"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hakimlerin zoraki Anıtkabir ziyareti

Ahmet BATTAL
10 Ocak 2013, Perşembe
Son yazımızda zoraki Anıtkabir ziyaretleri üzerinden giderek hükümetin ve Meclisin demokrasiyi yerleştirme görevini hatırlattık.

Devleti ideolojiden ve milleti de ideolojik devletten kurtarmak için ne yapılması gerektiğini yazdık.
Özetle zoraki sevgi gösterilerini ve samimiyetsiz “güya maneviyat” bağlarını kaldırmak gerektiğini yazdık ya.
“Gazetecilik işte bu olsa gerek” dedirtecek bir şey oldu.
Bir gün sonra yani dün, Ankara’da, Adalet Bakanlığına bağlı Adalet Akademisi, stajlarını başaran ve kur’a çekmeye hazırlanan stajyer hakim ve savcıları Anıtkabir ziyaretine katılmaya “zorladı”.
Bu kadar olur. Pes. Söz bitti.
Oldu olacak hakimlik yeminini de orada yaptırsınlar da ziyaret tam olsun.
Anayasa’da böyle bir ziyaret mecburiyeti var mı? Yok, ne alâkası var zaten. 
Kanunlarda var mı? Ne gezer!
Yönetmelikte, tüzükte, vs.de de yok.
O halde bu “mecburiyet” işgüzarlığı nereden kaynaklanıyor?
Adalet Akademisi yöneticileri ve Adalet Bakanlığı bürokratları, hepsi, hep birlikte, çok mu seviyorlar Anıtkabir’i ve ziyareti?
Hiç sanmıyoruz. Anıtkabir’i gerçekten sahiplenen Kemalistler de sanmıyorlar.
Ama diyelim ki seviyor olsunlar. (O zaman da Taha Akyol’un “Atatürk’ün İhtilâl Hukuku” isimli eserini başucu kitabı yapmalarını tavsiye etmek zorunda kalırız ya o şimdilik başka mesele).
Peki bu sevgiyi kendilerinden yaşça ve kıdemce küçük olan hakim-savcı adaylarına da cebretme-zorlama hakkını nereden buluyorlar? Kıdemden mi? Kudretten mi?
28 Şubat sürecinde kıdemini-kudretini brifing çağrıları için kullanan kudretli ceberutlara karşı çıkmıyor muyuz? Evet.
Öyleyse bu taze ceberutlara da karşı çıkmamız gerekmez mi? Kesinlikle evet.
Bilinsin ki, daha önceki dönemlerde böyle bir ziyaret mecburiyeti yoktu. Bu usûl yeni çıktı.
Nereden biliyorsunuz daha önce olmadığını diyenler olabilir.
Cevabımız net: Ankara’da yaşıyoruz! Demokrasi dersi de tecrübesi de gördük hamdolsun. Daha da kıymetlisi, hakimlik yapmışlığımız da var birazcık. Yeter mi?
Daha iyiyi daha samimiyi istemek için başka ne lâzım?
Samimî niyet ve irade yetmez mi “dostları” eleştirebilmek için. Sadece alkışlayacaksak, eleştiremeyeceksek, dostluğumuzun dostlarımız için ne kıymeti var.
«««
Bu arada, bir hatıramız canlandı.
Bir lise öğrencisi, bir Cuma akşamı İstiklâl Marşını okuduktan sonra, namazdan çıkar gibi iki yana selâm verip öyle çıkmış marştan. Sonra da hatasını fark edince gidip din dersi hocasına sormuş: “Günah oldu mu? Ne yapmam lâzım?”
“Zoraki ziyaret”e giden taze hakimler bu ihtimali de düşünsünler. Ama merak buyurmasınlar, bu soruya bir çırpıda cevap verecek hoca çok bu memlekette!
«««
Bu günlerde bu konularda çok yazdık: Noterlerin M. Kemal portresi asma mecburiyeti var mı vs. Yazdıkça gerisi geliyor:
Eczanelerde M. Kemal fotoğrafı görürdük de şaşardık. Sanırdık ki Eczacılık Fakültelerinde M. Kemal’in muhabbeti tam telkin ediliyor ve telkinler tam tesir ediyor.
Yok, öyle değilmiş, şükür ki; maalesef durum başkaymış.
Öğrendik ki Eczacılar Odasının görevlendirdiği eczane müfettişleri teftiş ettikleri eczanenin duvarında eczacının fotoğrafının yanında M. Kemal’in fotoğrafının olup olmadığını da teftiş ediyorlarmış?
Niye ve neye dayanarak bunu yapıyorlar? Nereden icap ediyor? İlgilisinden cevap istiyoruz.
Bulamayınca n’ediyorlar acaba? Meselâ kendi ceplerinden hediye mi ediyorlar.
Ve minel garaib…

Okunma Sayısı: 2314
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • meliksah sezen

    9.1.2013 00:00:00

    Hocam sadece girise bir yorum yazmak istedim ideolojisiz devlet ve millet olmaz Necip Fazilin ideolocya örgüsü eserinde zaten okumussunuzdur

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı