Avrupa sokaklarının muhteşem kalabalıklarla Filistin marşıyla çınlaması, Müslümanlara destek yürüyüşlerine sahne olması ne anlama geliyor?
İsveç/Stockholm’de yürüyüş yapanlar; “Yaşasın Filistin kahrolsun Siyonizm. Bütün dünya buna şahit olacak. Çok yaşa Filistin, çok yaşa Filistin" diyorlar.
Kanada’da Toronto, Avustralya’da Sidney Seul, Alman’ya/ Berlin, Frankfurt, Hollanda/ Amsterdam, İngiltere/ Londra sokakları leba lep Filistinli Müslümanlara destek, destek için çınlıyor! Yaşlı bir kadın, boynundaki Filistini destekleyen, İsraili lanetleyen yazı için, “Çıkarmıyorum, beni tutuklayabilirsin. Biz daha iyi değiliz, biz daha kötüyüz!” diyor!
Hollanda’da hukukçular İsrail’in yargılanması çağrısında bulundu. Hollanda’da hukukçular İsrail’in Gazze Şeridindeki katliamlarını kınadı. 700 hukukçunun İsrail’in mahkemeye verilmesini imza altına aldığı bildiri okundu, 400ç hukukçu mahkemeye verdi. Öte yandan, İsrail’in ahlak, kural tanımaz saldırılarına karşı duran, ABD’yi sert ifadelerle eleştiren, İsrail işgali altında ezilen Filistin halkının yanında yer alan Siyonizm karşıtı Yahudiler de var. Amerikalı Yahudiler barışın sağlanmasına yönelik arzularını, Hamas’ın Aksa Tufanı Operasyonu’na karşı İsrail’in gösterdiği orantısız şiddet sonrasında yaptıkları protestolarla da gösterdiler. New York, Orlando, Chicago, Philadelphia… Birçok ABD şehrinde “ateşkes” çağrılarının haykırıldığı gösteriler yapıldı. Eğer Şimdi Değilse ve Barış İçin Yahudi Sesi hareketinin öncülüğündeki protestocular, "Gazze kuşatmasına son", "Siyonizm=Faşizim", "Amerikalı Yahudiler Gazze'de şimdi ateşkes diyor" yazılı pankartlar taşıdı. Ve İsrail Devleti’ni kabul etmeyen Yahudiler, Ultra-Ortodoks Yahudiler ya da Harediler veya Tevrat Yahudileri, Siyonizm karşıtı olmaları ve İsrail Devleti’nin varlığını reddetmeleriyle tanınıyor.
Aslında gözlerimizi yaşartan bu muhteşem manzara ve tablolar Bediüzzaman’ın onlarca sene önceki şu teşhisinin ispatıdır: "Avrupa ikidir. Birisi, İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupa’ya hitap etmiyorum. Belki, felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiâtını mehâsin zannederek beşeri sefâhete ve dalâlete sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa..." (Lem'alar, Enst./inter., s. 119.)