"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasi baharı

Ali HAKKOYMAZ
13 Mayıs 2023, Cumartesi

MUHABBET VE ŞÛRA:

Çok siyasî olduk. Şiirden, sohbetten uzaklaştık. Elimize ne geçti. Ülke meseleleri Meclis'te enine boyuna konuşulur; benim bildiğim. Yok; orda da konuşulmuyor. Dernekler, vakıflar veya nüfuzu ele geçirmiş, kendini yetkili gören birileri siyasî beyanat veriyor. Oyunun rengine kadar... Hele bir kişinin binlerce kişi adına karar vermesi yok mu; tuhaf, düşündürücü ve hak ihlali... Meşvereti anlarım da... ferdî kararlar ferdi bağlar; seni, beni değil... Hem senin okuduğun o Sözler’i başkaları da okuyor; başka anafikir çıkarıyor. 

Sanattan, edebiyattan uzak olunca; anlamsızlıklar ayrık otu gibi etrafı sarıyor. 

İçimiz dışımız karardı. Herkes her şeyi bilir oldu! Çok şey gürültüye, gevezeliğe, görgüsüzlüğe, kabalığa, sevgisizliğe, üstün körülüğe kurban gidiyor. Bu nezaketsiz hâller, hâl değil... Ciddiyete, güler yüze, muhabbete ihtiyacımız her gün biraz daha artıyor.

***

DEĞİŞİM:

Yeknesaklık ölümü hayatın; değişimden yanayım.

***

OY BENİM ŞU REYİMİN ADRESİ:

Reyini nereye ver? İstibdat istiyorsan adresi belli… Hürriyete âşıksan bi’ şey dememe gerek yok; hakhukukadalet yanında zaten! 

***

SİYASET YA DA İNCELİK:

Siyaset yapmak; dengeli olmak bir anlamı da…  Aksine ince bir meslek… Kaba adamlar görüyorum; silinip gidecekler sonunda. Demirel gibi bu işin pîri birisini de hiç anlamamışlar var. Bak; adam hâlâ özleniyor; nezaketiyle, espirileriyle, kültürüyle… 

***

DEĞİŞİM ŞART:

Bu seçimleri… “Değişim şart…” kazanacak.

Herkes öyle söylüyor. Bir yorgunluk var herkeste. Ümidin kapısı çalınacak.

Herkeste bir ümit…

Durgun sular kokar.

Sen de bıktın; biliyorum.

Biliyorum; güneş yeniden doğar.

Bilmem de yaşlısı, genci…

Zengini, orta hallisi, fakiri…

“Değişim şart…” diyorlar.

***

BAHAR KAPISI

Bu ne kadar kış yaşadık!

Yıllar, yıllar sürdü.

Ne kadar kuş öldü öyle!

Yuvalar öksüz kaldı.

Bir bahar bekliyoruz.

Hürriyet kokulu bir bahar…

Mayıs gülleri açmış.

Kış bitmeyecek derken…

Her yüzde bir tebessüm…

Oh, be demek varken…

***

ZAM SÜRÜSÜ 

Çok gördüm de…

Zamları hiç böyle başı boş görmedim.

Uğramadığı yer yok.

Ne vicdan dinliyor ne cüzdan!

Kim saldı bunları sokağa?!

***

SOĞANIN SIFIRLARI:

Paradan sıfırları atmak kolay. Sen soğandaki sıfırı at! 

***

İNSANLIK KAÇ PARA?

Sene iki bin on dört…

Her şey çok pahalı…

Yok fiyatına insanlık!

İnsan hayatı bedava…

Mal üretiyor fabrikalar;

İnsan tüketiyor.

Tuhaf şeyler var adını koyamadığım…

Bir hayat var; biliyorum;

Doya doya yaşamadığım…

Sene iki bin yirmi üç; 

Yaşamak hâlâ güç…

***

HÜRRİYET ZOR ZENAAT 

Ne bilsin demokrasiyi bunlar.

Nur’u görmemişler ki…

Pus pus, karanlık adamlar…

Meşveret dediğin Meclis…

Cıs gelir bunlara hürriyet gülü…

Gülün dikeni batacak günü gelince.

Abdülhamit’le görüşseydi

Aç şu Meclis’i diyecekti.

Yıldızları darülfünun yap dedi

Nurcular da anlamadı mı Nursî’yi?!

***

KIYAMET

Fotoğraf ayan beyan ortada…

Evler sokaklar berbat…

Parasız pulsuz kaldık.

İşte bu hakikat…

Hürriyet ağır yaralı…

Krallık kat kat…

Meclis niye göstermelik?

Meşverete kim musallat…

Şehirler beton yığını…

Satılık tarih ve tabiat

***

NUR VE NAR:

Gel de gülme… Bu yanlış mı; yanlış! Niye susuyorsun?Haa, bunlar bizimkiler… Yanlışın, zulmün bizimkisi olmaz. Mahkeme-i kübradan haberin yok veya bile bile… Ne diyeyim; nur ve nar/ateş böyle böyle ayrılıyor.

***

ESKİ YENİ TÜRKİYE:

Az vergiyle dün çok iş yapılıyordu. Bunun içinde köprüler, yollar da vardı. Bu az vergilerin içinde: "Yollar yürümekle aşınmaz!" yollu hürriyetin kanatları vardı. Bu az vergilerin içinde: "Yasaksız Türkiye!" fotoğrafı vardı. Peşinden: "Konuşan Türkiye!" nin cıvıltısı vardı. Evet, bugünkü çok şey yoktu ama bir nezaket, hürmet, muhabbet gözle görülür şekilde vardı. Bu kadar beton yoktu. Gıdamızı kendimiz üretiyorduk. Ekilen biçilen topraklarımız vardı. Bu kadar gündemsiz gündemler yoktu. En sıkıntılı zamanlarda espri patlatan idareciler vardı. Sabah akşam bu kadar siyaset konuşmazdık. Bir elimiz balda bir elimiz yağda değildi ama bu kadar da dert etmezdik eti, ekmeği, soğanı, yağı. Ne oldu yani her yan gökdelen olduysa... başımız göğe mi erdi! Pazara bile girerken titrer olduk. Her şeye rağmen hamaset hız kesmedi.

***

DÖNGÜ:

Cehalet, fukaralık, ihtilaf meydan almış. Sanat, marifet, ittifak lazım. Ve sanat, ticaret, ziraat ağır yaralı, ölü gibi… Bir kısır döngü; dönüp durmasın gayrı.

***

ESKİ ESERLER:

Sonra bu ülkede herkes aynı okullardan mezun. Biri evliya biri eşkiya değil… Bu aralar hakikatle aramız çok açıldı; gaflet perdesi kalın… Cebimiz, anlayışımız delik deşik… Bazı bazılarımız Türkiye’de değil gibi. Eski Eserleri okuya duya eskitmezsek; hürriyetimizi eskitirler. Bunu da Risale okuyanlar kulağına küpe ede.

***

İNSANCA YAŞAMAK İÇİN

Seçim sandığı; çeyiz sandığı…

Bayram gibidir bu günler…

Demokrasi senin çocukluk yüzün…

Demokrasi cebinde para…

Kanun önünde herkes eşit…

Hakkın hukukun üstünlüğü…

Sen çekil; ben geçeyim; yok orda.

Karnı tok, sırtı pekler diyarı…

Japonya bir miyar işte!

Demokrasi dediğin meşrutiyet…

At şu sandığa düşüncelerini;

Bırak; kim gelirse gelsin.

Sen seçtin abi, hür irade bu!

Millet hakimiyeti bu; asil sen…

Hizmet su gibi akmalı seçtiklerinden.

Padişah dediğin Meclis, hükûmet…

Kişilerin kararını bir kalem geç.

Ve şâvirhüm fil emr diyor, hakikat.

Meclis yoksa aç açık kalırsın.

“Yassak hemşerim!”ler dikilir önüne.

Geç geçebilirsen köprülerden.

Bak; beni dinle; Orhan Veli’ye dönersin.

Cep delik, cepken delik şiirine…

Kevgir misin be kardeşlik, olursun.

Simit-çay da bulamazsın; yaz kenara.

Para dolacaktı cebimize para…

Naracılara aldanırsan nara düşersin.

Bak; şiir parasız kaldı ki yazıldı yazı.

Fukaralık dediğin çok pis bir sızı…

Çoğu beklerken azı da gitti.

Kitap diyor ki: İlle de adalet…

Kitap diyor ki: ille de hürriyet…

Şu seçimler, şu sandık servet…

Gündüzler gecelerin içinden gelir.

Ayrılığın sonu kavuşmak…

Aşk dediğin insan gibi yaşamak…

Okunma Sayısı: 1534
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A. AYDIN

    13.5.2023 14:53:36

    "Abdülhamit’le görüşseydi Aç şu Meclis’i diyecekti. Yıldızları darülfünun yap dedi Nurcular da anlamadı mı Nursî’yi?!" Ne güzel bir noktayı yakalamışsınız!

  • Ömer

    13.5.2023 13:12:46

    Binlerce tebrikler ediyoruz.👏👏👏

  • HÇeşitcioğlu

    13.5.2023 10:28:29

    ŞerefBaysal+ GürbüzAzak mezcini yazan Erciyes' liye tebessümlü selam ve sevgiler...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı