"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasetin dine alet edilmesi

Ahmet BATTAL
03 Eylül 2019, Salı
Son iki yazıda dinin siyasete bilerek ve isteyerek veya istemeyerek alet edilmesi ihtimalini ve siyasetin gizli ya da açık olarak dinsizliğe alet edilmesi ihtimalini ele aldık.

Bugün din-siyaset ilişkisindeki üçüncü ihtimali yani siyaseti dine alet etmeyi inceleyelim. 

1. Siyasetçi muhalefetteyken siyasetle dine yani dindarlığın artmasına hizmet etmesi mümkün müdür? 

Muhalefetteki siyasetçi siyasi faaliyetini din hizmeti için bir vesile yapabilirse siyaseti dine alet etmiş olur. Mesela partisini ya da adayını tanıtma toplantısını vesile bilerek aslında dinî nasihat yapmaya çalışırsa insanların dinine faydalı olabilir. 

Ancak Türkiye gibi ülkelerde en azından şimdilik yani bu toplumsal yapı devam ettiği sürece ve milletin her kesiminin yüzde altmış yetmişi tam dindar hale gelinceye kadar böyle bir nasihatin tesirli olma ihtimali maalesef çok zayıftır. Zira muhatapların çoğunun aklına “acaba Kur’an’ın nuruyla beni yanına çekip, benim oyumu da kullanarak iktidar elde ettikten sonra beni ve benim gibi nasihate muhtaçları siyaset ve devlet kuvvetiyle ezmek ve topuzlamak mı istiyor?” şüphesini getirir.

Bu yüzden, bu zamanda, dinî nasihat kabiliyetine ve dine hizmet arzusuna sahip olanların, hem nuru ve hem de topuzu aynı elde tutmaya çalışmaktan vazgeçmesi lazım.  Hakiki dindarların iktidar gayreti anlamındaki siyasetle ilgilerini kesip sadece nurla ve nasihatle yetinmeleri en doğrusu. Hem zaten “dünyaya nizam vermek” isteyen çoklara değil ahirete çağıran ve büyük hesabı hatırlatan azlara destek vermek lazım. 

2. Siyaseti dine alet etmenin ikinci ihtimali iktidar olup devlet kuvvetini kullanmaktır. 

- Önce bir hususu netleştirelim: Devlet kuvvetini ihtilâlla elde eden bir dindar grubun dine hizmet etme ihtimali sıfırdır. Zira din iktidara darbeyle gelmez. Hürriyetler asrındayız. “Halka rağmen halk için dindarlık dayatma” devri çoktan geçti. 

- Demokratik yolla iktidara gelen ama bunu bir fırsat bilen ve “her ne olursa olsun iktidarda kalmamız lazım, zaruret var” diyerek demokrasi dışı yöntemlerle iktidara sarılan dindar grubun da dine zararı elbette faydasından çok büyük olacaktır. 

3. Demokratik siyaset yoluyla elde edilen demokratik iktidarın dine alet edilmesine gelince;

Siyaseti dine hizmet ettirmek isteyen kişi ve ekibin başarısının ön şartı dinî konularda “tek doğru” anlayışıyla hareket etmemesi, “taraf” psikolojisine girmemesi ve yapacağı hizmeti muhataplarını da “karşı taraf/yanlış taraf” psikolojisine sokmadan yapmasıdır. Bu halde muvaffak da olabilir. Elbette bazı zındıklar siyasetçiyi yanlış pozisyona çekerek hedeften uzaklaştırabilecektir. Buna da dikkat lazım. 

Dinî hassasiyete sahip olan her siyasetçi, iktidar olduğunda elbette dine hizmet etmeyi yani devleti dine hizmet ettirmeyi de düşünür. 

Bu istek ve eylem demokrasinin de gereğidir. Milleti de memnun eder. Muhalefet kıskanmaz, imrenir. “İktidar olursam ben daha iyisini yapacağım” der. Müsbet müsabaka artar ve din fayda görür. 

Ancak Türkiye’nin yakın mazisinde maalesef “zinde güçler” demokrasi dışı araçlarla buna engel olmak istemişler ve kısmen de başarmışlardır. Zındıkları engellemenin çaresi demokrasiyi kuvvetlendirmektir. 

4. Buna karşılık dindarlar bir partide kümelenirler ve bu parti iktidar olursa başka bir risk ortaya çıkar:

“Siyaseti dine alet edeyim” derken dini siyasete alet etme riski. Yani bunu bizzat istemese de “dini siyasete alet etmeye mecbur kalma” riski.  Üstelik bu toplumsal yapı devam ettiği sürece ve milletin her kesiminin yüzde altmış yetmişi tam dindar hale gelinceye kadar böyle bir risk çok yüksektir. 

İşte bu halde, bir partide kümelenmiş olan dindar siyasetçiler dine faydadan çok zarar vermiş olur. 

Hele bu dindar siyasetçiler demokrat da değillerse dinin nasihat yönünü değil cebir ve devlet yönünü öne çıkarmak zorunda kalacaklarından nasihatleri de fayda değil zarar verir. 

5. Siyasete meraklı dindarların yapması gereken şey parti kurup iktidar olmaya çalışmak değil, demokrat olup, demokratları destekleyip onları dindarlaştırmak ve iç rekabete de girmeden dindar demokratların dine hizmet etmesini sağlayacak bir nasihat ortamı ve vasıtası oluşturmaktır. 

Netice:

“Devleti dine hürmetkâr demokratlar yönetsin” diyerek demokrat cereyana ruh vermeye çalışan Yeni Asya ile “dindarlar birleşsin ve devleti dindarlar yönetsin” diyen diğer dindarlar arasındaki fark da sebebi ve sonucu itibariyle işte bu noktada düğümlenir. 

Bugünkü kirli kör dövüşünden kurtulmanın çaresi bu düğümü çözmekte ve siyasetçiye de çözdürmekte… 

Okunma Sayısı: 2670
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Arzu Capar

    3.9.2019 14:55:43

    Dogru yerinde bir yazi hakikat !!!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı