"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yine salgın yanıltmaları

Cevher İLHAN
09 Temmuz 2021, Cuma
Salgında siyasetle siyasi iktidarın propagandası uğruna problemler hep halının altına süpürülüyor.

Nüfusa orantılandığında Türkiye hâlâ dünyada ikinci olduğu gerçeğine karşı rağmen varyantların peşpeşe patlak veren varyant kâbusu sürüyor. Bütün Avrupa’da ve Amerika’da en tehlikeli varyant olduğu söylenen Delta varyantının baskın hale geldiği haberleri ortasında bizzat Bakan tarafından bu varyantın Türkiye’de de görüldüğü açıklanıyor.

 Ve bu süreçte bütün dünyadan farklı olarak hâlâ “vaka sayısı”yla “hasta sayısı”nın ayrı ayrı verilmesinde olduğu gibi “başarı hikâyesi” çarpıklıklarına tevessül ediliyor. Yine az test sayısıyla dört bine indikten sonra yeniden beş bine çıktığı bildirilen “vaka sayısı tablosu”yla “az vakaya rastlandığı” havası veriliyor.  

Oysa uzmanların tesbitiyle gerçek vaka sayısı testlerle ortaya çıkanın onda biri. Yani bu haliyle günde en az 45 bin vakanın olduğu bildirilirken, baştan beri hep gizlenip eksik gösterilen “vefat sayısı” da hâlâ dünya ortalamasının yarısının altında kalırken bu belirsizlikte dünyadaki yüksek tabloya karşı Türkiye’de vakalarda “anormal hızlı düşüş”ün nasıl olduğu biliniyor. 

Bu durum, yasaya göre bütün vefatların on gün içinde Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne bildirilmesine karşı, rakamlara takla attırarak yüksek enflasyonu düşük gösteren TÜİK’in “yeterli veriler ellerine geçmediğinden ölüm istatistiklerini verememe” vaziyetiyle de ortada. 

Aslında Sağlık Bakanı’nın “Salgında yaklaşık 50 bin kişi hayatını kaybetti, yine Kovid’le bağlantılı -ertelenen sağlık hizmetlerinden kaynaklı- can kaybı ise çok daha fazla oldu” ikrarıyla dolaylı ikrar ediliyor. (gazeteler, 23.6.21) 

Bundandır ki Kovid olduğu halde Kovid denmeyen, başka sebeplerden gösterilen en az 70 bin vefâtın olduğu kaydedildiği dolaylı da olsa kayda geçiyor.  

“HİÇBİR BİLİMSEL GÖRÜŞ BELİRLENMİŞ DEĞİL”

Bir diğer çarpıtma “aşılama” üzerinde. Bir yılı aşkındır “aşı geldi - gelmedi” tartışmalarıyla geçen, her defasında “iki ay - üç ay sonra gelecek” vaadleriyle uzun süre insanları tek çeşit Çin aşısına mecbur eden iktidardakilerce, şimdi de tek ve iki doz aşılananların sayısı kasten karıştırılıyor. İkinci doz aşı olanların sayısı 15.5 - 18 milyonda kalırken, sırf siyasi iktidarın aşı performansını gösterme hesâbına en üst düzeyde yüksünmeden “50 milyon aşı yapıldı” söylemiyle sanki 50 milyon vatandaşa iki doz aşı yapıldığı yanıltmasına başvuruluyor.

Başta Prof. Dr. Mehmet Ceyhan olmak üzere bilim insanlarının değerlendirmeleriyle, Suriyeli göçmenlerle birlikte 90 milyona yaklaşan nüfusun ancak 6’da 1’i aşılanmışken ve üçüncü doz aşının gereği henüz belirlenmemişken, bu hususta hiçbir veri tabanı yokken, Bilim Kurulu ya da ilgili mercilerce hiçbir “aşılama politikası” geliştirilmemişken Bakan “üçüncü doz aşı”dan dem vuruyor. 

Ne var ki süreç içinde rant uğruna aşı ihalelerinde araya aracıların konulmasıyla aşı tedârikindeki başarısızlığın üstünü örtmek için Bakan “isteyen istediği aşıyı yapabilir” diye konuşuyor. “Aşı işi”nin başarıldığı propagandası yapılıyor.  

Halbuki meseleyi yakından tâkip eden doktorlar, “Dünyanın hiçbir yerinde herkesi üçüncü doz aşılamanın olmadığını, ikinci doz aşı olanın üçüncü doz aşı olmasının gereği henüz belirlenmediğini, tartışmaların sürdüğünü” ifade ediyorlar. 

Özetle daha üçüncü dozun gerekli olup olmadığına ve peşpeşe patlak veren varyantlara karşı nasıl bir yöntem izleneceğine ilişkin henüz hiçbir bilimsel görüş belirlenmiş değil… 

SAĞLIK KONUSU DA “SİYASİLEŞTİRİLİYOR!”

Ayrıca sözü edilen “toplum bağışıklığı”nın sağlanması için 15 - 20 milyon -nüfusun 4’te 1’i- vatandaşın aşılanmasının yeterli olmadığı, nüfusun en az yüzde 80’inin iki aşıyı yapması gerektiği ve sadece aşıya güvenmenin son derece yanlış olduğunu vurgulanıyor. 

Bu arada aşı şirketlerinin, hükûmetlerin değil, tarafsız bilim kurullarının araştırmalarına dayanan tesbitlerle hareket edilmesinin lüzumunu nazara verilirken, verilerin doğru verilmediği ortamda, turizm uğruna siyasi iktidarın Türkiye’yi bir defa daha risklere açık hale getirdiğine dikkat çekiliyor. 

Kısacası, iktidar partisinin “lebâleb kongreleri”nde olduğu gibi tezatlarla dolu muallel söylem ve uygulamalarla, aşı temininde ve aşılamada şeffaf olmayan garabetlerle hâlâ kamuoyu yanıltılıyor, vatandaşların kafası karıştırılıyor. 

Ve bu vartada sonbaharda “dördüncü dalga”dan söz edilirken sağlık konusu da “siyasileştiriliyor.”

Okunma Sayısı: 1518
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı