"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân eczahanesinden ilâçlar

Arif ŞENER
26 Ekim 2015, Pazartesi
Kur’ân-ı Kerîm bir eczahanedir. O eczahanenin eczacısı Hz. Peygamber (asm), sahibi ise Hz. Allah’tır.

Bu eczaneden her yüz yılda bir müceddit gelip zamanının yaralarına ilâçlar almış ve toplumunun yaralarına merhem olarak istimal etmiştir. Bu ilâçlar kimi zaman Hz. Mevlânâ’nın Mesnevî’si ile olmuş, kimi zaman İmamı Rabbani’nin Mektubat’ıyla olmuş, kimi zaman da Bediüzzaman’ın Risale-i Nurları ile olmuştur.

Bu müceddidler Cenâb-ı Hakk’ın izni keremiyle ve lütfuyla zamanın yaralarına Kur’ân’ın eczahanesinden getirilen ilâçların nasıl kullanılması gerektiğini anlatmışlar. Lâkin her zaman olduğu gibi dinleyen de olmuş dinlemeyen de. Kimi devlet liderleri bu reçeteden haberdar olmuş, halkın huzura ermesine vesile olmuş, kimi devlet adamları ise bu reçetelerin hakikatine itimat etmemiş ve halkın perişaniyetine sebep olmuş.

Ülkemize baktığımızda 1970’lerdeki anarşiden tutun, 1980’lerdeki olaylara ve günümüzdeki problemlere kadar hepsi çözümsüz değildir aslında. İlâç vardı, ama ilâçları kullanmayan büyükler vardı. O ilâcı kullansalar kin ve nefret tohumları yeşermeyecek kardeş kardeşe silâh sıkmayacaktı. Bu da birilerinin planlarını bozacak, ayaklarına taş olacaktı. 

Hâlbuki o ilâçlar Anadolu’nun manevî birer sigortasıydı. Maddeten ayakta durmakta zorlanan ülkenin, manevî olarak da çökmesi en çok düşmanlarımızı sevindirecekti. Bediüzzaman kardeşlik dedikçe, uhuvvet dedikçe, iman dedikçe, dâvâm dedikçe onlar deliye döndüler. “Bir Said değil, bin Said feda olsun” dedikçe artık bu dâvâyı bitiremeyeceklerini anladılar. Ama pes de etmediler. Bu defa Nur Talebelerinin arasına nasıl fitne sokarız planları yaptılar. Nurcuları bölmenin en kolay yoluydu siyaset. Bunu önce din ekseninde siyaset yapan partilerle denediler, sonra ihtilâl ürünü olanlarla ve en sonda 28 Şubat mahsulü olanlarla.

“Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz” hadisi şerifi tecelli etti. Yeni Asya’yı ‘siyasete bulaşıyor’ diye eleştirenler, kınayanlar; gün geldi 28 Şubat ürünlerinin en ateşli partizanı oldular. Rabbim onlara da basiret nasip etsin.

Kim olursa olsun “İhlâs Risalesi”ndeki düsturları unutamaz. Ve şunu da bilir ki, gafletle siyasete dalsa önce şefkat tokadı, ardından da zecr tokatları gelir. “Boş vaktim var ne yapayım ülke siyasetini takip ediyorum” diyenlere ise Gençlik Rehberi’ndeki Dördüncü Mesele’yi hatırlatmakta fayda var. Eğer vakti varsa bütün sermayesini vaktini himmetini iman kurtarma hizmetine vakfetmeli.

Siyasîlerin de artık yanlış yönlendirilmeden ve inatlarından vazgeçip halkın ve toplumun yaraları kangren olmadan bu zamanın ilâçlarını halka ekmek gibi su gibi dağıtmalılar. Zira Risale-i Nurlar olmadan çözüm, huzur ve refah olması zor gözüküyor. Zira Bediüzzaman’ın getirdiği ilâçlar Kur’ân’ın malı. Kimin haddi var ki Kur’ân’ın eczahanesinden gelen ilâçları beğenmesin, dil uzatsın, neşrine engel olsun?

Okunma Sayısı: 1844
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı