Risale-i Nurlar sorulması muhtemel sorulara önceden cevap vererek beyanın selametini sağlamıştır.
Misal olarak; Necat yalnız sıdkla, doğrulukla olur. “Urvet-ül vüska” sıdktır. Yani, en muhkem ve onunla bağlanacak zincir doğruluktur.” İfadesinden sonra ‘Yalana hiç fetva yok mu?‘ gibi mukadder sualin kapısı şu ifadelerle kapatmıştır. Maslahat için kizb ise, zaman onu neshetmiş. Yol ikidir, üç değil. Ya
doğru, ya yalan, ya sükût değildir. Söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu söylemek doğru değil.
Bâzı zarar verse, sükût etmek... Yoksa yalana hiç fetva yok.
Diğer bir misal 22. Mektup’ta yer alır. Gıybetten altı mertebe şiddetle zecreden ayet tefsir edilir.
“Gıybetin caiz olduğu yerler var mı?” gibi mukadder suale şöyle yer verilmiştir. Gıybet, mahsus birkaç maddede caiz olabilir. Ara ara dikkatimizi çeken “Eğer desen“ ifadeleri de bu hakikate hizmet etmektedir .
9) ÜSLUPLARIN BEDAATİ GARİP VE MÜSTAHSENLİĞİ
Bedî’, garib demektir. Benim ahlâkım suretim gibi ve üslûb-u beyanım elbisem gibi garibdir, muhaliftir. Hem de muradım bedî’, acib demektir.
Kur’an’ın üslupları hem garibdir hem bedî’dir hem acibdir hem muknidir. Hiçbir şeyi hiçbir kimseyi taklit etmemiş. Hiç kimse de onu taklit edemiyor. Nasıl gelmiş, öyle o üsluplar taravetini, gençliğini, garabetini daima muhafaza etmiş ve ediyor.30
Risale-i Nur kimseyi taklit etmemesi cihetiyle bediidir. “Ne şarkın ulûmundan ve ne de garbın fünunundan alınmış değil. Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın bu zamana mahsus bir i’caz-ı manevîsidir.”31
Geldiği üslubu muhafaza etmesi bediiliğine emaredir. “Onlar ne hal ile yazılmış ise öyle kalması lâzım geliyordu. Sonradan tashih ve tanzim etmeye mezun değiliz! “
“Evet, işte, şimdi, hem de, zîra, olan, şu, bu” tekerrürleri sizin gibi beni de usandırıyor. Başkasının tashîhine de kat’iyyen razı olamıyorum. Zîra külahıma püskül takmak gibi, başkasının sözü sözlerimle hiç münasebet ve ülfet peyda etmiyor. Sözlerimden tevahhuş eder.32
Bazı hakikatler anlaşılmıyor gibi görünebilir. Hemen yüzümüzü ekşitip abûs, kamtarîr olmayalım.
Dikkat ve teenni ile okursak kendini açacaktır. ”Evet, nazlanan ve istiğna gösteren nâzeninlerin mehirleri dikkattir.” Fikri harpler ehli nazarı dikkate davet eder. Mütalaasında tekrar ile devam edilirse meluf ve menus bir şekil alır.
Elhasıl; acz ve fakr tezkeresiyle araştırmaya muvaffak olduğumuz saray-ı Nurun hazinesinden gözlerin gördüğü ve kulakların işittiği hakikatleri nazar-i dikkatinize sunuyoruz.. Teemmel! Vesselam- SON
Dipnotlar:
30-Sözler 725
31-STG 116
32 -Eski Said Dönemi 204