Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Lâhikalardaki bazı mektuplarında kuşların Risale-i Nurlar’la alâkadarlıklarından bahsetmiştir. Bazı kuşların odasına girmesi kendisinden kaçmaması, camın önünde beklemeler gibi durumlarından dolayı bazen de “müjdeci” gibi algılamıştır.
Kuşların emr-i İlâhî ve ilham-i Rabbaniye mazhar olmaları:
Üstad Bediüzzaman Hazretleri Emirdağ Lâhikası’ndaki bir mektubda odasına giren bir kuşun Risale-i Nur’un serbestiyetinin lâtif bir emaresi olarak şöyle anlatıyor:
“Dün, birdenbire bir serçe kuşu pencereye geldi, vurdu. Biz, uçurmak için işaret ettik, gitmedi. Mecbur oldum, Ceylan’a dedim: ‘Pencereyi aç; o ne diyecek?’ Girdi, durdu, ta bu sabaha kadar... Sonra odayı ona bıraktık, yatak odama geldim. Bu sabah çıktım, kapıyı açtım, yarım dakikada döndüm, baktım, “Kuddüs, Kuddüs” zikrini yapan bir kuş odamda gördüm. Gülerek dedim: “Bu misafir niçin geldi?” Tam bir saat bana baktı, uçmadı, ürkmedi. Ben de okuyordum; ekmek bıraktım, yemedi. Yine kapıyı açtım, çıktım, yarım dakikada geldim, o misafir kayboldu.” 1
Marangoz Ahmed’den gelen mektubu iki çekirgenin dinlemeleri: “Lâtif ve manidar bir tevafuktur ki, dünkü gün, masumların mecmuası elime geçti, açtım. O mecmuanın başında, o masumların bir kumandanı hükmünde ve Medrese-i Nuriyenin kahramanlarından Marangoz Ahmed’in gayet ziynetli ve nakışlı ve dikkatli yazdığı Küçük Sözler, başında derc edilmiş gördüm. “Maşaallah Marangoz Ahmed, dedim, masumların çavuşu olmuş.” Aynı günde bir mektubu elime geçti, açtım. Marangoz Ahmed’in gönderdiğimiz mektupları arkadaşlara gecede okumak zamanında, iki çekirge mektubun başına gelip ta bitinceye kadar dinlemelerini gördüm. Birkaç gün evvel biz mektubu yazarken, iki güvercin, mektubun makbuliyetini ve müjdeci serçe ve kuddüs kuşlarının müjdelerini tasdik ettikleri gibi, marangozun iki çekirgeleri de güvercinleri ve müjdeci kuşları tasdik ederek, “Biz dahi Risale-i Nur’u tanıyoruz diye” lisan-ı halleri ifade ediyor diye lâtif ve manidar tevafuk olmuş.” 2
Bir güvercinin Hüsrev’in mektubunu haber vermesi: “Aziz, sıddık, çok mübarek, çok faal, çok halis, çok kıymettar kardeşim Hüsrev. Senin bayramın ikinci gününde elime geçen mektubun bir güvercin haber veriyor gibi geldiği aynı günde beni çok müteessir eden hadise-i taarruziyeden neş’et eden elemlerime, kederlerime bir merhem, bir ilâç hükmüne geçti, bu manayı hatıra getirdi.” 3
Üstadın odasına serçe kuşunun, kuddüs kuşunun ve güvercinlerin gelmeleri: “İşte, hapisten sonra yazılan bir kısım mektuplarımız hem makbul, hem çok ehemmiyetli, hem bu zamanda halk onlara çok muhtaç olduğuna bir emare olarak, yazdığımız zaman, hilâf-ı adet bir tarzda, serçe kuşunun ve kuddüs kuşunun ve güvercinlerin garip bir tarzda odama gelmeleri ve birbirine tevafuk etmesi ve Milas’ta ehemmiyetli bir kardeşimiz Halil İbrahim’in, kuddüs kuşu bahsi bulunan mektubu aldıkları zaman, aynen, hilâf-ı adet, kilitli bir odasını açarken, kuddüs kuşu oda içerisinde uçmaya çalışması, hem içinde bulunan mektubu, hem bizim kuşlarımıza tevafuku; ve medrese-i Nuriyedeki şakirtlerin o mektuplarımızı okumak zamanında iki çekirge mektubun başına gelip dinlemeleri sabık kuşlarda tevafukatına, bu küçük kuşlar dahi hem tasdik, hem tevafuk ettikleri gibi; İnebolu’daki sadık kardeşlerimizin imzalarıyla; yine mektubumuzu gecede okudukları zaman, gayet heyecanlı bir tarzda bir gece kuşu onları korkutup, pencereye el atıp iki kanadıyla pencereyi döğerek lisan-ı hal ile “Ben de o mektupla alâkadarım, bizi alâkasız zannetmeyiniz” diye yine sabık aynı meseleye ve sabık kuşların alâkadarlıklarına, büyük kuş da tam tevafuk ve tasdik ediyor.” 4
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, s. 43.
2- A.g.e, 61.
3- A.g.e, 65.
4- A.g.e, 77, 78.