1913 senesi içinde, Bitlis hadisesi diye bilinen ve Hizan’lı Şeyh Selim öncülüğünde Bitlisli Şeyh Şehabettin ve Seyyid Ali’nin kumandasındaki birliklerin isyan hareketi vukua gelir. Bediüzzaman, bu hareketin yayılmaması, umûmîleşmemesi ve küçülüp mahallî kalması için azami gayret sarf eder.
1913 yıllarında Osmanlı Devleti en zor ve sıkıntılı günlerini yaşar. Birçok büyük devlet, Osmanlı Devleti’ni zayıflatma ve güçsüzleştirme politikalarını yürürlüğe koymuştur. Bunların başında Ruslar gelir. Özellikle doğuda istikrar ve güveni bozmak için ellerinden geleni yaparlar. Ermenileri kışkırtmaları bu dönemde meydana gelir. Bunun yanında bazı İttihat ve Terakki mensuplarının hareketleri de genel ve millî anlayışa ters düşer. Toplum ahlâkı ve dini anlayışa zıt hareketlerin yapılması da işin bir başka yönüdür. Hizanlı Şeyh Selim ve taraftarları, bazı rütbeli askerlerin gayrimeşru davranışlarına kızarak isyan etmeye karar verirler. Bitlis’i işgal ederler. Şeyh Selim, bazı kişilerle ittifak yapar.1 Aşiret reisleri, ağalar ve dînî nüfûza sahip kişilerle temas kuran Molla Selim, Ermeni ıslahatı konusunun Uluslararası diplomasinin en yoğun olduğu 1913 yılında İstanbul’a gelerek hükümet merkezinde gelişmeleri yakından takip eder. Hakkâri ve civarında nüfûzlu bir şeyh olan Ubeydullah’ın oğlu ve aynı zamanda İttihat Terakki muhalifi Kürtlerin ileri gelenlerinden biri olan Seyyid Abdülkadir ile İstanbul’da uzun boylu görüşmelerde bulunduktan sonra yeniden Bitlis’e döner.2
Bu sıralarda Van’da bulunan Bediüzzaman’a da müracaat ederek yardım talebinde bulunmuş ise de olumlu cevap alamaz. Bediüzzaman bu talebi daha sonraları Şualar adlı eserinde şöyle anlatır: “Eski Harb-i Umûmî’den biraz evvel ben Van’da iken bazı dindar ve muttakî zâtlar yanıma geldiler ve dediler ki, bazı kumandanlarda dinsizlik oluyor, gel bize iştirak et, biz bu reislere isyan edeceğiz. Ben de dedim ki, o fenalıklar ve dinsizlikler, o gibi kumandanlara mahsustur, ordu onun ile mesul olmaz. Bu Osmanlı ordusunda belki yüz bin evliya var. Ben bu orduya kılıç çekmem ve size iştirak etmem.”3
Şeyh Selim bilhassa Bitlis’in merkez ve Hizan kazasında taraftar bulmuştur. İsyanın diğer önderlerinden Seyyid Ali ile kardeşi Şeyh Şehabettin ve diğer şeyhler tarafından Van vilayeti aşiretlerine de haber salınmışsa da katılım tam sağlanamamıştır.4
Hâdisenin devâmını Bediüzzaman şöyle anlatır: “O zatlar benden ayrıldılar, kılıç çektiler; neticesiz Bitlis hâdisesi vücûda geldi. Az zaman sonra, Harb-i Umûmî patladı. O ordu, din nâmına iştirak etti, cihâda girdi, o ordudan yüz bin şehidler evliyâ mertebesine çıkıp beni o dâvamda tasdik edip kanlarıyla velâyet fermanlarını imzâladılar.”5
Bediüzzaman’ın Şeyh Selim ile olan mücadelesi Münâzarât adlı eserde de görülmektedir ve aralarındaki tartışma hürriyet üzerine olmuştur. Bu olayla ilgili olarak Abdülmecid Nursî, hatıralarında Bediüzzaman’ın, Van Valisi Tahsin Bey ve Bitlis Valisi Mustafa Abdülhâlik Renda ile beraber çalıştığını, olayların gelişmesine mani olduğunu söyler. Hadisenin mahallî, cüz’i ve tesirsiz bir halde kalmasına muvaffak olur.6
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursi Seyahatnamesi, s.126
2- BOA, DH. Kalem-i Mahsus (KMS), 16/30, Lef
3-Van Vilayeti’nden Dâhiliye Nezareti’ne Gönderilen 18 Mart 1914 Tarihli Tahrirat. 3 Şualar, 2013, s.576
4 -http://www.eraren.org/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=396 (Erişim Târîhi: 06.11.2017)
5-Şualar, 2013,s.576
6- Abdülmecid Nursi, Hatıra defteri, s.45