"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yargıya demokrasi sizinle gelmez - 2

Ahmet BATTAL
18 Ocak 2014, Cumartesi
Son yazımızda, iktidarıyla-muhalefetiyle siyasetçilerin ve dostlarının demokrasi konusundaki isteksizliğinin kötü niyet boyutunda olduğunu yazdık.

Yargıya demokrasi getirmek iddiasıyla yapılan bu günkü HSYK tartışmalarının da bir mânâsının olmadığını, tepkisel olduğunu, ilkeye dayanmadığını yazdık. “Son üç yılda yargıyı yenilerken seçtiklerimizin demokrat olmadığını yeni anladık” diyen Başbakan’a ve dolayısıyla “Başbakanın ve yakın çevresinin demokrat olmadığını yeni anladık” diyen eski dostlarına da şunu soralım.
Hakikaten yeni mi anladınız? O zaman 08.05.2012 tarihli yazımızı hatırlatalım.
Bazı kısımları şöyle:
“1. HSYK üye seçimleri göstermelik. Anadolu’nun bir köşesindeki hakim ve savcılar büyük şehirlerdeki HSYK üye adaylarını nereden tanıyacak? Oy kullananlar, bir tür ideolojiye dönüşmüş olan cemaat, tarikat v.b. çeşitli bağları sebebiyle etki altına alınıyor. Bu tür seçimlerde hep olduğu gibi, örgütlü olan kazanıyor. Bakanlık en güçlü örgüt. Böylece bakanlığı elde eden siyasî zihniyet HSYK’yı da elde etmiş durumda.
“2. HSYK üyelerince Yargıtay ve Danıştay’a üye seçme işinde ve üyelerin görev dağılımında ya da başkanlık seçimlerinde de liyakate değil, aidiyete değer veriliyor. “Seçersek emrimize kayıtsız şartsız uyacak mı”, hatta “sırası gelince intikamımızı alacak mı” diye bakılıyor. Adayların sağcı mı, solcu mu olduğu konuşuluyor. Çevresine, kimlere düşüp kalktığına, kritik dâvâlardaki tutumuna v.s. bakılıyor.  İlişkileri, telefon görüşmeleri izleniyor.
“3. Yargıtay ve Danıştay’a üye seçilenler siyasî dâvâların görüleceği kritik dairelerde görevlendiriliyor. Böylece hukukun en temel ilkelerinden biri olan “tabiî hâkim ilkesi”, yani “hâkim ayarlamama” ya da “adalette zar tutmama” ilkesi güme gidiyor.
“Özetle; eskiden birileri çeşitli sebeplerle adam kayırmacılığı yaparken, şimdi de başka birileri yine çeşitli sebeplerle adam kayırıyor. Bu kayırma güya ideoloji adına oluyor. Ama aslında amaç yargı iktidarını elde tutmak ve kendisini destekleyen siyasî dostlarını siyasî iktidarda muhafaza etmek.
“...İnşallah ileride bu günün hukuk tarihini yazanlar, kitaplarına “AKP’nin ihtilâl hukuku” adını koymak zorunda kalmazlar. Böyle olmasın istiyoruz, samimiyiz. Dost acı söyler. Dost olmak ve acı da olsa hakikati söylemek istiyoruz.
“Kanaatimiz hususunda ise, şimdilik bazı ipuçları ile yetiniyoruz. Bunlardan biri de dün yapılan Yargıtay başkanlık seçimleri... Malûm, bazı gazeteler bu seçim öncesinde, “Yargıtay’da hükümet-cemaat çatışması geliyor” gibi başlıklar attılar.
“Kasdedilen şuydu: Yeni HSYK’nın seçtiği yeni 176 (-1) üye, bu güne kadar, topluca hareket etti.
“Bu kadar kişi, milletvekillerinin grup toplantısı yapması gibi bir toplantı yapıp, kendi aralarında bağlayıcı ya da tavsiye edici karar vermiş olmayacaklarına göre, içlerinden bazıları lider durumunda. Ve onlar meşveret ediyor, diğerleri de onların kararına uyuyor! O karar aklına uymasa da...
“Yani bu aslında “yargıda demokrasi” değil, olsa olsa “yargıya demokrasi oyunu”.
“Yargıtay’ın yeni başkanı Ali Alkan yargıya ve Yargıtay’a hayırlı olsun. Ama dünkü seçimde de bu blok dağılmadı.
“Kanaatimce yargıda demokratikleşme başka bahara...
Bu güne gelince...
Ey siyasiyyun ve ey onların safdil dostları.
“Bu yazıları okumamıştık” demeyin, bal gibi okudunuz da o zaman işinize gelmedi. Zira bize “yazma bunları, yürüyen tekere çomak sokma” diyen sizdiniz.  Tekerinizi sevsinler. 

Okunma Sayısı: 2189
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Yurttaş

    18.1.2014 18:44:00

    Nurcular.....
          Meslek-i Nuriye meşruiyetin savunulmasını gerektirir. Çünki Hz.Bediüzzaman her zaman ve zeminde öyle yapmıştır.
            Siz ne ile neyi tartıyorsunuz? Meşru yönetimin yanlışları var ise efkar-ı umumiye baskısı ile her zaman düzeltilmesi mümkündür. Tartışılır.
            Fakat meşru bir yönetime böylesine bir komplo, darbe girişimi, kalkışma var ise bunun telafi edilemez zararlarına tarih şahittir.
              Bu kalkışmada bulunan kimselerin Kur’ani terminolojideki sıfatı baği dir. Hucurat 49-9 ayeti bunun tanımını ve gereğini beyan eder. Yanlışından dönünceye kadar mücadele gerektirir.
            Bu ayet Hz.Ali’nin Muaviyeye karşı ileri sürdüğü delildir. Bediüzzaman Hz.Ali’nin haklılığını beyan ederek tarafını belirtir. Tarafsızlığı seçenler gibi Kılıcının tahtadan olacağını söylemez.
            R.Nura talebe olma gayreti içerisinde olanlara Meslek-i Nuriye nin temel ilkelerine sadakat zarureti aşikardır.
            Aksi takdirde bu Kur’ani Dünya Görüşü nün yanlış anlaşılmasına ve bulanmasına sebebiyet verilmiş olur. Kırk yıldır sizi bu güne taşıyanların beklentisi herhalde bu değildir.
            Vesselam.

  • turgay namdar

    18.1.2014 12:09:00

    AKP çekirdeği ile demokrasi ölçüleriyle anlaşacağınızı, onların vicdanlarına hitap edeceğinizi düşünüyorsanız bence yanılıyorsunuz? Çünkü onlar demokrasiye ihtiyaç halinde binilen bir tren olarak bakıyorlar. Yani demokrasiye -trene bakar gibi- bakıyorlar.

  • ali yeşilkaya

    18.1.2014 12:04:00

    ’bardağın dolu tarafına bakalım’ tarzında savunmalar bugünlerde daha sık yapılır oldu.
    öncelikle şunu unutmayalım ki,hitlerin,stalinin,m.kemalin dönemlerinde de bardakta mutlaka dolu olan bir kısım vardır.hatta bardağın çoğunun dolu olduğu dönemler dahi vardır ki nazarımızda merduttur.mesela fatihin,yavuzun dönemleri bardağın neredeyse tamamen dolu olduğu dönmelerdir.ama saltanat ve hilafet manasında,şeriat nazarında makbul değillerdir ve olamazlar.zaman ve dönem de bahane olamaz.
    peygamberimizin ve hulefa-i raşidinin döneminde dahi hakiki meşveret,hakiki adalet ve hakiki hilafet ayakta tutulmaya çalışıldıysa;osmanlı döneminde de bu yapılabilirdi.
    netice itibarıyla nurcular için mihenk; hürriyet,meşveret,adalet,kanunda inhisar-ı kuvvet, imtiyazsızlık,şahsın veya zümrenin istibdadının önüne sed çekmek gibi modern dünyanın ve hususan avrupa birliğinin kabul ettiği şer-i düsturların savunulması ve hayata geçirilmesidir.
    ’onların kopenhag kriterleri varsa,bizim de ankara kriterlerimiz var’
    diyen siyasi islamcı tiplerden ’demokrat’ üretmeye kalkanların kulakları çınlasın.
    ehemmiyetli not:fethullahçılara yönelik cadı avı başladığında, gazetemizde ’aman dikkat,bütün cemaatlere yönelik bir 28 şubat tavrı hortlamasın’ ikazlarında bulunmuştuk. son mit belgesi gösteriyor ki korkulan başa gelmiştir.dindar erdoğanın,ankara krıterlerinin gereğini yerine getirdiği ispatlanmıştır.ve bu işin aslında geçmişten bugüne devam edegeldiği de bizce meçhul değildi.ama insanlara anlatmakta zorlanıyorduk.mit belgesiyle cemaatimizin ve gazetemizin siyasi meselelerdeki isabetli tavrı bir kez daha tasdik edilmiştir.
    ’kardeşlerinizin meziyetlerini kendinizde bilmek ve onların şerefleriyle şakirane iftihar etmek’ düsturuna binaen;
    risale-i nura sadakat ve sebkatta ilerlemesi sayesinde, böyle müstakim bir cemaatin ferdi olmakla ve yeni asya gibi bir gazeteye sahip olmakla ne kadar iftihar etsek azdır.

  • Mehmet Fırat

    18.1.2014 11:31:00

    Şimdiye kadar onlar oynadı, şimdi de biz oynayalım bu oyunu hali. Hep beraber oynayalım düşüncesi yok. Bunun adı ileri, vesayetten kurtulmuş, ayakkabı kutusunda kaybolmuş demokrasi oluyor.

  • hamsi

    18.1.2014 10:13:00

    mahmut duman; bunlar kendilerinden öncekileri toptan kötü, mutlak kötü olarak anlatmıyorlar mıydı.
    o dömen de ösym nin yaptığı hiçbir sınav tartışılmıyordu ya şimdi yapılan her sınavda bir skandal var.
    devlet memur alımları puan sırasına göre alınırdı şimdi nasıl olduğunu biliyor musun.
    eskiden dgmler, vuralsavaşlar vardı bu doğru ama onlar yargının ve yasaların verdiği yetkilerle zulum yapıyorlardı. şimdi başbakanın talimatıyla suçlu suçsuz ayırt etmeden silivri kampını doldurdular. şimdide yanlış yaptık diyorlar. busefer yaşların yanında kurular da yırtacak. trabzonsporun 2011 deki şampiyonluğu yerel mahkemeler, yargıtay, uefa ve cas mahkemelerinde tescillendiği halde türkiyede tayyib in mutlak vesayetindeki federasyon tarafından verilemiyor.
    eskiden bir bakan ve ya burokrat yolsuzlukla suçlandığı zaman hemen o soruşturmanın selameti için der,gün istifasını verirdi. şimdi sayın patişahımızın iznine baylı.
    bunları sayfalarca çoğaltmak mümkün. bu konuda sayın patişahımız destanlar yazıyor,ona kimse yetişemez. aradaki far gerçekten uçurum. saf olmayalım , zulme taraf olmayalım.

  • ramazan tavşan

    18.1.2014 03:09:00

    sayın battal: türkiye de dindarların üzerinden değirmen taşı gibi geçen 28 şubatın en önemli meyvesi AKP dir.
    amaç; bu ülkenin gerçek muhafızları ve hizmetçileri olan DP (o zaman ki DYP) i bertaraf edip yerine sivil görünümlü AKP nin ikame edilmesi projesidir.
    çünkü hiç bir ihtilal ve darbelerle demokratları bu ülkeden yok edememişlerdir.
    önce tayyib den milli görüş gömleği çıkartılmıştır. bey efendi bunu memnuniyetle yerine getirmiştir.
    türkülerle ceza evine yani özel misafirhaneye alınmış, halk nazarında mağdur oynatılmış ve millete yedirilmiştir.
    12 yıldır yoluna kırmızı halılar serilmiş kendini bulutların üzerinde görmüştür.
    korktuğu tek şey vardır eğer bu ülkenin gerçek sahipleri olan demokratlar tekrar gelirse halimiz ne olacaktır. onun için bunları sürekli orada tutmaktadırlar. şimdilik ye babam ye dönemidir. sona gelmişlerdir. evin gerçek sahiplerinin gelmesi yakındır. bu telaş ve öfkeleri ondandır. selamlar.

  • cetin

    17.1.2014 19:09:00

    Bu yaziyi da okuyup mevzuyu yine anlamak istemeyenlere yada niyetimiz halis amacimiz mesru ve memleket hayrina diyenlere bi sorum olacak. diyelimki amaciniz mesru peki gayri mesru yol mesru amaca cikarmi?

  • mahmut duman

    17.1.2014 18:54:00

    bardağın boş tarafınamı bakacağız dolu tarafınamı? bu gün gelinen nokta demokratik olarak ideal noktadır diyen yok fakat akp iktidarı öncesine göre daha demokratik olduğuda yadsınamaz bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor. bu gün nuh mete yükseller, dgm ler, vural savaşlar yok artık.

  • kemal polat

    17.1.2014 18:53:00

    e peki sayın hocam,

    bu demokrat hakim savcılar gökten mi inecek. nerede bunlar. nasıl bulacağız. bugün bazı yargılamalar yapılabildiyse cemaat yaftası yemiş adamlar değil miydi adalet dağıtan.

    velev ki cemaat (gülen c.) in (!) hakim savcıları olsun... ölçüt adil ve tarafsız olmaları değil mi? Birini sevip dini ve sosyal anlamda onu önder kabul etmek hemen tarafsızlığa gölge mi düşürecek?

    Demokrat olamadağımız bir gerçek, fakat olabilmek için ortamın asgari özgürlük katsayısıyla değerlendirilebilecek bir halde olması gerekmez mi?

    Dini hassasiyeti olmayan adam mı demokrat olmamaya daha yatkındır yoksa en azından risale okuyarak ve Gülen Hocaefendi’nin düşüncelerinden de etkilenerek Allah’a hesap verme endişesiyle yaşamaya çalışan bir dindar mı?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı