İslâm âlemindeki içtimaî, siyasî çalkantı, kriz ve istikrarsızlığın da sebebi, Risale-i Nur’un ortaya koyduğu “durûs-u Kur’âniye ve ulûm-u imaniye” 1 ölçü, prensip ve stratejilerine uyulmadığındandır.
İçtimaî, siyasî yetkinin de anahtar kelimesi “ulum-u imaniye”dir. Ki, anlamı şudur:
Tefsir, hadis, kelâm, fıkıh, ahlâk, içtimaiyat ile sair bütün manevî, sosyal ve fen ilimlerinin harmanlanmasından hasıl olan en yüksek İslâm ilmidir.
Ayrıca, içtimaî, siyasî mefhumlar da “ulum-u imaniye” muhtevasındadır: Hürriyet, ilim/eğitim, adalet, meşveret, cemaat, işi ehline vermek, ‘sayyidül kavmi hadimuhum’ (idare, siyaset), ‘kimse başkalarının günahını yüklenmemesi vs.
Bunlar, hem “imtihan, iman”ın, mefhumları, kavramlarıdır, hem de içtimaiyat/sosyal, siyasî mefhumlar, anahtar kelimelerdir.
Bir müceddid olarak Bediüzzaman, kendi tabiriyle, “yüksek İslâm siyasetini” ve “Kur’ân’ın siyâsetini” 2 “ulum-u imaniye” ve “yüksek İslâm ilimleri” çerçevesinde ortaya koyarken şöyle bir tasnif daha yapar: “İslâm dini aklî deliller, belgeler üzerine tesis edilmiştir: “Bütün ilimlerin ana madelerini ihtiva eden “ulum-u diniye”, dini ilimler/Fenlerin esaslarını özetleyen “fünun-u medeniyye”, fen bilimleri.
Bunların da açılımı şöyle yapılır:
lTehzibü’r-ruh (ruh ıslah bilimi, nefis terbiyesi)
lRiyazetü’l-kalb (kalbin temizlenmesi, işletilmesi, terbiyesi)
lTerbiyetü’l-vicdan (vicdanî terbiye, vicdan eğitimi)
lTedbirü’l-cesed (beden, vücut idaresi, eğitimi)
lTedvirü’l-menzil (hayat ortamı, ev idaresi)
lSiyasetü’l-medeniyye (toplum siyaseti, yönetim bilimi)
lNizamatü’l-âlem (genel düzenleme)
lHukuk
lMuamelat (şahıs ve aile hukuku, miras, ticaret, iç hukukla ilgili meseleler)
lAdab-ı içtimaiye (sosyal, beşeri münasebetler, ahlâkî kurallar, davranışlar), vesaire vesaire gibi ulum ve fünunun ihtiva ettikleri esasatın fihristesidir.” 3
Risale-i Nur, Kur’ân’ın bir mu’cize-i maneviyesi ve Sünnet-i Seniyye’yi ihya ettiğine göre, bu ilimleri de ihtiva etmektedir.
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Mektubat, s. 413.
2- Bediüzzaman Said Nursî, İşaratü’l-İ’caz, s. 84.
3- Bediüzzaman, İşaratü’l-İ’caz, s. 166.