Ankara Yeni Asya Hanım okuyucuları geçtiğimiz günlerde “Gençlik ve Manevî Arayış” adlı bir program düzenlediler.
Sunuculuğunu Ayşenur Sağun’un yaptığı program genç hafız Zehra Özata’nın okuduğu Kur’ân tilavetiyle başladı. Akabinde gençlik konulu sinevizyon izlendi.
Program "Gençlik ve Manevî Arayış" konulu panelle devam etti.
GENÇLİK HİÇ ŞÜPHE YOK Kİ GİDECEK
Panelin ilk konuşmacısı olan Zeynep Kut “Gençlikte Kimlik ve İnanç Arayışı” konulu çalışmasında şunları söyledi: “Gençlik dönemi, insanın hem fiziksel hem de psikolojik olarak en hızlı değişim ve dönüşüm geçirdiği bir evredir. UNESCO gençlik dönemini 15-25 yaş arası olarak tanımlar. Ülkelerin gelişmişliğini gösteren gençlik hem en güzel hem en tehlikeli dönemdir. Bu dönemde, ferdler sadece toplumsal normlara uyum sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kimliklerini bulmak için yoğun bir içsel yolculuğa çıkarlar. Bu dönemde kişinin kimlik karmaşası yaşayarak "Ben kimim?", "Nereye yönelmeliyim?", "Niçin?" gibi sorulara cevap arar. Kimlik arayışı, gençlerin kendilerini tanıma, anlamlandırma ve toplumsal dünyadaki yerlerini belirleme sürecidir. Manevî kimlik, kişinin iç dünyasıyla, Allah ile olan ilişkisiyle ve nefsini terbiye etmesiyle ilgilidir. Risale-i Nur’da bu kimliğin oluşumu için: İman, en temel esas olarak görülür. Marifetullah (Allah’ı tanıma) ve muhabbetullah (Allah’ı sevme) öne çıkar.”
GENÇLİK EBEDÎ SAADETİN ANAHTARI
Panelin ikinci konuşmacısı Zeynep Nur Yalabık ise Risale-i "Nur Perspektifi ile Hakikî Gençlik" konusunu ele aldı. Araştırmasını şu cümleleriyle paylaştı: “Üstad Hazretleri, gençliği bir imtihan sahası olarak görür; ama aynı zamanda bir nimet, bir emanet, hatta ebedî saadetin anahtarı olarak da tanımlar. Evet gençlik bir nimet çünkü çok güzel meziyetlerle donatılmış. Enerjisi, zihnin açıklığı, fiziksel ve mental sağlığı bu dünya yaşamında en zirve olduğu dönemlerden biri. Bu husustan bakarsak gençlik insana verilmiş bir nimet. Ama aynı zamanda da bir emanet ki hiçbir insanda şu zamana kadar ebedî bir şekilde kalmamış. Nimet olmasının bir diğer yanı ise de bu emanet olan gençlik ebedî saadete açılan kapının da anahtarını hükmünde. Hakikî gençlik; hislerin, tutkuların, eğlencenin değil, aklın, kalbin ve imanın yönettiği gençliktir. Hakikî gençlik: Allah’a kul olmanın verdiği huzur ve istikamettir. Bu gençlik, ebedî gençliği doğurur. Özetle, gençlik dönemi, istikamet ve imanla değerlendirilirse yücelir; nefsanî şekilde yaşanırsa felakete sürüklenir.”
ALLAH'IN RIZASINI KAZANMAK
Panelin son konuşmacısı Şeyda Sultan Zengin, "Dünyevî ve Uhrevî Saadet Arasındaki Denge"yi anlattı. "Pozitif psikoloji kurucusu Martin Seligman dini, gelecek için umut aşılar ve yaşamda anlam oluşturur şeklinde açıklamıştır" diye söze başlayan Zengin, sunumunu, "Kabiliyetlerini keşfet zorbalığı", "Dünya hazır lezzet, uhra ötelenmiş lezzet", "Meşru dairedeki helâli gençlere kolaylaştırmak", "Gençlerin imanını kurtarmak için kendilerini net ortaya koymaları" başlıkları altında ele aldı. Sadece gençlerin değil tüm insanların ana hedefinin Allah’ın rızasını kazanmak olduğunu vurguladı. Dört peygamberin aynı zaman diliminde yaşadığı coğrafyada gelişen hadiselerden örnekler vererek bu zamanda neden ümitvar olunması gerektiğini anlattı. Ve sunumunu şu cümlelerle tamamladı: “Biz Müslüman gençler olarak uyanık olacağız. Değerlerimizi, sınırlarımızı çiğnetmeyeceğiz. Bu asırda ancak değerlerimizle tam var olarak imanımızı koruyabiliriz.”
Program üniversiteli gençlerin seslendirdiği ilâhîlerle sonlandırıldı.