileri gelmesi cihetiyle; ..."

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı