"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Daha eski hâl olmayacak mıdır?

Abdülbakî ÇİMİÇ
19 Ağustos 2021, Perşembe
Bediüzzaman’ın Hayatı’ndan Tesbitler (122)

Bediüzzaman, Meşrûtiyet sonrası şark vilayetlerinde hürriyet ve meşrûtiyeti ders verirken çok ilginç suallere muhatap olur. Meşrûtiyet ve hürriyette kendilerine fenalık olduğu vehmine kapılan aşiret ve şark ahalisi Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilişi ve eski hâle daha geri dönüş olmayacak mı yönünde endişelerini de Bediüzzaman’a sorarlar. Öncelikle “Belki onlar eski hâli istiyorlar.” diye bir sual gelir. Bu sual ile şark insanlarının eski hâl olan padişahlık yönetimini istedikleri anlaşılıyor. Bediüzzaman bu suale ezber edilmesi gereken kısa ve veciz bir cevap verir: “Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz. İşte: Eski hâl muhal, ya yeni hâl veya izmihlâl.” 1 Bediüzzaman, eski hâl olan padişahlığın imkânsız olduğunu, ya yeni hâl olan meşrûtî sistemin kabul edilmesi gerektiğini, yâ da daha kötü hallerle karşı karşıya gelineceğini net olarak ifade eder. Konuyu biraz daha açacak olursak eski hâl, saltanat ve otoriter yönetim şekilleridir. Bediüzzaman, bu yönetim şekillerinin artık bu asırda geçerli olmayacağını açık bir dil ile söyler. Yeni hâl ise, meşrûtiyet, cumhuriyet ve demokratik yönetim şeklidir. Ki bu asırda artık bunun dışında bir rejim aramak safsata ve izmihlal olacaktır. İzmihlal kelime olarak bozulup gitmek, perişan olmak, yok olmak, görünmez hâle gelmek gibi anlamlara geliyor. Otoriter ve diktatör rejimlerle yönetilen İslâm âleminin perişan ve görünmez hâli buna şahittir.

“Daha Sultan Hamid gibi padişah tahta çıkmayacak mıdır?”

Şimdi de başka sualler peş peşe geliyor. “Acaba daha Sultan Hamid gibi padişah tahta çıkmayacak mıdır? Eski hâl olmayacak mıdır?” Görüldüğü üzere Bediüzzaman’ın meşrûtiyeti ders verdiği topluluğun Abdülhamid gibi sultanların tekrar idarenin başına geçmesi gibi bir beklenti ve isteklerinin olduğu sordukları sorulardan anlaşılıyor. Bu soruya Bediüzzaman “Acaba sizin şu siyah çadırınız parça parça edilip yandırılsa, külü havaya savrulursa, o külden yeniden çadır edip içinde oturmak kabil midir?” 2 şeklinde çok muknî bir cevap verir. Bediüzzaman vermiş olduğu cevapta, içinde bulunduğu ortamın etkisini de dikkate alarak, muhataplarının hayat şartlarına çok aşina oldukları bir misal ile cevap vermesi, insan psikolojisi ve sosyolojisi açısından çok manidardır. İçinde oturdukları çadırı göstererek o çadırın parça parça edilip yandırılması, külünün havaya savrulması, o külden yeniden bir çadır yapılıp içinde oturmanın imkânsızlığını ortaya koyması, sorulan soruya verilebilecek en mükemmel bir cevap olduğu açıkça görülmektedir. Bu cevapla birlikte artık mutlâkıyet yönetimi olan padişahlığın muhal olduğu net olarak vurgulanmış oluyor. Bediüzzaman, artık meşrûtiyet ile hem Osmanlının, hem de âlem-i İslâm’ın dünyevî saadetinin meşveret ve şûrâ ile kaim olacağını, bunun kabul edilmemesi halinde bir kargaşa vaziyeti ve daha şiddetli bir istibdadın hâkim olmasının kaçınılmaz olacağını ifade etmesi önemlidir. Zaten zaman da Bediüzzaman’ın endişelerini haklı çıkarmıştır.

İstibdat zamanından meşrûtiyet 

dönemine geçiş

Bediüzzaman’ın Şark aşiretlerinde meşrûtiyeti ders verdiği muhatapları tam ikna olmamış olmalı ki “Neden?” sualini soruyorlar. Bediüzzaman ise “Zira eskiden bin adamdan yalnız onu mütenebbih iken, istibdat o dehşetli kuvvetiyle karşısında duramadı, parçalandı. Şimdi, istibdadın kuvveti binden bire indi; tenebbüh (uyanma) ve iltihab-ı ezhan (zihinlerin parlaması, fikirlerin aydınlanması) birden bine çıktı.” 3 şeklinde cevaplandırıyor. Eskiden bin adamdan yalnız onunun uyanık ve müteyakkız olmasına rağmen, istibdat o dehşetli cehil ve vahşet olan kuvvetiyle on mütenebbih adamın kuvvetine dayanamayıp parçalandığına göre; meşrûtiyet zamanında istibdatın kuvveti olan cehil ve vahşetin binden bire inmesi, milletin uyanıp fikirlerinin aydınlığa kavuşması ise birden bine çıkmış vaziyeti, elbette eski hâlin muhal, yeni hâlin ise Osmanlı ve âlem-i İslâm için saadet ve selâmete kavuşmasına hizmet edeceği ifade edilmiş oluyor. Çünkü Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Meşrûtiyet, hâkimiyet-i millettir; umum kavimlerin sebeb-i saadetidir. Bütün eşvâk (şevk) ve hissiyât-ı âliyeyi uyandırır. İnsanı hayvanlıktan kurtarır. İslâmiyetin bahtını, Asya’nın tâliini açacaktır. Bizim devleti ömr-ü ebedîye mazhar eder.” Böyle bir müjdenin tahakkuk devresi ve zamanının geldiğini haber veren Bediüzzaman, elbette “Acaba daha Sultan Hamit gibi padişah tahta çıkmayacak mıdır? Eski hâl olmayacak mıdır?” sualine çok kapsamlı ve ikna edici cevaplar vererek artık meşrûtî bir sistem ile meşveret ve şûrâ esasına dayalı Asr-ı Saadet modelini asrımıza taşımış oluyor. Daha da önemlisi sahabe mesleği olan hakikat mesleğini, tekrar asr-ı ahirzamanda tatbik sahasına koyarak sahip çıkılması dersini veriyor. Saltanat ve siyaset mesleğinin İslâm’ın ruh-u aslisine uygun olmadığını, meşveret ve şûrâ temelli hakikat mesleğinin adalet-i hakikiye ile ümmetin ve insanlığın kurtuluşuna Kur’ânî ve Nebevî bir çözüm olduğunu haykırıyor. Artık zaman, saltanat yönetiminden hakikî adalet, meşveret ve şûrâya dayalı Asr-ı Saadet metoduna geçilme zamanıdır. 

Bediüzaman’ın ifadesiyle “Şimdiki âlem-i İslâmın saadet-i dünyeviyesi, bâhusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslâmın terakkisi onların intibahıyla olan Arabın saadetinin fecr-i sadıkının emâreleri inkişafa başlıyor. Ve saadet güneşinin de çıkması yakınlaşmış. Ye’sin burnunun rağmına olarak ben dünyaya işittirecek derecede kanaat-i kat’iyemle derim: İstikbal, yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’âniye ve imaniye olacak.” 4

Dipnotlar:

1- Eski Said Dönemi Eserleri (Münâzarât, 2013, s. 233). 

2- Eski Said Dönemi Eserleri (Münâzarât, 2013, s. 233). 

3- Eski Said Dönemi Eserleri (Münâzarât, 2013, s. 233).

4- Eski Said Dönemi Eserleri (Hutbe-i Şamiye), 2013, s. 326.

Okunma Sayısı: 1926
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    19.8.2021 11:39:54

    "İstikbal, yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’âniye ve imaniye olacak.” 2021- 1908= 103 senedir bekliyoruz.Aşağısı da artık kurtaracak gibi değil!.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı