Vazife-i kudsiye noktasında takdirat ve medih bana ait olmayıp nurlu Sözler’e ve belki doğrudan doğruya hakaik-i imaniyeye ve esrar-ı Kur’aniyeye ait olduğu için onu müftehirane değil, Cenab-ı Hakk’a karşı müteşekkirane kabul ediyorum.9
İftihar etmekte, insanın kendi nefsine pay çıkarma durumu olabileceği için şükrederek kabul etmek elzem. Zira şükür nimeti ziyadeleştirir. Hizmet eden kardeşimizi ise minnetdarlığa bedel, dua ve tebrik etmeliyiz.
İstemediğimiz halde Allah’ın ihsanı olarak bir medih gelmişse; O amelin ve ilmin insanlarda hüsn-ü tesîri namına kabul etmek güzeldir ki,َ [“Bana, arkamdan hayırla yâd edilmeyi nasip et.” Şuarâ Sûresi, 26:84] buna işarettir.10
Hamisen: Eğer dellalık vazifesinde iken hakkımızda hakaretli sözler söylenmiş ise tavrımız şu olmalı: “Eğer o adamın tahkiratı, benim imana ve Kur’an’a hizmetkârlığım sıfatıma ait ise o bana ait değil. O adamı, beni istihdam eden Sahib-i Kur’an’a havale ediyorum. O Aziz’dir, Hakîm’dir.”11
Sadisen: Bu şahsiyet itibariyle kuvvetimiz elli milyondur.
Korkunuz mesleğimden ve Kur’an’a ait dellâllığımdan ve kuvve-i maneviye-i imaniyeden ise elli bin nefer değil, yanlışsınız! Meslek itibarıyla elli milyon kuvvetindeyim, haberiniz olsun!12
Sabian: Ders okurken kendi kusurlu şahsiyetimizden çıkarız.
Hulusi ağabeyin cemaate sözleri okumak zamanındaki fazla inkışaf ve ulvi hissiyati da bu sırdandır.
O vakit sen, dellâl-ı Kur’an Said’in vekili belki manen aynı hükmüne geçtiğin içindir. 13
Ders okurken âli, hakikatte ise adi görünebiliriz ve görünen doğrudur..
Sâminen: Tebliğ ederken
Kur’an-ı Hakîm’in sadık bir hizmetkârı, ne kadar âdi olursa olsun Kur’an namına, en büyük insanlara emirlerini çekinmeyerek tebliğ eder ve en zengin ruhlu olanlara Kur’an’ın âlî elmaslarını yalvararak, mütezellilane değil belki müftehirane ve müstağniyane satar.14
Hakikatleri tebliğ ederken muhatabın yüksek mertebede olması, yaşlı veya hizmete yıllarını vermesinin önemi olmadan hakikatleri çekinmeden izah etmeli. Kuran namına iftihar etmeli. Ses tonumuz ve ifade şeklimiz zelilane olmamalı. Müstağniyane yani ilmin feyzin ve istifadeyi verecek olanın kendisi değil Kur’an’ın i’cazından geldiğine itimat edilmeli..
Ve böylece sürüp gider. Ve helümme cerrâ...
Şahsî dükkânımızdaki ehemmiyetsiz şeyleri satışa çıkarmadan mukaddes dükkanın hizmetkarlığını yapabilmek duasıyla..
Nefis cümleden süfli, vazife cümleden a’la.