"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Argo mu adaletsizlik mi daha zor?

Ahmet BATTAL
30 Ağustos 2025, Cumartesi 00:13
Önce bunları yapan için soralım: Argo konuşmak mı daha zor adaletsizlik yapmak mı?

Ve yapanı gören için de soralım: Argo konuşmayı duymak mı daha zor adaletsizlik yapanı görmek mi?

“Ne alakası var bu ikisinin” diyebilirsiniz. 

Alâkalı bir örnek üzerinden anlatalım. 

Eski Star’lı, 1973 doğumlu, 2021’den bu yana başı örtülü bir gazeteci nîsâ. (Örtüsünün ve zamanının ne önemi var demeyiniz. Aşağıda göreceksiniz.).

Bu Hanım 2014’te Fransız eşinden ayrılmış, Bakırköy Aile Mahkemesi 12 yaşındaki kızının velayetini kendisine değil Fransız babaya vermiş. Baba da kızı Fransa’ya götürmüş. Bu tatsızlıklar sebebiyle intihara teşebbüs etmiş bir anne. (O hâkime 15 Temmuz 2016’dan sonra ne olduğunu merak etmiyor değiliz.)

“Ey Gazeteciler, Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i İslamiye ile müteeddip olmalı” hükmü başörtülüleri mutlaka kapsar, ama onu kapsıyor mu bilinmez. 

 “Gazetecilik erkek mesleğidir” diyerek erkekleşmiş olmalı ve “erkek dediğin argo konuşur” sonucuna varmış olmalı ki argodan uzak durmak gibi bir derdi yok. 

Narin Güran cinayeti ile ilgili olarak X’teki bir sohbet odasında yaptığı tartışmada Güran ailesinden olan muhatabının kendisine yönelik argosuna daha kötü bir argo ile karşılık veriyor. 

Konu sosyal medyada dalgalanınca bu argo sözleri sebebiyle “bana yakışmayan sözlerim sebebiyle tüm kamuoyundan özür dilerim” diyerek özür diliyor. 

Böylece mesele kapanıyor(!).

Ama bu argo sözlerin arasındaki şu asıl cümle bu arada kaynıyor: 

“Seni ters kelepçeyle aldırtmazsam ben de ..... değilim.”

İşte başlık bu sebeple yazıldı.

“Bu hanımefendinin(!) bu tehdidinin ciddiye alınmasına gerek” yok diyecek olan varsa yanılıyor zira bilsin ki bahsi geçen kişinin işi jurnal ve gücü resmî ciddiyet.

Bu hanımefendiye(!) hiç kimse “sen kim oluyorsun da günlük hayatta şu ya da bu sebeple cedelleştiğin birinin kapısına polis göndertmekle ve üstelik polise ‘ona ters kelepçe uygulayın’ talimatı vermekle tehdit edebiliyorsun, bu gücü nereden alıyorsun” demiyor.  

Demiyor ve diyemiyor. Zira bu hanımefendi(!) aynı zamanda cumhurbaşkanı danışmanı hem de “baş”danışmanı. 

Yani bu nîsânın Saraya giriş kartı var. İç avluya da girebiliyor mu yoksa sadece dış avluya mı girebiliyor bilemiyoruz, ama sarayda bir masasının ve altında gizli bir kasasının olduğu açık. Sadece kasadakiler gizli. Şimdilik.

Erdoğan zırhı ile zırhlanmış o nîsâlı odaların, kasaların ve masaların ne tür “iş takibi” işleri ve güç devşirmeleri için kullanıldığını bilmeyen kalmadı. 

Polisin ve adliyenin ne hale düşürüldüğünü bu tür örnekler üzerinden görmek için yüksek ferasete filan gerek yok. Birazcık dikkatli bakan “neler oluyor bu devlete ve adaletine” diyebilir. 

Argo kötüdür, ahlâkı bozar, terbiyeyi bozar, toplumsal ilişkileri bozar. 

Ama adaletsizlik ve keyfîlik argodan bin kat daha kötüdür. Devleti bozar, düzeni bozar, devlete güveni yıkar. Toplum ve devlet ilişkilerini bozar. Bozar da bozar.

Adliyeyi ve yargı bürokrasisini kendi keyfine tabi edenlere “dur” diyecek bir düzene ihtiyacımız var. 

Bu yeni düzen için de önce mevcut düzen değişmeli. 

Okunma Sayısı: 1866
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    31.8.2025 17:43:18

    Bozuk plaklar gibi takılan ve 'düzen,kelimesi üzerinden hocamıza güya akıllarınca ayar vermeye kalkan siyasal islamcı mühibbanalrına sorarım.Siz dini tahrif edene eyvallah mı diyorsunuz.Siz milleti faiz belası ile hercümerç eden siyonist kuklasına eyvallah mı diyorsunuz. Siz adaleti hakile yeksan eden tıpkı NAZİ,SSCB zalimleri gibi milletini perişan eden sözde başörtüsü serbest amma dininizi dejenere eden bir entrikacı,hileci,soyguncu ve dolandırıcıya evet mi diyorsunuz. Yeter artık millet ve din düşmanına zımni değil aleni desteğinize .Ya aklınızı başına alırsınız ya da rabbimin sırrı imtihan olan afetlerinden dolayı mahşerde gayya kuyusunda kendinizi bulursunuz.

  • Mustafa gureldi

    30.8.2025 14:26:25

    Elbette argo ifadeler doğru değil.Bir hanıma hiç yakışmaz..Esas eskiden beri önemli bir derdimiz devlet gücünü şahsimiza alet etmek.Bu meseleyi Turkiye ne zaman çözecek.Devlet gücü sadece haklının hukukun ve adaletin arkasida olmalı.hic bir kişi grup devlet gücünü kendine alet etmemeli edememeli.buda öncelikle tahkiki imanla mümkün.fatih sultanla Rum mimar arasındaki mesele gibi...

  • İlker Cihan

    30.8.2025 13:48:10

    Nur talebelerinin düzeni değiştirmek gibi bir görevi ve hedefi yoktur. "Ülkeye komünizm de gelse, şeriat da gelse gene biz Risale-i Nur hizmetine devam edeceğiz" diye eğitim aldı bu cemaat. Ha. İktidarı değiştirmekse kastınız. Nur talebelerinin böyle bir görevi de yok. Ama her zaman hedefi "demokrat bir iktidar" olmuştur.

  • Hüseyin ilhan

    30.8.2025 10:58:52

    Tebrik ediyorum hocam.Bir 'hukukçu ve risalei nur talebesi ancak böyle hakikati yazacak cesaret ve dirayetli olur. Bir değil,bin değil milyarlarca kul hakkına giren zalim idareciye ve onun bozuk şıracılarina karşı hakikati yazmanızı binler tebrik ediyorum. 'ADALETI,tahrip edene yazıklar olsun. Siyonist katillere destek verip dini tahrif ve tahrip edene meyveden veya olsun.

  • Mustafa Said Kara

    30.8.2025 09:32:25

    Mevcut düzeni değiştirmekle alakalı üstad hazretlerinin hayatı bize ışık tutuyor aslında. 1909 da Abdülhamit hal edilirken de böyle bir görüş hakimdi. Sonrasında ortaya çıkan istibdat daha beter oldu. Üstad hazretleri bu tecrübesine dayanarak işe mevcut düzeni değiştirmekle başlanmaması gerektiğini gösterecektir. Üdtaddan ders alalım.

  • S. Pelin Kurukahveci

    30.8.2025 08:29:03

    Sistemin kötülüğü eleştiriyi hak ediyor. Eleştiri hakkımız hep saklı kalmalı. Ancak sistem değişmeli iddiası mevhum bir gelecek demektir. Nur talebelerinin hayata böyle bakmaaı mümkün değildir. Üstadımızın şimdiye kadar yaşanmış en karanlık dönem olan tek parti diktatöryasında ne yaptığı malum değil mi? Sözler'i yazmaya başlamak için sistemin değişmesini bekliyor olsaydı şimdi biz böyle bir gazetede böyle bir yazıyı okuyor olamazdık. Sizin bu ifadenize basit bir günlük yazı deyip geçemeyiz. Sizi takip eden ve kendilerinden iman hizmeti beklenen nur talebelerini sistem değişene kadar beklemeye yönlendiren bir alt metin ortaya çıkıyor. Nur talebelerini atalete sevk ediyor.

  • Hasan

    30.8.2025 06:34:45

    Ediplerin edepli olması konusu sizi kapsamıyor mu? Size ne bir kadının boşanmışlığından, örtüsünden.ayrıca argo deyip işi yumuşatmayın. Başdanışmanın savunulacak yeri yok ama ona söylenen argoyu yazmaya galiba edebiniz elvermedi. Başdanışmanın açıklaması: Narin’in katledilmesinin yıldönümünde 'seni o derenin dibine gömen derebeyleri çoktan o derenin dibinde' ifadesinin geçtiği bir X mesajı paylaştım. 'Derenin dibine gömen derebeyleri' ifadesini üzerine alan bir aile bireyi, tarafıma 'kancık, soyu sopu belli değil' ifadelerini kullandı. Bu hakaretlerde bulunan şahsa karşı öfkeme yenik düşerek, başka bir ortamda bana yakışmayan bir tavırla karşılık verdim. Aylardır sistematik olarak devam eden ve sessizce yargı önünde hakkımı aradığım bir sürecin patlama noktasıydı. Bana yakışmayan sözlerim sebebiyle tüm kamuoyundan özür dilerim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı