"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çılgın kediler

Çetin KASKA
01 Mayıs 2011, Pazar
Kedi dediğimiz hayvan bir mübarek mahlûktur. Ne bileyim meselâ köpekler için daha genel geçer cümleler kurarak ‘beagle’lar oyuncudur, çocuk sever; ‘doberman’a temkinli yaklaşmak lâzım, bazen sapıtabilir; tazılar hızlı koşar; bilmem kimi iyi av köpeği olur; pitbull kötü elde yetişirse saldırgan olur diyebiliriz.

 Haa şimdi bunu dedik, bir veteriner ya da hayvanlardan iyi anlayan birisi çıkıp; “Hayır efendim bu tarz genellemeler çok yanlış” diyebilir pek tabiî. Ama demek istediğimi anladınız, köpekler biraz daha huyu suyu belli hayvanlardır.
Kediler öyle mi? Aynı cinsten dört kediyi koy yan yana, dördü de kafasına göre takılır. Biri gelir sırnaşır, öbürü zıplar atlar, bir başkası sürekli uyur, dördüncü de sevmeye kalksan tırmalar, sen sevmeyeyim diyince de gelir kucağında uyumaya başlar.

Hangi saatte ne yapacağını pek kestiremeyebilirsin, uyuyor dediğin anda zıplayarak üstüne atlayabilir ya da hadi oyun oynayalım diye kurdeleyi çıkarınca basitçe sırtını dönüp gidebilir. 
Bütün ev ahalisi oturmuş gece 9 civarı televizyon seyrederken o birden evin içinde cin çarpmış gibi bir o köşeden bir bu köşeye koşmaya başlayıp, ondan sonra da rahmetli dedenin en sevdiği yataş koltuk takımının, ayağı kırıldığı için en gidici vaziyette olan sandalyesini, sanki bilmiş de seçmiş gibi hedef alıp, 2 metre öteden patinaj çekerek sandalyeye doğru saldırıya geçebilir, tepesine ulaştığı anda biz ev ahalisine ‘’bana boyun eğeceksiniz’’ pozunu verip, sonra tam da dedenin ayağının dibine sandalyeyle birlikte kapaklanabilir.
Aynı kedi meselâ bir bayram sabahı uyandığımızda koocca bir tepsi şekerparenin her birini ayrı ayrı mıncık mıncık yaparak tadına bakmış olabilir, ondan sonra tadına bakamadan çöpe dökülmek zorunda kalan şekerparelere mi yanarsın, yoksa beyefendiyi bir türlü yakalayıp da patilerini silmeyi beceremediğimiz için, evin yerlerinin, çeşitli köşelere yayılmış şerbetli pati izleriyle yapış yapış olmasına mı?
Kediler dediğim gibi ilginç yaratıklardır; kendilerine her şeyi hak görebilirler. Evin tepelerinde gezinmek onların hakkıdır; o tepedeki raflara ne hakla biblo dizmeye niyetlenmişsinizdir? Masanın üstünde çalışma lambasının ışığının vurduğu yerdeki o sıcaklıktan boylu boyunca yatağını yayarak faydalanmak yine onun hakkıdır; siz kendinizi ne sanıp da oraya çalışma kâğıtlarınızı koymuşsunuzdur? Çorap kutuları, yeni yıkanmış çamaşırların durduğu sepet gibi yerler, yumuşak olduğu için güzel yatma mekânlarıdır; sizin siyah çoraplarınızın, kılık kıyafetinizin onun tüylerine bulanması aslında beyefendi ya da hanımefendinin size yaptığı bir lütuftur, yoksa bunun yeni mi farkına varıyorsunuz? Sabahları sizin uykunuzun en tatlı yerinde olmanız ona bir şey ifade etmeyebilir, zira o anda perdeden giren güneş ışığının yansımalarıyla oynarken, oranıza buranıza tırnak geçirmek önemsiz bir detaydır. Karnı acıktıysa doyurulmalıdır, elbiseleri pislenmişse değiştirilmelidir, yoksa salonun orta yerine çamurlu girmek en tabiî hakkıdır. O saksılar oraya çiçek beslemek için konmamıştır, onların aslî görevi kendisinin eşelemesi ve oynaması için toprak taşıyıcılığı yapmalarıdır.
Kedi meraklı hayvandır, her şeyi karıştırmalı ve her yere burnunu sokmalıdır. Her yere tırmanmalı, her deliğe girip ne var bakmalıdır yoksa çatlayıverir maazallah. Kafasına koyduğu eylemi gerçekleştirme esnasında önüne çıkan engelleri devirebilir, düşürebilir, kırabilir. Bunlar normal şeylerdir. Biz fanilerin önemsiz eşyaları onun hayatında bir önem teşkil etmek durumunda değildir.
Ya da meselâ sırf merak ettiği bir şeyi koklamak ya da tanımak isterken onu düşürebilir, dönüp size basitçe “aaa ben düşürmedim, kendi kendine düştü” bakışı atabilir, sonra da hiçbir şey olmamış gibi yere atlayıp koklama seansına kaldığı yerden devam edebilir. Bir şeyin senin koyduğun yerde durmasını istemiyorsa, sen, kedi eşyayı düşürdükçe inatla kaldırıp oraya koymaya devam edersin; o da, onu tekrar tekrar atmaya devam eder. Sonunda kazananın kim olacağını söylememe gerek yok her halde. Yine aynı meraktan dolayı, yan yana duran bütün kaktüslerin her birini tek tek koklayacak ve her bir koklama sonrası burnuna batan dikenlerden dolayı hapşırıp, kafasını sallayarak, bir sonrakini koklamak üzere hamle yapmaya devam ederek sizi gülme krizlerine sokacaktır.
Kedilerde sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer mantığı pek gelişmemiştir ne yazık ki, merak her zaman her şeyden üstün gelecektir.

Okunma Sayısı: 1680
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı