"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Telef” ve tahrik siyasetiyle…

Cevher İLHAN
07 Mayıs 2025, Çarşamba
İki buçuk milyon “mühürsüz geçersiz oy”un kanuna aykırı olarak “geçerli” sayıldığı 16 Nisan 2017 muallel referandumuyla Türkiye “hibrit/melez demokrasi”den “otoriter rejim”lere düşerken, ifade ve basın özgürlüğünde de dibe vurmuş.

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün 2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde “çok ciddi hak ihlâlleri”yle 180 ülke arasında 159. sıraya düşüşle alarm veriyor.

Bu düşüşte iktidarın yanlışlarını ikaz eden basın ve yayın kuruluşlarına hakkettikleri kamu ilânlarının verilmemesiyle kalınmayıp ağır para cezalarının kesilmesiyle kıskaca alınması ve ekonomik baskılar bağımsız medyanın bağımsızlığını tehdit ediliyor.  

Ve cezaevlerinin ağzına kadar dolup taşıdığı, mahkûmların yer yokluğundan nöbetleşe yattığı cezaevleri, katillerin, cânilerin provokatörlerin serbest bırakılmasıyla boşaltılırken; yerlerine sırf görüşlerini açıkladıklarından ya da siyasî iktidarın haksızlıklarını eleştiren bir tweetten dolayı siyasetçilerin, gazetecilerin, sivil toplum temsilcilerinin, akademisyenlerin apar topar tutuklanıp hapse atılmaları Türkiye’nin demokrasi ve hukuk karnesini okutturuyor.  

“DEMOKRASİYE EN BÜYÜK DARBELERDEN BİRİ…”

Gerçek şu ki uluslararası zeminlerde, özellikle AB çevrelerinin, Türkiye’de siyasî aktörlerin derdest edilmesinin, muhalefetin cumhurbaşkanı adayını tasfiye hesâbıyla hukuka müdahalenin, medyaya antidemokratik ağır baskıların, belediye başkanlarının yargısız infazla görevden alınıp tutuklanarak yerlerine “kayyım” atanmasının “demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle medya özgürlüğünü katlettiği” uyarıları vahameti ele veriyor.

Avrupa Parlamentosu üyelerinin, “ceberut istibdat rejimi” cenderesindeki “otoriter Saray iktidarı”nın “yargı” üzerinden dayattığı “19 Mart hukuka darbesi”yle partili Cumhurbaşkanı’nın “sandıkta yenemediği rakibinin devre dışı bırakılması operasyonuna karşı “demokrasi, ifâde ve basın hürriyeti için direnen demokratik muhalefeti destekledikleri” mesajları gerçeği ortaya koyuyor.

Aslında gençlerin gözaltına alınmasına karşı İstanbul Başsavcısına “Seni yöneten aklı söküp atacağız ki birileri sabahın köründe evlatlarının kapısına dayanmasın” diyen İBB Başkanı’nı daha kürsüden inmeden “tehdit ettiği” iddiasıyla soruşturma açılırken, suç makinesi haline gelmiş saldırganların, katillerin, cânilerin serbest bırakılıp âdeta “korunması” çarpıklığı ifşa ediyor.

En son Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor’un “İstanbul Başsavcısı’nın son dönemde demokratik muhalefete, barolara, sivil topluma açılan davalardaki özel rolünün sorgulanması” gerektiğini bildirip “bunun kesinlikle Türkiye’deki demokrasiye vurulan en büyük darbelerden biri olduğu” nitelemesi, Türkiye’nin demokrasi ve hukuktaki geleceğinin tehdit edildiği vahametini özetliyor. (gazeteler, 313.25)

Vakıa şu ki “yumruklama”nın âni bir öfkeyle olduğu” ifadesinin aksine saldırganın saatler öncesinde olay yerine gelip salona girişte yakasına Sırrı Süreyya Önder’in fotoğrafını takması, güvenlik önlemlerini aşıp toplantı bitiminde Ö. Özel’i tâkiple yakınında dolaşıp salonun tamamının boşalmasını bekleyerek saldırması, saldırının plânlandığını gösteriyor.

TOPLUMUN SİNİR UÇLARIYLA OYNANIYOR

Yine 2004’te19-17 yaşlarındaki kızı ile oğlunu katleden, küçük kızını yaralayan ve müebbet hapisten 2020’de “şartlı tahliye”yle serbest bırakılan, ayrıca hırsızlık, tehdit, tâciz gibi suçlarla sâbıkalı olup defalarca gözaltına alınan bir katil olan saldırganın dosyasının “organize suçla mücadele” ya da “terör birimleri”nde olmayıp “asâyiş”te olması kayırması dikkat çekici.

Bu haliyle şehitler üzerinden siyasetle kışkırtıcılığın alevlendirildiği suiistimalde Çubuk’ta şehid cenâzesine katılan “millet ittifakı” Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’na bindirilmiş kıtalarla yapılan ve başta “inek hırsızı” olduğu ortaya çıkan “yandaş medya”nın ve “maaşlı troller”in övgüler dizdiği “baş linççi” olmak üzere tek bir saldırganın hapis yatmadığı, cezaların ertelendiği organize linç provokasyona benziyor. 

Neticede, “telef edilmek”le muhalefetin hedef alındığı vartada her defasında ceza almaktan kurtulmalarının saldırganları cür’etlendirdiği görülüyor. Belli ki iktidardakilerin körüklediği “siyasette nefret ve şiddet dili”nin kutuplaştırmasıyla birileri “durumdan vazife çıkarıyor.”

En üst düzeyde “telef” ve tahrik siyaseti vartasında toplumun sinir uçlarıyla oynanıyor, hassasiyetler tahrik ediliyor. Toplumu kamplaştırılıp kutuplaştırılmasından siyasi rant devşiriliyor. Siyasî manipülasyonlar hesâbına milletin hakkına ve hukukuna kastediliyor…

Yazık…

Okunma Sayısı: 1193
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Doğukan Pamir

    7.5.2025 22:19:28

    Benim eşime,kızıma,bacıma teyzeme,halama 28 şubatta baş örtüsü sebebiyle kan kusturan,işinden,aşından, eğitiminden,hak ve hürriyetlerinden mahrum bırakan darbecileri,balyoz, ergenekon mensuplarını özel yetkisiyle affeden rte kimden izin istedi de affetti bay çeşitçioğlu? Kur'an'ımla alay edip "her sabah bir bakara makaramı çekerim" diyenleri kimin adına ödüllendirdi büyük elçi yaptı? İsraille ticareti kesin diye bağıran kızlarımızı kim kodese tıktı çıplak arattırdı, baş örtülerini kesti çeşitçioğlu? Türkiyeyi kimin adına, kimden müsaade alarak 86 milyonun hakkını bir güruha parsel parsel verdi? Rüşveti,faizi,zinayı kim meslek hale getirdi söyler misin? Gençlik hangi mecralarda,aile nerde, cinayetler,çocuk istismarları gırla gidiyor nerede adalet? Milyon vatan evladının girdiği sınav sorularının çalınmasında üst düzeyde sorumluluğu olan itirafçıları ceza giymişken kim,neden affettiler? Nerede kul hakkı? Cehapeden ne farkları var Hüseyin?

  • Ahmet Şahin

    7.5.2025 18:07:44

    HÇeşitçioğlu, 2,5 milyon mühürsüz oy'un kanuna aykırı olmadığını, anayasa ve ysk'nın hangi maddesine göre geçerli olduğunu yazabilirmisiniz.

  • Necati

    7.5.2025 17:16:57

    Allah razı olsun, güncel olayları oldukça isabetli bir şekilde yorumluyorsunuz. Fakat oldukça uzun yazılarınız okunma sayısını azaltıyor zannederim.

  • Hüseyin İlhan

    7.5.2025 16:36:50

    H.Çeşitçioğlu kardeşimizle iman ve kur'an davası için kalplerimiz bir attığı kanaati ve 'İnnemelmü'minine ihvah,emri ile müjdesine teslim olan bir kardeşiniz olarak sualimin kimi,neden o sözü söylediği ve hangi bilgi,hak,hukuk,adalet gibi mefhumlara sahipliği hakkında kanaatinizi istirham eder,selam ve muhabbetlerimle.

  • Hüseyin İlhan

    7.5.2025 16:34:18

    2.5 Milyon oy nedirki adaşım.Mevcut iktidarın alavere-dalavereleri kitaplara değil ansiklobedilere sığmaz. Hem iftiran kasedi üzerinde itibarsızlaştırma yapacak,bunu devletin kanallarında temcit pilavı gibi tekrar ettirecek ve hakkı olan saatleri,dakikalrı gasp edecek sonra da haydi adil yarış yapıldı,'ADAM KAZANDI,yapma yahu .Nasıl kazandığının sorgulanmadığı,ve en ufak medeni itirazlara karşı tahammülsüz olan kibnir-gurur abidesine aldanan iki cihanda kaybeder. Pekiii adaşım 'O BELEDİYE KİME AİT,sorusuna sizden bir cevap alabilirmiyim.

  • HÇeşitcioğlu

    7.5.2025 13:05:26

    “İki buçuk milyon “mühürsüz geçersiz oy”un kanuna aykırı olarak “geçerli” sayıldığı 16 Nisan 2017 muallel referandumuyla “ Böyle delilsiz büyük abartıları pelesenk yaparak okuyucu da menkıbeci paranoyak yapıyorsunuz! 2,5 milyon oy kumsalda kum mu? 1978 den 2016 ya kadar önce sandık üyeliği, 33 sene de sandıkkurulu başkanlığı yaptım. Muhalif partiler sandık görevlisi bulundurmasa bile; 250 bin rey bile mühürsüz oy geçerli sayıl a maz… ÖÖzel’ e yapılan saldırı çok tehlikeli ve lanetli amma göz göre göre korumaların geriden gevşek bakışları altında alna atılan bir şamar ve sonra sargılar! Bir tuhaflık yok mu yani?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı