"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yapay zekâ, fıtrî zekânın yerini alabilir mi?

Rafet Özcan
07 Mayıs 2025, Çarşamba
İnsan, sadece etten ve kemikten ibaret bir varlık değildir. Onun varlığının merkezinde ruh vardır; ruhuyla düşünür, ruhuyla hisseder, ruhuyla yaşar.

Doğduğu anda beraberinde getirdiği bir emanet de vardır: Fıtrî zekâ. Bu zekâ, öğrenilerek değil, verilerek gelir. İnsan, henüz hiçbir şey bilmezken bile içinde doğruluğu, güzelliği, adaleti, sevgiyi sezebilecek bir kabiliyete sahiptir. İşte bu, onun fıtrî zekâsıdır; yaratılışına yerleştirilen saf ve tertemiz bir nur.

Öte yandan, çağımızın en büyük teknolojik gelişmelerinden biri olan yapay zekâ, insan aklının mahsulüdür. Milyarlarca veri, karmaşık algoritmalar ve sonsuz işlem gücüyle çalışan bu sistemler, dışarıdan bakıldığında neredeyse insan gibi düşünüyormuş izlenimi verir. Fakat gerçek şudur: Yapay zekâ sadece veriyi işler; ruhu yoktur, sezgisi yoktur, merhameti yoktur. Bir çocuğun gözlerindeki masumiyeti anlayamaz, bir annenin duasındaki sıcaklığı hissedemez, bir dostun omuz verdiği anın derinliğini kavrayamaz.

İnsan, sadece bilgiyle değil; duyguyla, sezgiyle, ilhamla yol alır. Hayatın özüne nüfuz eden bu derinlikler, fıtrî zekânın eseridir. Yapay zekâ her ne kadar bazı yetenekleri taklit etse de, insanın kalbinden kopup gelen bir şefkati, bir gözyaşının gerisindeki hikâyeyi anlayamaz. Çünkü anlama, sadece kelimeleri veya olayları çözümlemek değil; hissederek kavramaktır.

Bugün yapay zekâ bir şiir yazabilir, bir resim çizebilir, bir müzik besteleyebilir. Ancak o şiirin içindeki hasreti, o resimdeki hüznü, o melodideki aşkı ruhunda taşıyamaz. Çünkü ruhsuzdur. Çünkü kalpsizdir.

İşte bu yüzden yapay zekâ, fıtrî zekânın yerini asla alamaz. İnsan, aklı kadar gönlüyle de insandır. Sezgileriyle, hisleriyle, dualarıyla, umutlarıyla bütündür. Ve bu bütünlük, hiçbir makine tarafından taklit edilemeyecek kadar eşsizdir.

Fıtrî Zekâ mı, Yapay Zekâ mı?

İnsanın gerçek değeri; sahip olduğu teknolojiyle, maddî güçle ya da bilgi birikimiyle ölçülmez. Onun hakikî kıymeti, yaratılışında saklı olan fıtrî zekâ, ruh, kalp ve vicdan zenginliğindedir. İnsan, sadece düşünen bir varlık değil, aynı zamanda hisseden, inanan, umut eden bir varlıktır.

Doğuştan gelen bu fıtrî zekâ, insanı hayata yalnızca akıl penceresinden bakmaktan kurtarır; gönül gözüyle bakmayı öğretir. Merhameti, adaleti, sevgiyi ve güzelliği fark ettiren işte bu içsel derinliktir.

Yapay zekâ, insan aklının ürünü olarak çok şey başarabilir: Hesaplar yapabilir, verileri analiz edebilir, sanat eseri taklit edebilir. Fakat asla bir annenin şefkatini, bir dostun sadakatini, bir çocuğun sevinç dolu kahkahasını anlayamaz. Çünkü yapay zekâ ruhsuzdur; insan ise ruhuyla insandır.

Gerçek değer, bilgide değil, bilginin insanı dönüştürme biçimindedir. Gerçek kıymet, gönülde açan çiçeklerdedir.

Bu sebeple, teknoloji ilerlerken de insanın özüne, fıtratına sadık kalması en büyük hakikattir. İnsan, ruhunun sesini kaybettiği anda, teknolojinin en ileri noktasına ulaşsa bile gerçek değerini kaybeder.

Okunma Sayısı: 250
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı