"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Dolar faizli mevduat” tesbitleri

Cevher İLHAN
01 Ocak 2022, Cumartesi
TESBİT

“İktidar cephesi”nde ve “iktidara ilişik medya”da övgüler dizilirken, muhalefet partileri liderlerinin tesbitleri TL mevduatının Amerikan dolarına bağlanmasının içyüzünü ifşa ediyor.

Öncelikle ana muhalefet lideri, “kur korumalı mevduata ilişkin, “Hazinede olmayan bir parayla “garanti verdiler. ‘Nas bunu emrediyor’ diye diye gizli faizin dik alâsını uyguladılar. Nas bunun neresinde?” sorusu dikkat çekici.

Keza İyi Parti lideri Akşener’in “Madem kur farkını, gizli faizi ödeyecektin, bugüne kadar faizle bu kadar oynayıp döviz lobilerinin ekmeğine niye yağ sürdün?” sorusu çarpıklığı su yüzüne çıkarıyor.

Bu arada “Bu iktidar kur ve faiz baronlarının iktidarıdır” diyen Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu’nun “Sayın Erdoğan bir daha ‘faize karşıyım’ demesin. Bu yolla faizi hem meşrûlaştırmakta hem de teşvik etmektedir. Getirdiği Dövize Endeksli Mevduat (DEM) faizin ‘dem’lenmesidir” yorumu vahameti ele veriyor. Ve DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan’ın “Faize karşıyım’ diyor. Varlıklı insanlara dolar ne kadar artarsa o kadar faizini vereceğim’ diyor. Her ‘faizle mücadele ediyorum’ dediğinizde daha da fazla faizci oluyorsunuz” tepkisi “faiz karşıtlığı”nın sonucunu ifşa ediyor. 

Neticede, Demokrat Parti Genel Başkanı Uysal’ın, “Nas ve dinî gereklilik söylemleri Erdoğan’ın gerçek sebeplerini yansıtmıyor. Yoksa buyursun tüm faizleri sıfırlasın. Ekonomik model filan da yok” tahliliyle olup bitenleri özetliyor.

VAZİYET

“Dini değerleri iktidar hırsına kurban!”

İktidardakilerin övgülerle duyurduğu “dolar faizli mevduat”ın örtülü - gizli hatta açık bir faiz olduğuna dair esaslı değerlendirmeleri var.

Görünen o ki “kur korumalı TL vadeli mevduat”a faiz biçiminde kur farkı vermesinin tam bir faiz olduğunun ortaya çıkması üzerine “iktidara ilişik medya”da bir dizi yanıltmayla faizin üstü örtülüyor.

Oysa öncelikle Diyanet’ İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu sitesinde 8 Mart 2021’de “Bankaların vadeli mevduat hesaplarına para yatırmanın dinî hükmü nedir?” sorusuna “Bankaların, belirlenen vade sonunda kendilerine yatırılan paraya belli bir oranda fazlalık/faiz vermek üzere açtığı hesaplara ‘vadeli mevduat hesabı’ denir. Müslümanlar faizli mevduata bilerek ve isteyerek para yatırmamalıdırlar. Çünkü bu tür mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen fazlalıklar faiz olup dinen haramdır. Söz konusu faiz oranlarının enflasyonun altında ya da üstünde olması, bu işlemi faiz olmaktan çıkarmaz. Bankaların vadeli mevduat hesaplarına para yatırmak caiz değildir” cevabı ortada.

