1900’lü yıllardan itibaren evlerde üretilen yemeklerin yerini fabrikalar aldı. İnsanlar hazır ve katkılı gıdaları tüketmeye teşvik edildi. Daha çok tüketim başta obezite olmak üzere çok sayıda sağlık sorununu ve obeziteyi beraberinde getirdi. Dünyanın yaklaşık 2 milyarlık kesimi bu fazla kilolarını vermek için yüzlerce milyar dolar harcarken, yaklaşık bir milyar kesimi ise temiz su ve gıdaya hasret.
Üstelik,“Dünyada yılda 1.3 milyar ton yiyecek çöpe gidiyor.
Sadece bu israf, en az 3 milyardan fazla insanı besleyecek kadar büyük…
Yarım yüzyıl öncesine oranla tükettikleri şeylerin çeşit ve miktarları 8 kat artış göstermiş olmasına rağmen, hem daha fazla açlar, hem de daha fazla sağlıksız.” 1
Ülkemizin içinde bulunduğu durumda maalesef farklı değil. Her üç kişiden biri obez, her dört kişiden biri ise fazla kilolu. Yani nüfusun yaklaşık üçte ikisi gerektiğinden çok fazla gıda tüketmiş. Bu fazla kiloları vermek için yapılan harcama 10 milyonluk Somali’nin GSMH’sına neredeyse eşit. Bu şekilde yaşamaya devam edersek, Rabbimizin huzurunu çıktığımızda çetin bir hesabın bizi beklediğini unutmamalıyız.
Kime benziyoruz; gayr-i müslime mi, mü’mine mi?
Dünyaya gönderilişimizin gayesini hatırlayıp gereğini yapmalıyız. Aksi takdirde mutfakla tuvalet arasında ömrümüzü tüketmiş olacağız! “Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan Cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise –dünya-zevklerinden yararlanırlar ve hayvanlar gibi yer içerler. Onların kalacakları yer ateştir.” 2 mealindeki âyeti ve “Kâfir, yedi mideye yer, Mü’min ise tek mideye yer” 3 hadisiyle beraber değerlendirdiğinde ne kadar az yememiz gerektiği ortaya çıkmıyor mu?
Dipnotlar:
1- Kemal Özer, Ramazan Kitabı s. 187.
2- Muhammed Sûresi, 12. âyet.
3- Tirmizi, Yiyecekler 20/1820.