On devlet ön devlet oldu ve inisiyatif alıp “AİHM kararlarını uygulayın” ve “insan hakları ihlâllerini sona erdirin” dedi.
Hakları ihlâl edilenlerde bir alkış kıyamet.
Ama hak ihlâl edenlerde bir gerginlik ki tambur teli gibi.
Konunun aslında yargı bağımsızlığı ile ilgisinin olmadığı açık.
Zaten “bizim yargı hem sizden ve hem de bizden bağımsız” diyen devlet görevlileri ve yargıcılar da pek kimseyi ikna edemedi.
Olay üzerine AKMHP cumhurunun başkanı da blöfçü kesildi. “Bu on ülkenin büyükelçisini istenmeyen adam ilân edin” demedi de ne demekse “etmeye hazırlanın” dedi.
Bunun üzerine o büyükelçiler bir adım daha attı.
Bu yeni adım birilerine göre geri adım bazılarına göre de yana adım. Ama adım adım.
Resmen kavala sarılan Kaval A’nın bilirkişileri Kavala ve büyükelçileri konusunda her ne demekse “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi”nden “bir karar” çıkacağını saçmaladılar.
Olmayan kabine, olmayan karar ve olmayan …
Tek adam esprisini bile hakkıyla yapamayan eskinin tatlı su demokratı şimdinin totaliter milliyetçisi bazı hukukçular o hengâmede şöyle tweetledi:
“Erdoğan tek adammış! Niye kardeşim, diğerleri adam değil mi? Onlar adam değilse suç Erdoğan’ın mı?”
(Cevap: Erdoğan’ın rakiplerinin adamlığında problem yok. Erdoğan’ın tek adam olması çevresindekilerin ve ardındakilerin adam olmadığı anlamına gelir.)
Abdullah Gül, dini siyasete alet ettiği için hapsedilen Erdoğan için doksanların sonlarında üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde verdikleri hukuk mücadelesinden (!) de bahsederek “Olay buraya getirilmemeliydi. Bu Türkiye için büyük bir yük” dedi.
Biz olayın başka tarafına takıldık.
Türkiye’de devletten ya da iktidardan memnun olmayan ve fırsat bulsa yurt dışına çıkıp yerleşmeyi düşünen kişilere liste versek ilk onda şu ülkeler çıkar:
ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda.
İlginçtir bu on ülkenin on devletinin Ankara’daki on büyükelçisi Türkiye’ye “insan hakları ihlâli yapmayın” diyen on kişi.
İşin aslı şu:
Dünyayı parsellere bölelim. İnsanları dünya vatandaşı yapalım ve bulunduğu parselden memnun olmayan dünya vatandaşlarına “istediğin parsele yerleş” diyelim.
Erdoğan ve bir avuç hukuk düşkünü tarafından söylenmese de persona non grata (istenmeyen adam)ların devletlerinin ülkeleri en çok istenen parseller olacak.
Bazı parselleri ise “istenmeyen parsel” olarak adlandırmak zorunda kalacağız.
Boşver persona non grata’yı.
Al sana parsela non grata.