"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayret! Bugün doğum günümmüş

Çetin KASKA
17 Nisan 2011, Pazar
DOĞUM günlerini önemsemezdim. Özel günleri titrek bir duyguyla dünyanın en önemli günü ilân edenleri küçümsediğim de olmuştu.
Kendi doğum gününü kendi organize edenlerden de olmadım. Benim için hazırlanmış ve sürprizlerle altı iyice ısıtılmış eğlencelerden memnun olsam da, bana sarılanların sırtına pıt pıt vururken gözlerim hiçbir zaman dolmamıştır. O gün öğle vakitlerine kadar kimsenin beni kutlamamış olmasını pek önemsememiştim. Sahilde kırmızı çay içerken kendi kendime, ‘’Eee yaş da bir hayli oldu, hadi bakalım’’ gibi daha çok dişsiz ağızlara yakışacak monologlarla kendi kendime eğleniyordum. Sonra vakit ilerledikçe bir şeyler olmaya başladı, duygularım yavaş yavaş değişiyordu.   
Artık çayları ard arda içmemden mi, yoksa deniz manzarasının kederi ima eden güzelliğinden mi bilmiyordum, bir sıkıntı çöktü içime. Tamam, bir şölen beklemiyordum, ama en azından birileri arayabilirdi. Saatler geçtikçe, doğum günlerini önemsemeyen kalender tavrım gevşemeye başlamıştı. O güne değin, yarı entelektüel bir bilinçle özel günleri sallamamanın gizli havasını atan ben, kendimi yapayalnız ve unutulmuş hissetmeye başlamıştım.. ’’Eee işte böyle oğlum, yapayalnızsın şu hayatta’’ benzeri cümleler kurarken bu sefer dalga geçmiyordum. Uzaklaşan bir geminin düdüğü, şen kahkahalarla caddeden geçen bir grup, ayaklarımın etrafında dolanan kedi, mekânda çalan dertli Fransız müziği gibi kederi hatırlatan şeyler birleşip yalnızlığımı güzelce ovaladılar.   
Baktığım her şeyi bir hüzün aksesuarına çeviriyordum. Dönüşüm yoktu kendi kendime yağdırdım bir keder sağanağına tutulmuştum. Bir süre sonra çayı bırakıp kederi sulamak konusunda daha şık bir aksesuar olan kolaya döndüm. (sanki o an biri arayıp doğum günümü kutlasa bütün bu hava bozulacaktı. İnsan evlâdı bazen kendi oluşturduğu bir durumun en iyi oyuncusu olmak konusunda canhıraş bir performans sergilemeye bayılıyor) kolayı içerken bütün arkadaşlarımı içimden tek tek zikrederek onlara sitemlerimi sundum. Sonra ailem geldi aklıma; kelimelere vurulsa, ‘’hadi babam unutmuştur, yaw anne sen de mi unuttun? Oğlunu böyle bedbaht, yalnız, sevgisiz bıraktın’’ gibi çok kötü şiirlere benzeyen düşüncelere daldım. İyice arabeskleşmeye başlamıştım.  
Biraz önce ayaklarımın etrafında dolanan kediyi bulsam boynuna sarılacaktım, denize düşsem düdüğümü çalıp bir vapur gibi uzaklaşacaktım. Bir hüznü kendi kendime başlatmış, büyütmüş, şimdi de altında eziliyordum. Kederden fena halde yaşlanmıştım…O gün bir doğum günü kutlaması yaşasam muhtemel sıkılırdım, ama bir kutlama yoktu ve sitem ediyordum.. Kendi kendimi sürekli dürttüğüm gecenin zavallı finali budur. O gün kimsenin yaşadığım fırtınalardan haberi olmadı. Bir vapur düdüğüne anlamlar yükleyerek, bir balığa akıl vererek, yakıp yıktım dünyayı. Kendi oluşturduğum dünyadan arkadaşımın arayıp manidar bir ses tonuyla, ‘’Nerdesin oğlum sen’’ demesiyle kurtulabildim. Tamamıyla gerçek dünyaya dönüşümse garsonun getirdiği hesabı görmeme denk düşer. Hızla eve döndüm. Salonda beni bekleyen sürprizi, klişe milişe demeden bütün samimiyetimle kucakladım. Sarıldığım arkadaşlarımın sırtına pıt pıt vururken gözlerim bir dolup bir boşalıyordu. 26 yaşındaydım…
Birden delikli yorganımın kenarında duran bir pakete gözüm ilişti. Üzerinde ‘’haylaz ve çaylak olum doğum günün hayırlı ola’’ diye yazılı olan annemin bana gönderdiği çocuk mezarı ayakkabıları aldım, koklamaya koyuldum.. Fabrika kokusu sinmişti içlerine, ama yine de köyden gelmiş olması hasebiyle sarıldım onlara.. onları bir kenara bıraktıktan sonra sanal iletişimin yani (facebook ve twitterin) koluna kendimi attım, eskiden yaptığım esprileri bile beğenmeyen herkes, şimdi benim doğum günümü kutluyordu ufacık bir mesajla.. Kapitalizmin yüzüne bir şamar indirip, twitterda takılmaya başladım, ama bu gelen 26 yaşımı sevmedim hiç… 
Okunma Sayısı: 2205
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı