İnsanları sıkıntıya, müşkülâta sokan, mecbur eden ve çaresizliğe sevk eden şey, “zor”lardır; yani, kolayın karşıtı olanlar.
Herkesin bir zoru, her şeyin bir zorunluluğu var.
Gerçi, günümüzde kolay olan ne kaldı?
Yükün altında kalmak da, bir sorumluluğa muhatap olmak da zor şey.
İş sahibi olmak zor; çünkü işletmenin gereklerini yerine getirmek, gereçlerini tedarik etmek artık, zor!
Ev bark sahibi olmak zor; ıyalinin geçim levazımatından eğitimine, sağlığından emniyetine, dünya selâmetinden, ahiret saadetini göz önünde bulundurmaya ve o konuda yardımcı olmaya kadar zorluklar yumağı.
Günümüzde değil ekmek; her şey, aslanın karnında!
Aklıselim bir kimse bütün bu sıkıntıların, mecburiyetlerin; bazen de çaresiz kalışın varlığı ve hayatın zorluğu karşısında pes ederek bir kuytuya çekilmez.
Çünkü hareket ve faaliyetten ibaret olan hayat, uzun yolda basamak!
İnsanın manevî hayatını zora sokan nefis ve şeytanın yanı sıra, birçok fıtrî, fikrî ve fizikî zorluklar demeti hayatın her merhalesinde karşımıza çıkacak; var oldukça da, var olacak.
Yapılacak şey; zorlukların karşısında, yılmamak.
Atmaca kuşunun taslitine maruz kalan serçeler misali…1
Bu sataşma, serçelerin istidadını geliştirdiği gibi; maruz kalınan zorlukları aşma gayreti de insanın hayat platformundaki hareket kabiliyetini, çözüm üretme melekesini arttırıyor.
Yani, zoru başarmanın yollarını açıyor metanetle, sabırla.
Her ne kadar şeyh-ül muharririn Burhan felek, “Sabır güzel, faydalı, fakat zor şeydir” dese bile…
Konumuza ışık tutan şu anekdotta olduğu gibi:
“Bir gün iki çocuklu bir aile gezintiye çıkarlar. Çocuklardan biri yorulur, babasının kucağında gitmeyi ister. Baba yorgun olduğunu söyler. Çocuk ağlamaya başlar.
“Akıllı baba, ağaçtan bir dal keser. Bıçakla düzeltir ve oğluna: ‘Al sana güzel bir at’ der. Çocuk sevinçle ata biner ve yoluna devam eder.
Baba gülerek kızına:
“İşte hayat böyledir kızım. Bazen kendini yorgun hissedersen kendine değnekten bir at bul ve yoluna devam et!
“Bu at, bazen bir kitap, bazen bir dost, bazen de bir tebessüm olabilir” 2 der.
Âlem, bir âlem! Ötelere gidinceye kadar inişler, çıkışlar, yokuşlar…
“Bir âlem ki, gökler boru içinde;
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üst üste sorular soru içinde.” 3
İnsanın zorlarından bir zor da dostlarından, ihvânından cüdâdır.
Kırk senelik dostun ile ayrılınca, yolların
Yüreğine, kor düşüyor; kırılıyor, kolların.
Rabbim, her nevî zorlarımızı kolay, akıbetimizi hayr eylesin.
Dipnotlar:
1. Said Nursî, Sözler, 211.
2. Mahir Duman, Moral Saati, 122, Sim Yayınları.
3. N. F. Kısakürek, Çile, 187.