“Bediüzzaman’la alâkalı veya onun âsârı ve fikriyatı hakkında herhangi bir şey yazmak kolay olmadığı gibi, herkesin harcı da değildir herhâlde.
Üstelik bu kadar çok müntesibi varken, hattâ azımsanmayacak sayıda doküman ve kaynak eser ortaya çıkmışken… Yani kastî veya değil, yanlış bir bilgi veya yorum serdedildiğinde, karşısına çıkacak âdeta ‘ordu’ mesabesinde ‘talebe-kardeş-dost’ sıfatlarını haiz, ehl-i tahkik bir okuyucu kitlesi mevcut”, demişti bir değerlendirme yazısında muhterem Orhan Güler kardeşimiz. Ne kadar haklı olduğunu zaman içinde bizzat müşahede ederek anlamış olduk. Hakikaten Bediüzzaman’ı hakkıyla yazmak ve hakkını teslim etmek öyle her babayiğidin hakkı değil.
Evet, Bediüzzaman hakkında yazılmış epey biyografi ve kitap var. Ancak daha kronolojik ve tarihî hadiseleri de nazara alarak bilinenlerden hareket ederek saklı ve sırlı kalan noktalara temas edecek bir çalışma ortaya koyarız ümidiyle “Bediüzzaman’ın Hayatı’ndan Tespitler” üst başlığı ile 263 adet yazı kaleme aldık. Bu süre içinde ulaşabildiğimiz kaynak, bilgi ve belgelere yer verip, tarihî kronolojiyi de dikkate alarak bir noktaya kadar geldik. Elbette bazı nakiller, iktibaslar, tespitler ve yorumlardan da epey istifade ettik ve yazı serisi içinde onlara da yer vermeye çalıştık. İşimizin kolay olmadığını da başından beri biliyorduk. Bu yazı serisini şevk ve dikkatle takip edenler olduğu gibi, çok müdakkik nazarlar da inceleyip bazen günü gününe, bazen haftasına ulaşarak gerekli tashihat ve düzeltmelere vesile oldular. Kendilerine müteşekkiriz. Konu Bediüzzaman olunca alınacak ve kırılacak hiçbir mesele olamaz.
Elbette hakkını veremediğimiz noktalar olduğu gibi, Bediüzzaman’ın hayatına dair yazılan yazıların tekrarı sadedinde yazılar da oldu. Ancak “Otuz Bir Mart Vak’ası, Bediüzzaman ve Abdülhamid, Medresetüzzehra ve Bediüzzaman, Jön Türkler, Ahrarlar…” gibi başlı başına müstakil olabilecek mevzular da işlendi. Gayemiz derli toplu, kronolojik ve tarihî seyri içinde Bediüzzaman’ın hayat tarihçesine katkı yapmak idi. Ve bu yazı serisini Bediüzzaman’ın Rusya’dan firar ve İstanbul’a dönmesi ile şimdilik sonlandırmak istedik. Bir yerde bitecek olan yazı serisi için devam edip etmeyeceği konusunda şimdilik bir şey söylemek zor. Zaman müfessiri önümüze hangi sebepleri çıkaracak bilemiyoruz. Hem kendi şahsî okumalarımız hem elimizde biriken dosyaların tanzim ve düzenlenmesi hem de yeni çalışmalar için zamana ihtiyacımız olduğu hakikati ile bir süre “Bediüzzaman’ın hayatından tespitler” yazılarımıza ara vereceğiz. Haftalık yazılarımız ile görüşmek dileğiyle...