Çarpıcı olan, Diyanet’in telefonla fetva hizmeti verdiği “Alo 190 fetva hattı”nda sözkonusu fetvalar hatırlatılarak, “Aynı fetva geçerli. Dinen aynı hükümlere sahip. Vadeli mevduatta da faiz geçerli kur korumalıda da. Sonuçta banka fazlalık veriyor, yani faiz tahakkuk ediyor. Bu yüzden sakıncalı, haram” cevabına, daha önce AKP ile Cumhurbaşkanı’na yönelik eleştirilere karşı WhatsApp grupları üzerinden “iktidara zarar verecekse doğruları söylemek caizdir diyemem” diyen bir ilâhiyatçı profesörün “faiz değil, hibe” ifadesiyle karşı çıkması. (Yeni Şafak, 26.11.21)

Banka mevduatlarına dövize ayarlı ek “faiz” ödemesinin asla hibe olmayıp kesinlikle faiz olduğu; kişilerin gönüllü olarak garanti edilmeden yaptığı İslâm’daki karz-ı hasenle, yani borç/para alış verişiyle bir ilgisinin olmadığı, milletin vergileriyle oluşan hazinenin bir azınlığa peşkeş çekilmesi.

Özetle, felâketi dinî değerleri istismar eden siyasî iktidar faize ‘faiz” dememek için “hibe” bahanesine sığınıyor, “dinî değerlerin iktidar hırsına kurban edilmesi” cinâyeti işleniyor.

GARABET

“Her aklınıza estiğinde…”

Son süreçte artan “erken seçim” söylentileri üzerine sık sık “kesinlikle erken seçim yok” diyen Cumhurbaşkanı, “Her aklınıza estiğinde erken gidilmez” diye konuşmuş.

Halbuki herkes biliyor ki birilerinin her aklına estiğinde Türkiye’de erken seçime gidiliyor. Meselâ 2002 Ağustosu’nda iktidarın ikinci ortağı partinin lideri Bahçeli’nin “aklına esmesi”yle hem de içinde bulunduğu koalisyonun sonunu getirme pahasına AKP’nin yüzde 34 oyla Meclis’in yüzde 65’ini doldurarak tek başına iktidara ge(tiri)ldiği 3 Kasım (2002) seçimlerine gidilmiş.

Keza AKP’nin tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimlerinden hemen sonra -seçim gecesi- yine Bahçeli’nin çıkışıyla beş ay içinde 1 Kasım’da “en erken seçim” tekrarlanmış. 2018’de Cumhurbaşkanı’nın “Temmuz” ifadesine rağmen Bahçeli’nin çıkışıyla seçim 24 Haziran’da yapılmış. Hâsılı bütün erken seçimler, “kesinlikle erken seçim yok!” söyleminden sonra yapılmış.

“Kesinlikle seçim olmaz” diyenlerin bile birilerinin “aklına esmesi”yle erken seçim olabileceğini hep hesâba katmaları bundan.

KISACA

 “Yönetim sebep-bankalar (faiz) sonuç”

“Bugün geldiğimiz noktada ne oldu biliyor musunuz: Merkez Bankası eliyle bankalara yüzde 14 faizle para veriyoruz. İşte o bankalar kredilerin faizini yüzde 27-30 bandına çıkarttılar. Çünkü ülkenin riski muazzam arttı. Ya da şöyle diyelim: Yönetim sebep-bankalar (faiz) sonuç. Faiz indirerek faizi bile düşüremeyen bir ekonomi yönetimi sizce fiyatları düşürebilir mi? Hiç sanmıyorum. Boşuna beklemeyin. Her gün daha olumsuz bir hava oluşuyor. Riskler azalmıyor, tersine artıyor. Ve bütün bunların faturasını da millet ödüyor.” İbrahim Kahveci, (Karar, 29.12.21)

Okunma Sayısı: 2764
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    1.1.2022 12:11:57

    'İktidara zarar verecekse,doğruları söylemem,diyen birini değil alim vs.sıradan bir müslüman dahi olarak nazara almak akıla,mantığa,islam ahlakına terstir.A.Kadir Geylani hazretlerinin haramiler tarafından önleri kesilip soyulurken,haydut ve haramilere karş'bende de bir kese var,demesi ve neticede haramilerin eşkiyalıktan vazgeçip tövbe etmesini hatırlatırım.Demek kii klavuzu kargadanda kirli olanalr olursa sonucu harap,hüsran ve GAYYA KUYUSUNA YOL ALMAK olduğu görülüyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı