"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tebliğde Nebevî metod nasıl olmalı?

Çetin ACAR
21 Mart 2021, Pazar
Peygamberimiz’in (asm) ümmetine tevdi ettiği en mühim sünnetlerinden biri “tebliğ” vazifesidir. İman ve Kur’ân hakikatlerini başkalarına Peygamberimiz (asm) gibi anlatmak, bu zamanın en önemli bir sünnet vazifesidir.

Peygamber Efendimiz (asm) bir Hadis-i Şerifinde, “Âlimler, Peygamberlerin varisleridir” 1 diye buyurmuşlar. Madem âlimler peygamberlerin varisleridir. O halde hak ve hakikatin tebliğ ve neşri hususunda onların tutmuş yolu takip etmemiz lâzımdır. (Tarihçe-i Hayat, Önsöz)

Talebeleri Üstadımıza sorarlar; “Hadiste âlim tabiri var. Bir kısmımız yalnız kâtibiz.

Elcevap: “Bir sene bu eserleri ve bu dersleri anlayarak okuyan bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir” (Lem’alar, 404) diyerek, bu asırdaki âlimin tarifini yapar.

Pekâlâ, bu önemli vazifeyi kim veya kimler yapmalıdır? Bediüzzaman Hazretleri, “Her bir mü’min ilây-ı Kelimetullah ile mükelleftir” diyor. Yani Müslüman’ım diyen herkesin vazifesi, Allah’ın sözlerini yüceltmek ve neşretmektir.

Bu zamanda, Risale-i Nur’daki hakikatli bilgilere sahip olmak ve bildiklerimizi anlatmakla beraber, yaşayışımızla göstermemiz de çok önemli. Üstad, “Lisan-ı hâl, Lisan-ı kâl’den daha etkilidir” derken, tebliğ görevindeki bu önemli düsturu da gösteriyor.

Bir başka metot ise, muhatabımızı rencide etmeden yumuşak sözle hitap etmek. Kavl-i leyyin. Tebliğde yumuşak konuşmanın önemini Cenab-ı Allah Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Musa’ya, Firavun’a gitmeden önce uyarmış: “Sen ve kardeşin (Harun (as) âyetlerimle gidin ve Beni zikretmede gevşeklik göstermeyin.” (Taha S. 42)

Çünkü Firavunun kibir ve inkârında azmış durumda olduğunu bildirmiş, fakat yine de ona dini tebliğ ederken yumuşak bir üslûpla konuşmalarını emretmiştir. “Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp düşünür veya içi titrer, korkar.” (Taha 43, 44)

Bu kıssadan aldığım hisse, muhatabımız Firavun gibi cebbar, azgın, kibirli biri dahi olsa, mutlaka tebliğe gidilmesini ve onunla yumuşak bir şekilde konuşulması gerektiğini anlıyoruz.

Bir başka önemli düstur da; bu çok önemli vazifeyi yaparken, asla ve kat’a dünyevî ve uhrevî menfaat istememek, hatta lisan-ı halimizle dahi belli etmememiz lâzım. Kur’ân-ı Kerîm’in birçok yerinde Cenab-ı Allah’ın bununla ilgili kesin uyarıları var. “Ey Muhammed de ki; Tebliğ görevinden dolayı sizden bir ücret istemiyorum.” (Sad S. 38) “Benim ücretimi ancak Allah verir.” (Yunus 72. Hud 29. Sebe 47)

Tebliğimizin tesirli olması için yalnız “Allah’ın rızasından” başka hiçbir şey beklememeliyiz. Rıza-ı İlâhî her şeye kâfidir.

Bediüzzaman Hazretleri, önemine binaen “istiğna” düsturunu Risale-i Nur Hizmetinin merkezine koymuş ve bütün Talebelerini de bu düstura harfiyen uymalarını mükerreren tavsiye etmiştir. (İkinci Mektup)

Peygamber Efendimiz (asm) tebliğ vazifesinde, ciddî tavizsiz ve metanetini hiç bozmazdı:

Hem tebliğ ettiği ahkâmın sağlamlığına öyle bir vüsuk ve güvenmekle söylüyor ve dâvet ediyor ki, dünya toplansa, onu bir hükmünden dahi geri çevirip pişman edememiş. Buna şahit, bütün tarih-i hayatı ve siyer-i seniyyesidir.

“Resul-i Ekrem (asm) “peygambere düşen ancak tebliğ etmektir” (Maide S. 99) olan ferman-ı İlâhiyi kendine rehber-i mutlak ederek, insanların çekilmesiyle ve dinlememesiyle daha ziyade gayret ve ciddiyetle tebliğe devam etmiştir.

Çünkü “Sen, sevdiğin kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Allah, dilediğine hidayet verir” (Kasas S. 56) Sırrıyla anlamış ki, insanlara dinlettirmek ve hidayet vermek, Cenab-ı Hakk’ın vazifesidir; Cenab-ı Hakk’ın vazifesine karışmazdı.” (Lem’alar 321)

Bu asırdaki tebliğ vazifesini, en tesirli bir şekilde, en muannidi dahi ilzam ve ikna eden, aklı, vicdanı ve kalbi tatmin ettiren delilleriyle, Risale-i Nur Külliyatı’dır.

Allah (cc) tebliğ görevini ifa eden bütün Müslümanlardan razı olsun. 

Dipnot:

1- Müsned, Keşf-ül Hafa, İbn-i Mace. 

Okunma Sayısı: 1770
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı