"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AYM’den özgürlük, İçişlerinden güvenlik

Ahmet BATTAL
16 Eylül 2020, Çarşamba
Anayasa Mahkemesi son dönemde iptal dâvâlarında az da olsa adalet ve hürriyet açısından cesaret ve umut verici kararlar veriyor.

Bunlar, iptal edilen kanunun AKP döneminde çıkmış olup olmadığından bağımsız olarak, iktidarın hoşuna gitmeyecek şekilde kararlar. 

Zaman zaman Cumhurbaşkanının bile çoğu üyesini kendisinin atadığı Anayasa Mahkemesine –tabiri caizse- bu sebeple “efelenmeye” kalkıştığını biliyoruz. 

Bu durum en son İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konuşmasına da yansıdı. 

Mahkeme şehirler arası karayollarında toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılamayacağına dair kanun hükmünü Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. 

Bakanın konuyla ilgili konuşması şöyleydi: 

“Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Hadi git gel, özgürüz ya. Tamamen her şey güvenlik altında, hadi git. Niye polis koruması alıyorsun, niye eskortlarla geziyorsunuz? Ben varım sen var mısın Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı? Ben varım. Tek başıma arabamla gitmeye ben varım, sen var mısın? Her yere… Biz buralardan gideriz. Ama ne olursunuz bu ülke büyük bir mücadele içerisinden geçiyor, ayağımızı topal, bizi naçar bırakmayın, bizi zorluk içerisinde bırakmayın ne olursunuz.”

Bakanın amacı konuşmanın genelinden ve son iki cümlesinden belli. Bir kısım medya konuşmanın son iki cümlesini makaslayıp verdi. Zira orada baştaki üslûbu yumuşatan ve amacı netleştiren bir ilâve vardı.

Bakan “biz güvenlikle uğraşıyoruz siz özgürlükle, dengeyi sağlayalım” demek istiyor. Özgürlük-güvenlik dengesi meselesi her devletin ve her iktidarın en önemli meselesi çünkü. 

Ama üslûbu ve bazı ekstraları sebebiyle basında konu haklı olarak Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına müdahale ve hatta gözdağı ya da tehdit gibi de algılandı. 

Verilmiş ve kesinleşmiş bir karar hakkında konuşmak kararı veren mahkemeyi o kararla ilgili etki altına almak anlamına gelemez. Bu açık. 

Ama konuşan İçişleri Bakanı olunca ve bilhassa “polis korumasını benden istiyorsun, vermezsem ne yapacaksın” zımni manasını da içerebileceği düşünülünce işin rengi değişiyor. Zira yakın mazide benzer skandallar yaşanmış. 

Bakanın kendi kişiliğini ve kişisel cesaretini ortaya koyması ve bir tür bilek güreşi talep etmesi de rahatsız edici. 

Ayrıca Polis Akademisi kökenli bir Anayasa Hukukçusu olan Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı güvenlik riskiyle tehdit eder gibi konuşması da şık olmamış. 

Öte yandan Bakanın Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı şahsen muhatap alması yanlış olmuş. Zira karar Başkanın kararı değil. Mahkemenin kararı. Ve Mahkeme öyle “iki çömezli bir başkanlı” üç kişilik bir Ağır Ceza Mahkemesi de değil. 

Olayın özü önemli: İçişleri Bakanlığı iç güvenliğimizi sağlayacak, tamam. Ama bunu özgürlüklerin teminatı olan Anayasa Mahkemesi’nin gücüne ve adaletine olan güvenimizi daha fazla sarsmadan yapacak ki çelişkiye düşmesin. 

Aksi halde “hukuk devleti” olmaktan iyice çıkar “polis devleti” oluruz. İçeride güvensiz hale geleceğimiz gibi dünyaya da rezil oluruz.

Okunma Sayısı: 2519
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    16.9.2020 10:14:41

    Hocam ; yeni akademik hayatınız ile birlikte, Yeni Asya Gazetesinde yazı hayatına devam etmeniz, hem de "ortada kuyu var, yandan geç" veya " ört ki ölem" tarzı yazılarla değil, misyonumuz olan, siyasette muktesit mesleğin doğru kodlarını veren makaleleriniz gerçekten çok değerli. Tebrikler, dualar...

  • Kürsad

    16.9.2020 09:28:37

    Polis olmadan sokaklarında gezemeyeceğin bir ülkenin iç işleri bakanının da istifa etmesi gerekmez mi? Hükümet mensuplarına çağrımız şudur ki, halkın arasına karışın, korumalara ihtiyacınız yok. Halkına düşman gözüyle bakan hükümetten bize ne hayır gelir? Belki de bu açıklama ben polisi alırsam bir başka gruba saldır anlamında emir vermiş olurum anlamındadır. Neresinden tutarsanız art niyetli bir yaklaşımdır. Böyle birinin görevde kalmaması gerekir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı