Geçtiğimiz günlerde Yeni Asya Vakfı’nda “Yuvalarımız tahassüngâhımız olsun mu?” adlı Hizmet İçi Eğitim Programı düzenlendi. Halide Keçeli ve Fatma Demir’in sunduğu program kapsamında, “Kalbe mukabil kalp manasını nasıl anlıyoruz?”, “Aile saadetinde fıtratın etkisi nasıldır?”, “Evliliğimizde hangi duygu hâkim? Rekabet mi? Merhamet mi?” gibi sorulara cevaplar verildi.

“Dinsiz cereyanlar aileyi hedef almış”

Ailedeki sorunlar ve çözümlerinin anlatıldığı seminerde, şunlar konuşuldu: “Konumuz aile hayatı. Yuvalarımızın tahassüngâh olması. Neden bu konuyu seçtik? Esasında geçen sene ‘Kadın’ başlığı altında  bu ve benzeri konulara değinmiştik. Fakat görüyoruz ki, tehlike hızla yayılıyor. Bediüzzaman’ın dediği gibi ‘Dinsiz cereyanlar aileyi hedef almış durumda.’ Hal böyle olunca, gelen hücumlara karşı müteyakkız olabilmemiz için, bu konuların gündemimizde taze tutmamız gerektiği kanaatine vardık. Bu semineri dört arkadaş hazırladık. Her cümlesini istişare ederek belirledik. O yüzden bu semineri şahs-ı manevinin bir çalışması olarak dinliyor olmanızı rica ediyoruz.”

Sağlam bir kale: Tahassüngâh

“Tahassüngâhın manası sağlam, dayanıklı, güvenli, sığınak, sağlam bir kale. Risale-i Nur’a baktığımızda ‘İnsanların, hususan Müslümanların tahassüngâhı bir nevi Cenneti aile hayatıdır, o da mı bozulmaya başlamış’ derken, başında eyvah diyor. ‘Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar gider.’ Sağlıklı toplumun temeli malûmunuz ailedir. Sığınağımız ve bir nevi Cennetimiz olan aile, manasını yitirdiğinde toplumsal çöküş yaşanır. Nesiller tehlikeye girer. İşte gelişmiş dediğimiz Batı dünyası, Avrupa bunu örneği. 2000 yılında eşcinsel evliliğin resmen uygulanmaya başlanması, (Hollanda’da) zamanla dalga dalga diğer Avrupa ülkelerine de hızla yayılması. Tehlike şu ki, bu anlayış bizim ülkemizde resmiyette olmasa da cinsel tercih ve yönelimler olarak ses vermeye başladı. (LGBT) Şimdi ise Avrupa’da android evlilikler konuşulmaya başlanmış. Yakın gelecekte akıllı robotlarla evliliği konuşuyor olabiliriz. Bu çok korkunç.”

Kusurlarımızı tamamlamaya çalışalım

“Bu ahlâksızlık ateşinin kıvılcımları evimizin saçaklarına sıçramadan biz ne yapabiliriz? Himmetimiz nerede? Çakıl taşı hükmündeki evlilik içindeki meselelerde mi boğuluyoruz? Yoksa tehlikenin farkında mıyız? Nazarlarımız değişirse, evlilik ilişkilerimizde değişecek. Yuvalarımızın tahassüngâh olması için evliliğimize, aile hayatımıza dair farkındalığımızı arttırmamız gerekiyor. Nazarımızı değiştirip farkındalığımızı arttıracak birçok unsur bulabiliriz. Evliliğin iki kusurlu insanın birlikteliği olduğunu unutmamalıyız. Risale-i Nur, insanın bu mahiyetini net bir şekilde ifade etmektedir. İnsan nihayetsiz kusur ve acz ile yoğrulmuş, ihtiyaç sahibi fakir bir varlık. Bu mahiyete sahip iki insanın birlikteliği de kusursuz, noksansız olmayacaktır. Bu yüzden birbirimizin kusuratı karşısında, tenkite değil, tekmile, tamamlamaya çalışmalıyız. Uzmanlara göre, modern ilimlerde de evlilikte yeterli olan vasıf ‘iyi’ olmasıdır. Mükemmeli yoktur. Yine Risale-i Nur’dan çok güzel bir kaide bu manada farkındalığımızı arttıracaktır. O da şu ki, ‘Hasen, ahsenden ahsen’dir. Yani her evliliği kendi şartları içinde değerlendirip en güzeli bulmak. Yoksa kıyaslama vehmi, mükemmel bir evlilik arayışına girmemek, nitekim İmam-ı Gazali’nin dediği gibi ’imkânat dairesi içinde şuanki durumdan daha güzeli, daha üstünü, daha mükemmeli yoktur’ hakikati aklımızdan çıkmamalı. Çok muazzam bir hakikat, birçok sıkıntılara da çözüm.”

HABER: KÜBRA ÖRNEK
[email protected]