"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vefâ denen işte, bu

Ali Rıza AYDIN
03 Şubat 2022, Perşembe
İnsan, âciz; eli kısa, ömrü kısa.

Bunu fark ettiği, elinden hiçbir şeyin gelmediğini gördüğü zaman, Mevlâ’sının kapısına dayanır; mahzunane gece gündüz yalvarır. 

“İki iyilikten bir iyilik” sözü, zaman zaman söylenir. Bunu, dermansız dertlere duçar olmuş yakınları için, Yaradan’dan “medet” dileyen kimselerden duyarız. 

Elbette ki böyle sözler, çaresizlik sözüdür. 

Ne var ki,  gelmesini canı yürekten istediğimiz insanların gitmesini arzulamak kolay değil; hatta mümkün değil. 

Hiç kimse, yıllar yılı sevgi bağı kurduğu, dünyasını doldurduğu; acı tatlı nice hayat safhalarını birlikte yaşadığı eşi ise söz konusu olan, “iyilik” niyetiyle de olsa gitmesini, huzurunun bitmesini istemez. İsteyemez! 

Vefâ o ki var günde, dar günde; hasta düşmüş zor gününde eşinin yanında olabilmek; ona, o gün, vefâsını sunabilmek. 

Bazen bir tebessümün hastaya nafi bir ilâç gibi tesir ettiği bir gerçek.  

Hem sevap, hem sadâka! 

Hastaları ziyaret etmenin ne kadar önemli ve sevaplı olduğunu bilenler bilir. Bilmeyen de bilmeli… 

Hasta bir mü’mini ziyaret etmek sünnettir.  

Hatta bir hadis-i şeriflerinde, Peygamberimiz (asm); “Hastaların duâsını alınız; onların duâsı makbuldür” (İbni Mace, Cenâiz 1) buyuruyor.  

Hastaların duâsını almak, gönüllerini hoşnut etmek, onlara moral vermek ve vefâkârâne hizmet etmek, insanı dünya ve ahiret saadetine kavuşturur. 

Bu da, işin bir başka yönü… 

Konu hasta, konu vefâ olunca, yaşanmış şu örnek davranışı sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim: 

Nazmiye Hanım, rahatsız. 

Tedavi olmak üzere hastahanede bulunduğu günler... 

“Süleyman Demirel, Alzheimer olan ve dört buçuk yıldır yatarak tedavi gören 65 yıllık eşi Nazmiye Hanımı ziyaret etmek için düzenli olarak hastahaneye gidiyormuş. Kendisi hasta bile olsa, ziyaretini sektirmemeye çalışıyormuş. 

“Doktorlar, onun yıpranmasını engellemek için ‘Kendinizi yormayın efendim, nasılsa artık sizi tanımıyor’ demişler. Acı acı gülmüş Demirel: 

“Ama ben onu hâlâ tanıyorum” demiş. 

Vefâ denen işte, bu! 

Rabbim, her ikisine de rahmetiyle muamele eylesin. 

Hani, nikâh masasında, önce Allah’a (cc), aynı zamanda hâzırûna; “Sevinçte tasada, iyi günde kötü günde…” diye söz veriyor ve bir akit imzalıyoruz ya; orda kastedilen, bu mana.  

Cenab-ı Hak, ikinci gününe girdiğimiz şu mübarek şuhûr-u selâse ve bugün idrak edeceğimiz Regaib Gecesi hürmetine; bu gecedeki müstecâb duâlar hürmetine dertlilerimize devâ, hastalarımıza hayırlı şifalar lütfeylesin. Âmin. 

Okunma Sayısı: 1708
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • nabi

    3.2.2022 17:55:47

    Kardeşim günümüz insanlarına çok dersler alınması gereken bir konuyu çok güzel bir şekilde ifade etmişsiniz. Bu vesile ile mübarek Regaib kandili hürmetine Adem A.S.'dan sevgili peygamberimize(S.A.V.) kadar ne kadar peygamberler geçmişlerse cümlesinin, sahabe efendilerimize, evliyaullaha, üstadımız Bediüzzaman Said Nursi ve Nur talebesi abi ve kardeşlerimize, tüm ecdat ve taallükatımıza ,tüm ehli imana ve de Suleyman Demirel ve kıymetli eşleri olan Nazmiye hanımada Rahmetler eylesin kabirleri Nur makamları Cennet olsun İnşaallah Amin. Selam ve dua ile Cenab-ı Allah C.C.hepimizin yar ve yardımcısı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı