Çok partili serbest seçim sistemi (1960-80 yılları arasında) İslâmcı hareketin büyümesinde büyük rol oynadı...
Türkiye, yeni, potansiyel olarak çok daha güçlü bir ‘İslâmcı dalga’ ile karşı karşıya görünüyordu.1 Reformların sebebi, İslâm’dan tamamen koparak Batıya entegre ile asrîleşip modern bir düşünce etrafında birliğin sağlanmasıydı. Fakat bunun tam tersi oldu; neden?
İnançların pek çoğu, cemiyet tarafından desteklenir. Bu destek de, değişmeye karşı direnci sağlar. 2 Dolayısıyla, idrakin seçiçiliği, sebat, direnme ve süreklilik faktörü, son olarak sosyal destek” 3 inançlarda değişime karşı direniş gösterir. Üç çeyrek asrı aşkındır ilke ve inkılâpların, reformların tutmamasının, milletin bünyesinde yer etmemesinin en önemli sebeplerinden birisi budur. Bu da, mânevî değeri hiç, maddisi ise kolay kolay hesap edilemeyecek kadar, büyük kayıplara sebep olmuştur.
Buna rağmen, zamanla inançlar aşındırılıp, toplumun bu direniş yönü yıpratılarak zayıflatılınca toplum, kendine has değerini ve inançlarını kaybederek başka inançları benimsemek suretiyle, şahsiyet kaybına uğrar. 4
Bu da kültür emperyalizmi, hurafe ve batıl inançları getirir. Toplumun bir kesiminin cehâlet deryasında yüzmesinin asıl müsebbibi, “pozitivist-seküler-laikçi proje”dir.
İstibdat, başka bir tehlikeye daha dâvetiye çıkardı: Hem jakoben laiklik uygulamaları, hem irtica yaftaları ve hem de resmî baskılar, vatandaşları başka arayışlara yönelttiğini söylemek kehânet değildir. Bir kısmı fanatizme, radikalizme kayarken, bir kısmı da uçlara, “siyasal İslâm”a kaydı.
Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk da, sırtını biribirine dönmüş iki Türkiye varlığından bahseder: Biri halka dayanan ve herşeyi gerçekleştiren bir Türkiye... Buna karşılık herşeyi geriden izleyen, kendisinin üretip devletleştirdiği yazılı hukuka göre, halkı ile mahkemelerde sürtüşen, halkına güvenmeyen, hep içe doğru patlayan, yayılan, genişleyen birinci Türkiye’ye yetişemeyen, hastalık irisi hantal bir devlet... 5
Bediüzzaman, Risale-i Nur’la “modernizmin” yıkıcı ve menfi cephesini yerle bir etmiş, müsbet yönünü alarak Müslüman zihniyetle barıştırmıştır.
Dipnotlar:
1- The Washington Post, 5 Mart 1989. 2- Amerikan Gizli Belgelerinde Türkiye’de İslâmcı Akımlar, Terc. Yılmaz Polat, s. 29-40. 3- Yümmi Sezen, Sosyoloji Açısından Din, s. 50-51. 4- Doç. Dr. Sami Selçuk, (6 Eylül 1999 Adlî Yıl açılış konuşmasından.); 5- İsmet Bozdağ (Ruşen Eşref Ünaydın’ın bir “anısı”) Milliyet, 16 Kasım 1974.