"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kul hakları hesabını nasıl vereceksiniz?

Ali FERŞADOĞLU
24 Haziran 2022, Cuma
Türkiye ve İslam aleminin en büyük problemi, hakiki hürriyet-insan hak ve hürriyetlerinin sözde ve kağıt üstünde olmasıdır! Halbuki, “Hürriyetin en geniş şekli cumhuriyettir.” (Tarihçe-i Hayat, s. 204.) “Cumhuriyet ki, adâlet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibârettir.” (Hutbe-i Şâmiye, 79)

Elle tutulur, gözle görülür hiçbir delil olmaksızın kimi dindarlar, canavar siyasetin hezeyanlarıyla, toptancı yaklaşım ve yakıştırmalarla insanların “vatan haini” diye cezalandırılması dehşetli ve katmerli bir cinayettir! Halbuki, Anayasa’nın da 38. Maddesine göre de, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz. Bir kişinin suçu adil mahkemelerce delillerle, belgelerle sabit olmadıkça masumdur.” 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1’inci maddesinden hareketlele terör ve terör örgütünün tanımına göre de rastgele teröristlikle suçlama yapılamaz: “Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle… her türlü suç teşkil eden eylemleri işleyecek kişi veya kişilerin mensup olduğu örgüt...” 

Elbette adaleti gözeten bir Müslüman “masumlara terörist” gözüyle bakmaz, terörist muamelesi yapamaz! Suçlu kim ise, onu cezalandıracaksınız; masumu yakamazsınız: “Nasıl ki, sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz mâsum ile bir câni var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semâvâta işittirecek derecede bağıracaksın. Hattâ birtek mâsum, dokuz câni olsa, yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz.” (Mektubat, s. 254.) 

“Vela teziru vaziretun vizre uhra/Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’âm Sûresi, 6:164.) ayetine göre, kesinlikle bildiğimiz, tandığımız, gözümüz önünde olan masum akrabamız, komşumuza “terörist muamelesi” yapmak adalet midir? Hz. Ali (ra) -hemen herkes- Hz. Osman’ın (ra) evine girenleri biliyordu. Ama, “kimin öldürdüğünü, kılıcı kimin salladığını” tesbit edemediği için toptan suçlama yapmadı ve hepsini cezalandırma yoluna gitmedi. İşte bunun adı, “adalet-i hakikiye, adalet-i mahza, adalet-i tam”dır. Hepsini cezalandırmak zulüm olurdu!  

Peki, ey aklı başında dindarlar! “Menfaat üzerine dönen canavar siyasetin” yönlendirmesiyle masumlara terörist demek, “yalan, iftira, su-i zan, itibar cellatlığı” değil mi? Bunun hesabını nasıl vereceksiniz?

Okunma Sayısı: 2863
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • galip

    24.6.2022 14:14:45

    Allah razı olsun. Dileyene oldukça açık ve net mesajlar veren bir yazı olmuş. Ama karamış gönüllere, mühürlenmiş gözlere ve kulaklara te"sir etmiyor ki zulme devam ediyorlar,hem zalimler hem de tarafgirlik duygusu içinde hareket edenler. Yâ Rab, Sana sığınıyoruz. Dünya ahret tüm haklarımızın hesabını Sen sor (elfu elfu âmin).

  • Oğuz Yiğiter

    24.6.2022 11:17:18

    Tebriker, dualar...

  • Aysuna

    24.6.2022 11:04:17

    Yıllardır ev ev,dükkan dükkan aradıkları deliller:Kitap,dergi,gazete,erzak yardımı... Her şeyi gören,duyan,bilen Rabbü'l âlemîne havale hepsi!Hükmü o versin!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı