Ramazan’ın ikinci yarısını veya son günlerini insanlardan uzak ve Allah’a yakın olmak amacıyla camide ve uzlette geçirmek mühim bir sünnet. Kıymetli bir nafile ibadet.
Pandemi zaten neredeyse bütün dünyayı evine kilitledi. Mecburî itikâf hali sürüyor.
Ama birileri bununla yetinmiyor. İlla camide olacaklar.
“Kendi tercihleridir” der geçerdik, ama öyle olmuyor.
Gaziantep’te bir camide itikâfa girmek isteyen bazı dindarlar, görünüşte pandemi yasakları gerekçe gösterilerek yaka paça dışarı atılıyorlar.
Hem de postallı bekçilerce ve biber gazı yardımıyla…
Olay cep telefonuyla kayda alınıyor ve sosyal medyada yayınlanıyor.
Kamuoyu dalgalanıyor ve dalgalar yankılanıyor.
Birileri diyor ki “işte AKP’nin gerçek yüzü, lebaleb kongreler ve bakandan torpilli lebaleb stad gösterileri serbest, ama camilerde ferdî ibadet bile yasak.”
Saçma bir yorum. Yapar mı bizim iktidarımız öyle şey!
Birileri diyor ki “Toplumsal olaylarda cep telefonu ile ses ve görüntü alma yasağının iktidar için ne kadar kıymetli bir yasak olduğu böylece anlaşılmış oluyor.”
Saçma bir yorum. İktidarımızın hiç mi özel hayatı olmayacak kardeşim!
Birileri diyor ki “Yahu arkadaş, itikâfa girmek demek zaten bir süre için de olsa başkalarıyla bağı koparmak demek, başkalarıyla bağı koparacak adamın pandemide mikrobun bulaşma riskini arttırmayıp azaltacağı açık değil mi, hangi akıllı bu saçma uygulamaları yapıyor, yaptırıyor.”
Bu da saçma bir yorum. Bu muhaliflerin kendisi virüs. Bir araya gelince yayılıp çoğalmaları kaçınılmaz. Engellenmeli!
Zaten AKTROLL birileri çıkıp diyor ki “camiden kovalananlar dinî bir ibadet yapmak için değil, ibadet kılıfı altında muhalefet yapmak için oradaydılar. Çünkü onlar muhalif Furkan Vakfı’nın adamları. Yapılanlar da doğru ve gerekli.”
Bu meselede en önemli tesbit bizce bu. Yüreğimize su serpiyor. Zira doğru.
Devletimiz onlara kural ihlâl ettikleri için değil müzmin muhalif oldukları için kapıyı göstermiştir. Camiler muhalefet yapılacak yerler değildir!
Ama bu tesbitin ardında bizce önemli başka bir şey daha var.
Muhaliflerin itikâfa girmesini sadece iktidar yasaklıyor değil. Kader de böyle hükmetmiş.
Zira bu dönem, dindarların şahsî nafile ibadetini ve ahiretini düşünüp itikâfa çekilip dünyadan el etek çekme ve kardeşlik hukukunu yerle bir eden güncel olayları görmezden gelme zamanı değil.
Kader diyor ki; bu dönem, iktidardaki dindarları ikaz etme, uyarma, uyandırma, zulümden vazgeçirme zamanı.
Kader dindarlara diyor ki içtimaî vazifenizi yapın, vazifeniz ikazdır.
Zira bu zamanın en mühim farz ibadeti dargın mü’min kardeşlerin arasını düzeltmektir.
Dargınların bir arada bulunması gerçek bir birlik değildir. Önce farzı yapıp fitnecileri aradan çekmek gerekir ki sonra nafile ibadetler hakkıyla ve ihlâsla yapılabilsin.
Zaman uyuma değil uyandırma zamanı.