Kur’ân-ı Kerîm’de birçok âyet-i kerimede geçen vesvese kelimesi, insanın aldanması, nefsine yenik düşmesi ve şeytanın hilelerine karşı mağlûp olması gibi anlamlara gelmektedir. İnsana vesvese iki noktadan sirayet eder. Birincisi kendi nefsi, ikincisi ise şeytanın verdiği vesvesedir. İnsandaki kötü nefis ve şeytanın verdiği vesvese her zaman insanın Allah’a karşı gelmesini ve sadece dünya için yaşamasını ister. Şeytan ve nefis, insanın kalbine sürekli kötü düşünceler zerk eder. İmanı zayıf olan ve imanî konularla ilgilenmeyen bir insan, bu kötü düşüncelerden etkilenerek heva ve hevesine kapılıp ziyana uğrar ve günah işler. Bu da zamanla Allah ile olan irtibatının kesilmesine sebep olur. Allah ile irtibatını kesen bir insanın akıbeti şeytan gibi Cehennemde azap çekmek olur. Allah, Peygamber, Kur’ân-ı Kerîm, ahiret gibi konularda vesvese tuzağına düşmemek için öncelikle Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup anlayarak hayatımıza tatbik etmeliyiz. Sonrasında Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (asm) o örnek hayatını kendimize rol model yapmalıyız. Kur’ân ve sünnet ikilisiyle hayatını sürdüren bir insan, kesinlikle nefsinin ve şeytanın vesvesesine kapılmaz ve kendisini koruyabilir. Bu yüzden vesvese belâsına karşı Kur’ân ve sünnetin ipine sımsıkı sarılmalıyız.

Risale-i Nur’da, vesvese, şüphe, kuruntu gibi belâlara karşı nasıl tedbir alınması gerektiği açıkça anlatılmıştır. Vesveseye sebebiyet verecek fiillerin nasıl ortadan kaldırılması gerektiği mevzusu Risale-i Nur’da "Kalbin beş yarasına beş merhemi tazammum eder’’ başlığıyla 21. Söz’ün İkinci Makamı'nda tafsilatlı bir şekilde zikredilmiştir. 21. Söz’ün 2. Makamı'ndaki vesvese bahsiyle alâkalı kısa bir parça, vesveseyi anlamamıza yardımcı olmaktadır: “Ey marazı vesvese ile müptelâ! Biliyor musun vesvesen neye benzer? Musîbete benzer; ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür; küçük görsen, küçülür. Korksan ağırlaşır, hasta eder; havf etmezsen hafif olur, mahfî kalır. Mahiyetini bilmezsen devam eder, yerleşir; mahiyetini bilsen, onu tanısan, gider.’’1

21. Söz’ün 2. Makamı'nın devam eden kısımlarında vesvesenin tanımı ve çaresi zikredilmektedir. Vesveseye düşmüş kalbin tanımını yapan Üstad Hazretleri, sonrasında hasta olan kalbin nasıl bir metotla tedavi edileceğini anlatmıştır. 21. Söz’ün 2. Makamı'ndaki giriş bölümündeki ilk parça sonraki gelecek olan beş veçhi özetler niteliktedir: "Öyle ise, şu musîbetli vesvesenin aksâm-ı kesiresinden kesîrü’l-vuku olan yalnız Beş Vechini beyan edeceğim; belki sana ve bana şifa olur. Zira şu vesvese öyle birşeydir ki, cehil onu dâvet eder, ilim onu tard eder. Tanımazsan gelir, tanısan gider.’’2

21. Söz’ün 2. Makamı'nın 5 vechini tafsilatlı bir şekilde okuyarak vesvese belâsından kurtulabiliriz. Ruh, beden ve kalp sağlığımızı, şeytan ve nefsin vesveselerinden korumak için her gün vesvese bahsini okuyarak ve okutarak ahirzamanın fitnelerinden kendimizi ve Müslüman kardeşlerimizi korumalıyız. Bunu yapmadığımız takdirde vesvese ve şüphe belâsı iman ve ihlâsımızı kaybetmemize sebep olabilir. Ölüm bizi kuşatıp ele geçirmeden önce vesvese ve şüpheyi kalplerimizden atmanın tam zamanıdır. 

Dipnotlar: 1. Risale-i Nur Külliyatı, Sözler 21. Söz, s. 433, Yeni Asya Neşriyat. 2. a.g.e.