"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur kendi kendisinin hocasıdır

Ali FERŞADOĞLU
11 Aralık 2019, Çarşamba
Bediüzzaman’ın kurduğu ve İslâm medeniyetinin yeniden doğuşu üniversitesinin adı Medresetü’z zehra’dır.

Burada, fen ve din ilimleri bir arada okutulmaktadır. Medreselerde/üniversitelerde okunması gereken ilimler buradadır. Tasavvuf, yani nefis terbiye ve eğitim merkezi tekye ve zaviyeler de bu medresenin bünyesindedir.

Günümüz insanlarına hitap eden, özelde Müslümanların, genelde insanlığın bütün sorularına modern fen, sosyal ve manevî ilimleri harmanlayarak aklî, mantıkî, mâkul, orijinal, etkili, kalıcı cevaplar verilmiştir.

Meselelerine pratik çareler, çözümler üreten, çağdaş ve modern bir tefsir olan Risâle-i Nur Külliyatı’nın dili ağır, ağdalı, edebi, derin, ama anlaşılır. Daha doğrusu, açıklamalar yapılır.

- İnsanın, toplumun psiko-sosyal yapısı en ince detaylarına kadar tahlil edilmiştir.

- Yüz sene sonra meydana gelecek sosyal, fenni, teknik ve sosyal meseleleri keşfedilip öngörülmüştür.

- İslâmî kelime ve mefhumlar ihya edilmiştir. 

Bunun birçok gerekçeleri sıralanabilir:

● Birincisi: 1879 Fransız devriminden etkilenen, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları, eğitim müesseselerinden İslâm dini, Kur’ân, hadis ve maneviyatla ilgili bütün kelime ve mefhumları kaldırmış, medrese, tekke ve zaviyeleri kapatmış olmasıdır.

● İkincisi: Her kültür, her ilim dalı kendi diline has mefhûmları, literatüründe yer alan orijinal tâbirleri, kelimeleriyle anlatılır; anlatılmalıdır.

● Üçüncüsü: Risâle-i Nur, Kur’ân ve Hadîsin günümüze bakan yönlerini yorumlayan; onlardan doğan kelâm, tasavvuf, fıkıh, ahlâk ve benzeri bütün İslâm ilimleriyle fen ve sosyal ilimleri harmanlayarak sunan bir tefsirdir. Böylece, 15 asırlık İslâm tarihindeki ilmî birikimi özelde Müslümanın, genelde insanlık dünyasına aktarmayı hedeflemektedir.

Diğer bir ifâdeyle, Kur’ânî, Sünnetî, yâni, İslâmî kelime ve mefhûmları zihnimize yerleştirmek, nakşetmek; günlük hayatımıza sokmak istemesidir.

Öncelikle dinin iki temel kaynağı Kur’ân ile Hadîsin/Sünnet-i Seniyyenin, İslâm ilimleri literatüründe yer alan mefhûm ile kelimeleri kullanır. Ardından, kimi zaman aynı cümle içinde, kimi zaman aynı paragrafta, kimi zaman ise diğer paragraflarda, dönüşümlü olarak Türkçelerini verir. Her zaman bunu yapmasa da cümlenin akışından, kurgusundan mânâsını rahatlıkla çıkarabiliyoruz. Adeta, formülize ederek kelimeleri dizer, cümleleri dizayn eder. Öylesine enteresan bir üslûp geliştirir ki, anlayamadığımız kelimelerin üzerini kapatsak bile mevzu yine anlaşılıyor. Çünkü, önce Arapça, yâni Kur’ân dili, peşinden edebiyat dili Farsça ardından da Türkçesini verir.

Risâle-i Nur’un üslûbu, cümle yapısı baştan ayağa bu mantıkla örülmüştür. Dolayısıyla, Risâle-i Nur, kendi kendisinin hocası olur ve başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmadan; herkes yetenekleri ölçüsünde kendi kendisine istifâde eder. Herbir meseleyi ilk okuyuşta aklı tam anlamazsa da, rûh, kalb, vicdân hissesini alır.

Okuma, müzakere ve mütalâası nisbetinde de meleke kazanır.

Okunma Sayısı: 1595
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı