"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sâbikûn

Abdülbakî ÇİMİÇ
08 Eylül 2025, Pazartesi 00:05
Allah (cc), Peygamber Efendimizin (asm) ümmeti için şöyle buyuruyor:

“Sonra biz o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere  [Muhammed’in (asm) ümmetine] mîras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.” 1 Bu üç sınıftan “Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır” diye ayetin işaret ettiği ümmetin en hayırlı kısmını da “Sâbikûn bi’l-hayrat” diye ifade buyurmuştur.

“Sâbikûn”; dünyada hayırlı işlerde öne geçenlerdir ki, onlar ahirette mükâfatta da öne geçeceklerdir.”2 Bir başka ifadeyle “Muhacir ve Ensardan İslâm’a girişte önceliği bulunan Sahabîleri ifade eder. Mekke’den Medine’ye hicret eden Muhacirlerden ve Medine’de bunları ağırlayan Ensardan İslâm’a ilk girenler” mânasına gelmektedir.”3 Bu manalardan başka “Sâbikûn taifesi, yarışı kazanıp ileri geçenler, öncüler, önde olanlar demektir. Bunlar Allah Teâlâ’ya kullukta, iman ve itaatte, salih amellerde ve hayır yarışlarında en öne geçenlerdir. Peygamberler, Habib-i Neccar, Hz. Mûsa’ya iman eden sihirbazlar, Ashab-ı Suffe, Ashab-ı Kehf, Muhacir ve Ensardan sâbikûn-u evvelîn bu zümreye misal teşkil eder.”4

Bediüzzaman “Yeni Said’in hususî üstadı olan İmam-ı Rabbanî, Gavs-ı A’zam ve İmam-ı Gazalî, Zeynelâbidin(ra)-hususan Cevşenü’l-Kebir münacatını bu iki imamdan ders almışım-ve Hazret-i Hüseyin ve İmam-ı Ali Kerremallahü Veche’den aldığım ders, otuz seneden beri, hususan Cevşenü’l-Kebir’le daima onlara manevî irtibatımda geçmiş hakikati ve şimdiki Risale-i Nur’dan bize gelen meşrebi almışım.”5 Onun içindir ki Risale-i Nur, meşreb-i Sahabedir. Öyleyse vakıa onuncu ayetin işarî, telmihî tabakaları içinde Risale-i Nur’un meşrebine işaret eder. Nokta-i hakikat canibinden bakılacak olursa bu asırda “Sâbikûn”, Risale-i Nur’un hâlis ve sadık talebeleridir denilebilir. Risale-i Nur davasında sabır ve şükür ile mücehhez Ashab-ı Suffanın meşrebini taşımak lâzımdır ki “Sâbikûn”a dâhil olunsun.

Sırr-ı ihlâs, hakîkat-i uhuvvet ve sadâkat-ı sıddıkıyet ile vasıflanarak “Sâbikûn” sınıfına dahil olunabilir. Çünkü İslâmiyet’in maneviyat hamurunda mana-yı hakikî, Ashab-ı Suffadır. Çünkü Muhacirîn ve Ensardan en evvel onlar iman ettiler. 

Ashab-ı Suffa’nın  zilvarî temsilcisi olmak için küllî ibadet ile kâbe-i kemalata çıkmak için fisebilillâh çalışmak lâzımdır. Bu unvanları taşıyan her Nur Talebesi, şükür ve sabır ile mücehhez o zatların (Ashab-ı Suffanın) necm-i nuraniyetini kazananların mümessili konumunda olabilir. Tarih-i İslâm’da Ashab-ı Suffa kadar sabır ve şükür ile mücehhez olanlar nadirdir. Bu konuda onlarla manevî rabıta kurarak devr-i müteselsil kaidesince Nur Talebeleri ile Ashab-ı Suffa omuz omuzadır denilebilir. Demek Kur’ân davasında ahde sıdk u vefa lâzımdır. Değil dünyasını, ahiretini de feda edecek adamlar lâzımdır. Onun için, Bediüzzaman “Ben, cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, ahiretimi de… Cemiyetin imanı, saadet ve selâmeti yolunda nefsimi, dünyamı feda ettim. Helâl olsun.”6 diyor.

Dipnotlar:

1- Fâtır Suresi: 32.

2- Vakıa Suresi: 10.

3- https://islamansiklopedisi.org.tr/sabikun

4- Ömer Çelik Tefsiri

5- Emirdağ Lâhikası-I, s. 246.

6- Tarihçe-i Hayat, s. 645.

Okunma Sayısı: 323
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı