"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çoban ve sürü hikâyesinden adalet hakikatine

Abdullah ŞAHİN
06 Temmuz 2019, Cumartesi
Adalet hakikati, her şeyden önce, zulüm etmemek, hak sahibine hakkını vermek anlamlarına gelmektedir.

Zaten adalet terazisinin bir anlam ifade ettiği halin hülâsası da kısaca budur. Adalet insanoğlunun ömrü boyunca seslendirdiği ve semavî kitapların da özellikle vurguladığı bir kavramdır. 

Adalet-i mahzâyı ifade eden “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’âm Sûresi: 6:164.) hakikatinde ve daha birçok âyette ifadesini bulan adalet hakikati, Kur’ân’ın dört ana esasından biridir.

Muhammed adlı eserinde Bediüzzaman, İslâmiyet hakikatinin kıyamete kadar hâkim olacak adalet-i İlâhiyenin tecellisi ve insaniyet-i kübrası olduğunu ifade eder: “Dehre ve tabayi-i beşere damen-i kıyamete kadar hâkim olacak, yalnız âlem i kevnde adalet-i ezeliyenin tecelli ve timsali olan hakikat-i İslâmiyettir ki, asıl insaniyeti kübra denilen şey odur. İnsaniyet-i suğra denilen  mehasin-i medeniyet, onun mukaddemesidir.” (Muhakemat 1. Makale, 8. Mukaddeme)

Bediüzzaman, Şarkın yalçın kayalıklarındaki çobanlar ve aşiret mensuplarından devlet ve ilim adamlarına kadar, adalet ve meşrûtiyetin faziletlerini herkese anlatmıştı. 

Bu yüksek sa’y ve gayretlerin bir ifadesi olan Münâzarât adlı eserinde bahsi geçen çoban, kurt ve sürü hikâyesi, beşerin hukuk ve adalet isteği dahil, günümüzdeki bir çok problemine ve onların çözüm yollarına ışık tutmaktadır:

“Elhasıl: Başkasına itimad etmeyen, nefsiyle teşebbüs eder. 

Size bir misal söyleyeceğim: Siz göçersiniz. Göçerin malı koyundur; o işi bilirsiniz. Şimdi her biriniz, bazı koyunları bir çobanın uhdesine vermişsiniz. Halbuki çoban tenbel ve muavini kayıtsız, köpekleri değersiz; tamamıyla ona itimad etseniz, rahatla evlerinizde yatsanız, bîçare koyunları müstebid kurtlar ve hırsızlar ve belâlar içinde bıraksanız daha mı iyidir? Yoksa onun adem-i kifayetini bilmekle nevm-i gafleti terk edip hanesinden her biri bir kahraman gibi koşsun, koyunların etrafında halka tutup bir çobana bedel bin muhafız olmakla; hiçbir kurt ve hırsız cesaret etmesin daha mı iyidir? Acaba Mamhuran hırsızlarını tövbekâr ve sofi eden şu sır değil midir? Evet ruhları ağlamak istedi, biri bahane oldu ağladılar.”  (Münâzarât)

Misaldeki çoban ve yardımcıları belli, kurtlar ise dört tarafı sinsice işgal etmiş. Koyunlar ise toplum olarak bizim sahip olduğumuz ve olmamız gereken bütün haklarımızdır. Peki bu haklara kimler nasıl sahip çıkacak, ve kurtlar mesabesinde olan ve hak ve adaleti yok etmek isteyen sebep ve amillere karşı nasıl mücadele edeceğiz?

Bunun yolu “Bana değmeyen yılan bin yaşasın, neme lâzım, padişahım çok yaşa, ben bilmem ağam bilir vb.” toplumu öldüren ve misaldeki kurtlar mesabesinde olan yersiz korkuları bırakılıp, bütün mesai ve gayretlerin hür adam, hür toplum, hür basın, hür üniversite, hür siyaset ve bütün bunları içine alan hür yargının teşekkülüne sarfedilmesinden geçer.

Bunun da en kısa yolu Hz. Rasûlullah’ın (asm), “Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Yönetici bir çobandır. Erkek, aile halkının çobanıdır. Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır. Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıklarınızdan sorumlusunuz.” (Buhârî, İmâret 1, 13; Tirmizî) hadisindeki hakikatlerin anlaşılıp hayata geçirilmesiyle mümkündür.

Buradan hareketle, insan en başta kendi sorumluluk ve güdümünde olan akıl, kalp, fikir, göz, kulak, dil, şeheviye ve gadabiye vb. zahirî ve batınî duygularını Kur’ân ve İslâmiyetin had ve prensipleriyle sınırlayıp had altına almasıyla bu problemlere çözüm bulacaktır. Aslında bu hasse ve duyguların fıtratı doğrultusunda işlettirilmesi adalet, aksine işlettirilmesi ise bir zulümdür. Buradaki sorumluluklar hak, hukuk ve adalet duygusunun temelidir.

Netice olarak, kâinat ve varlık âleminin her köşesinde hâkim olan adalet hakikatine toplum ve millet muhtaçtır. 

Rabbimiz bizi en büyük mahkeme olan Mahkeme-i Kübra’da adalet üzere yaşayışı sebebiyle mükâfatlandırdığı kullarından eylesin, zulme alkış tutanlardan ve zalimlerden eylemesin.

Okunma Sayısı: 1977
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı