"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İkrime b. Ebu Cehil’in Müslüman olması

Ahmet ÖZDEMİR
27 Aralık 2020, Pazar
İkrime b. Ebu Cehil’in zevcesi Ümmü Hakîm, akıllı bir kadındı. Mekke feth edildiğinde, içlerinde Hind’in de bulunduğu, Kureyş kadınlarından on kişi gelip Peygamberimize (asm) biat ederek Müslüman olduktan sonra, “Yâ Resûlallah! İkrime senden korkarak kaçtı. Kendisini senin öldüreceğinden korkuyor. Ona eman versen?” dedi.

Peygamberimiz (asm), “Ona eman verilmiştir.” buyurdu. Ümmü Hakîm, İkrime’ye, Tihâme sahillerinden bir sahilde, gemiye bindiği bir sırada yetişti. İkrime gemiye binip Habeşistan’a kaçmak istiyordu. Gemici, İkrime’ye, “Ey Allah’ın kulu! Allah’a ortak koşulan şeyleri bırakıp Allah’ı bir tanımadıkça gemime binme. Bunu yapmazsan, geminin içinde helâk olacağımızdan korkarım.” dedi. İkrime, “Allah’a ortak koşulan şeyleri bırakıp Allah’ı bir tanımayan hiç kimse gemiye binemez mi?” diye sordu. Gemici “Allah’a karşı ihlâslı olmadıkça, hiç kimse gemiye binemez.” dedi. 

İkrime gemide oturduğu yerden seslice Lât ve Uzzâ adını anınca, gemici “Şurada hiç kimsenin Allah’tan başka hiçbir şeye duâ etmesi caiz ve doğru olamaz. Allah’a karşı ihlâslı ol. Başkasını araya karıştırma.” dedi. İkrime ne diyeceğini sordu. Gemici “Allah’tan başka ilah yoktur” demesini, çünkü burada Allah’tan başkası fayda veremeyeceğini söyledi. 

İkrime, “Galiba, bu, Muhammed’in (asm) bizi imana dâvet ettiği İlah olsa gerek. Halbuki ben bu yüzden kaçmıştım. Muhammed’in (asm) getirip kabul etmeye bizi dâvet ettiği ve üzerinde anlaşamayarak kendisinden ayrıldığım şey de budur. Vallahi, o denizde İlahımız ise, muhakkak, karada da İlahımızdır. Vallahi, o denizde bir olursa, her halde, karada da birdir.” dedi.

O sırada, çıkan fırtına gemiyi altüst ediyordu. Gemici, gemi halkına “İlahınıza ihlâslı olunuz. Ondan başka hiçbir şey, felâketi başımızdan savamaz.” dedi. İkrime, gemi halkının Allah’a duâ ettiklerini görünce, onlara bunu ne için yaptıklarını sordu.

“Burada Allah’tan başkası yarar vermez.” dediler. İkrime, “Denizde Allah’a ihlâslı olmadıkça beni hiçbir şey kurtaramazsa, karada da ondan başkası kurtaramaz. Ey Allah’ım! Boynumun borcu olsun: Eğer Sen beni içinde bulunduğum tehlikeden kurtarırsan, Muhammed’e (asm) gidip elimi onun eline koyarak biat edeyim. Beni geri çeviriniz. Allah’a yemin ederim ki; ben artık Muhammed’in (asm) yanına döneceğim.” dedi.

İkrime bunun üzerine İslâmiyet’i anlamaya başladığını ve İslâmiyet sevgisi kalbine düştüğünü söyler. Ümmü Hakîm de, o sırada, yanlarına varmıştı. 

İkrime’ye, “Ben sana insanların akraba haklarını en çok gözeteni, insanların en iyisi ve en hayırlısı olan zâtın yanından geldim. Kendini boş yere helâk etme. Hem, ben senin için Muhammed Resûlullah’tan (asm) eman da almış bulunuyorum. Sen emniyettesin.” dedi. 

İkrime, Ümmü Hakîm ile birlikte Mekke’ye döndü. Mekke’ye yaklaştıkları sırada, Peygamberimiz (asm), ashabına, “İkrime, sizin yanınıza, mü’min ve muhacir olarak geliyor. Sakın, onun babasına kötü söz söylemeyiniz. Çünkü ölüye kötü söz söylemek diriyi üzer, ölüye bir şey erişmez.” buyurdu. 

İkrime, Peygamberimizin (asm) çadırına geldiği zaman, onun gelişine sevincinden dolayı sıçrayıp ayağa kalktı ve onu kucakladı. Ona üç kere “Hoşgeldin süvari muhacir.” buyurdu. Sonra, oturdu. İkrime ile Ümmü Hakîm de, Peygamberimizin (asm) önüne oturdular. İkrime, “Bu zevcem senin bana eman verdiğini söyledi.” dedi. Peygamberimiz (asm): “Doğru söylemiştir. Sana eman verilmiştir.” buyurdu. 

İkrime: “Yâ Muhammed! Sen beni nelere dâvet ediyorsun?” diye sordu.

Peygamberimiz (asm): “Ben seni Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına ve benim de Resûlullah olduğuma şehadet etmeye, namaz kılmaya, zekât vermeye, oruç tutmaya, haccetmeye ve şöyle şöyle yapmaya dâvet ediyorum.” buyurup, İslâmiyet esaslarını ve İslâm ahlâkını saydı. 

İkrime yeminle, “Sen ancak hak ve gerçek olana, güzel ve iyi bir şeye dâvet ediyorsun. Vallahi, dâvet ettiğin şeylere dâvete başlamadan önce de, sen içimizde sözü en doğru olanımız, iyilik yönünden de en iyimizdin. Ben şehadet ederim ki; Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O’nun eşi, ortağı da yoktur. Yine şehadet ederim ki; Muhammed Allah’ın kulu ve resûludür. Sen ki, Allah’ın kulu ve resûlusün. İnsanların en iyisi, en doğrusu ve en vefalısısın.” dedi.

İkrime, bunları söylerken, Peygamberimizden (asm) utandığından dolayı, başını önüne eğmiş bulunuyordu. İkrime’nin Müslüman oluşu Peygamberimizi (asm) sevindirdi.

İkrime, Müslüman olduktan sonra, Mekke’de Kureyşîlerin evlerinden hangi evde put bulunduğunu işitirse hemen gider, onu kırardı. Halbuki daha önce cahiliye çağında put yapıp satanların başıydı. İkrime iyi bir Müslüman oldu. Müslümanların iyilerindendi. Mushafı eline alır, yüzüne gözüne sürer ve “Rabbimin kelâmı, Rabbimin kitabı.” diyerek ağlardı. 

Okunma Sayısı: 5768
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Atilla

    27.12.2020 07:58:26

    Kaleminize bereket yüreğinize sağlık Ahmet Özdemir.. teşekkürler

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı