"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yaşamak notları (3)

Ali HAKKOYMAZ
11 Temmuz 2020, Cumartesi 00:26
(Yaşamak neydi öğretmenim?!...)

Her şey gülüyor (sana); üzülmeye bahaneler arıyorsun! Okşanası bir Haziran var; ay, dolunay... Olgun meyveler... Hanımelleri, yaseminler duvarlardan sarkıyor. Gülgilleri koklamıyorsun. Telâşeler unutturmuş ağzının tadını. Katılmıyorsun âlemin sevincine! Derdin ne... anlamıyorum!

*

Bedenim benim değil mi; istediğim gibi kullanırım, diyorsun da... kullanamazsın; çünkü senin değil! Sen de biliyorsun ki senin değil! Senin olmadığını anlatmaya gerek de yok; bu çok açık da... senin olduğunu sen açıklayamazsın; inadı bırak!

*

Doymaya geldiğimizi sanıyoruz dünyaya; öyle değil; hiç değil! Duymaya geldik; iç sesimizden başlayarak...

*

...sonra unutuyoruz yaşamayı;

Araya iş güç, telâşe...

...nefeslerimiz bize yabancı...

*

Arayışın bitmeyen davetine eklenip duran adımlarım... gözlerim kış yorgunu; gözümü alıyor dünya.  kuş yorgunu dalların gölgesinde muhabbet... kapımı çalıyor, çalıyor, çalıyor bir ses; öylesine tanıdık... “Kim o?” demeye gerek var mı! bir kıpırtı seni saran; hep yaklaşan bir tıkırtı... Ne olursa olsun; işte o merak; gözlerini yuvasından oynatıyor; kalbin yuvasına oturuyor o ân.

*

Bir “seçim” olsa... “ara” sokaklardan geçip gider, kendi derdine derman olamamış okullarda kurulmuş sandıklara geldiğimde, duvarlara bakardım; çocukluğumdan beri değişmeyen “duvar yazıları”nı, aforizmatik resim ve yazılarla değiştirebileceklere bir “teşekkür mektubu” bırakırdım!

*

Nedir, bakış yolculuğumuzun sık durakları;

Dur-duraksız bu hayatta?!...

*

Diplomalarını koy bir kenara,

Tapularını, tabularını...

Sen, “sen” olarak gel.

Darası alındıktan sonranı getir.

Net ağırlığını yani...

Sûretini ne yapayım;

Sîretini getir...

*

Nefes almak güzel... 

Adım atabilmek... 

Kalbinin attığını duyabilmek... 

Hayatın her gün bir şifresini çözmek... 

Bir yolcu gibi yaşamak... güzel... 

Şu dünya denilen çölde... 

Kayıp dünyalıklarımızın üstüne...

Bir bardak buz gibi su içmek...

*

... ve seni cesurlara yazalım; çünkü şimdinin/ufkun/sonsuzluğun peşindesin...

*

Nasıl eskitebilirsin zamanı;

Her ân yepyeni sokulurken nefes nefese?!...

Çek şu ân bir nefes; yeni, diri, taze, baharlar gibi...

Suların susadığı gibi... insan da susar mı kendine!

*

Zaman alıp götürüyor beni; çocukluğumdan, gençliğimden ötelere...

Alıp gezdiriyorum zamanı; gözlerimde cıvıl cıvıl kuşlar gibi...

Mevsimler gibi renk renk...

Beraber yürüyoruz!

O kadar yakınız ki öyle... o kadar uzağız...

Okunma Sayısı: 1563
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı