Hakiki ve iyi şoför, trafik kurallarına uyar. Hakiki dindar da hayatını Kur’an ve Sünnet-i Seniyye göre yaşar. Kur’an’a göre dinin içtimai, siyasi, ölçü ve prensiplerini kime sormalıdır?
“Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.” (Nahl Suresi, 43.) İlim sahipleri, “Verrasihune fil ilmi/İlimde derinlik sahibi” (Al-i İmran Suresi, 7.) ve “Muhakkak ki Allah, bu ümmete her yüz sene başında dinini yenileyen bir müceddid gönderir.” (Ebû Dâvûd, Melâhim, 1.) hadis-i şerife göre müçtehid ve müceddidlerdir. Öyle ise, hakiki, sadık, samimi, dürüst, müttaki bir dindar, içtimai, siyasi yol haritasını kendisi belirlemez, ilim sahibine, otoritesine, yani müceddide sorar.
“Bu zamanın müceddidi Risale-i Nur’dur.” (bknz. Emirdağ Lahikası, I, Enstitü/internet, s. 65.) Risale-i Nur, bu zamanın müceddididir. (Barla Lahikası, Enstitü/internet, s. 103.) Ve “Risale-i Nur sadece iman dersi değil, içtimai ders de verir.” (Hizmet Rehberi, Enstitü/internet, s. 54.) “Şu Münâzârât, hem de siyâset tabiblerine, teşhis-i illete (hastalıkları teşhise) dâir hizmet ile mükellef ve muvazzaftır.” (Münazarat, Enstitü/internet, s. 46.)
Bediüzzaman, “Kalbe ihtar edilen (hatırlatılan) içtimaî (siyasi) hayatımıza ait bir hakikat. Bu vatanda şimdilik dört parti var. Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâmdır…” (Emirdağ Lâhikası, Enstitü/internet, s. 386.) diyerek siyasi ana akımları tahlil eder. Aynı zamanda İttihad ve Terakki, Ahrar/Hürriyetçiler, İttihad-ı Muhammidi Cemiyeti, Demokratlar dahil diğer parti, cemiyet ileri gelenlerine de mektuplar yazmış, tavsiyelerde bulunmuş, Kur’an ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki içtimai, siyasi ölçü, prensip ve stratejilerini hatırlatmış; tebliğ etmiş. Dolayısıyla CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran şahsında da CHP’ye yazmış, çeşitli tavsiyelerde bulunmuş ve geçirecekleri merhale, gelişim ve dönüşümle ilgili yol haritası çizmiştir. (bknz., Emirdağ Lahikası, s.190)
Bediüzzaman’ın, başta “Siyaset tabiblerinin reçetesi Münazarat olmak üzere, Hutbe-i Şamiye, Divan-ı Harb-i Örfi, Sünuhat, Emirdağ, Kastamonu, Barla lahikaları (Beyanat ve Tenvirler), Şualar, hatta Mektubat (ki, lahikalar 27. Mektuptur) ve özellikle CHP eski Genel Sekreteri Hilmi Uran’a yazdığı mektubu “anlayarak ve kabul ederek” okumayan; müzakere, mütalaa etmeyen, “Bediüzzaman’ın içtimai, siyasi görüşü şudur, CHP’ye bakışı budur!” demez, diyemez! İçtimai, siyasi ölçü ve stratejileri de siyasetçilere veya başka sahalarda uzman olanlara soramaz.
Ve ayrıca, hakiki dindar Kur’an’ı dinleyerek mezkür kitapları okur, ölçü ve stratejileri öğrenir. Ve hiç kimse kendi indi, hissi, şahsi, nefsi, nakıs, konjonktürel siyasi görüş ve yaklaşımlarını Bediüzzaman’a izafe etme, amiyane tabirle yamama hakkına sahip değil! Zira, “Hiçbir müfsid (bozguncu) ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor...” (Münâzârât, s. 49.) Siyasi yol haritamızı kim çiziyor, kim çizmeli?